İsrail, Ürdün Vadisi ne bir tümen asker konuşlandırıyor
Sondakika sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), güvenlik tehditlerinin yeniden değerlendirilmesi sonucunda Ürdün Vadisi'ndeki askeri yapılanmasında önemli bir değişikliğe gidiyor. IDF, yeni kurulan 96. Tümen'in, bu stratejik bölgeden sorumlu mevcut askeri birliğin yerini alması için hazırlıklarını hızlandırdı. Bu kapsamda, 96. Tümen'in kısa süre içerisinde görev başına geçmesi bekleniyor.
"Doğu Tümeni" veya "Gilad Tümeni" olarak da bilinen 96. Tümen, başlangıçta 1 Ağustos'ta göreve başlayacaktı. Ancak bölgesel güvenlik koşullarında yaşanan gelişmelerin ardından bu tarih öne çekildi. Son değerlendirmelere göre, sınır hattında artan tehditler ve güvenlik riskleri, askeri hazırlıkların daha erken tamamlanmasını zorunlu kıldı. Tümen, Tuğgeneral Oren Simcha'nın komutasında faaliyet gösterecek.
Yeni yapılanma kapsamında, halihazırda Ürdün Vadisi'nin güvenliğinden sorumlu olan Ürdün Vadisi Bölge Tugayı, 96. Tümen'in komutası altına alınacak. Bu tugay, bölgede faaliyet göstermeye devam edecek ancak artık daha büyük bir yapının parçası olarak görev yapacak. Ayrıca, acil durum çağrısıyla göreve davet edilen bir yedek piyade tugayı da tümenin bünyesinde yer alacak. Bu birlik, gerektiğinde hızlı müdahale kapasitesini artırmak amacıyla hazır bulundurulacak.
IDF'nin planına göre 96. Tümen, İsrail'in kuzeyindeki Suriye-Ürdün-İsrail sınır üçgeninden başlayarak, güneydeki Ramon Havalimanı'na kadar uzanan geniş bir hatta konuşlanacak. Bu bölge, hem güvenlik açısından stratejik öneme sahip hem de sınır geçişleri bakımından hassas bir alan olarak görülüyor.
Bu değişiklikle birlikte, İsrail'in Ürdün sınırında daha güçlü ve organize bir askeri varlık oluşturması hedefleniyor. IDF yetkilileri, tümenin gelişmiş teknolojiler, modern silah sistemleri ve deneyimli komutanlarla destekleneceğini belirtiyor. Böylece, olası tehditlere karşı daha hızlı tepki verilebilecek, sınır güvenliği daha etkin şekilde sağlanacak.
Yeni tümenin göreve başlaması, sadece askeri bir yapılanma değişikliği değil, aynı zamanda İsrail'in bölgedeki güvenlik politikasının da yeniden şekillendiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.


