İsrail’i yok etme zamanı gelmiştir. Coğrafya silahtır ve bu silah artık ateşlenmeli. Bugün İran yarın Türkiye, Pakistan. “Oyalama” teklifleri birer hile ve tuzaktır. İbrahim Karagül
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
İsrail’in bir gece İran’a bu şekilde saldırması, coğrafyamızdaki bütün ülkeleri “yarının ne olacağı” konusunda uyarmalı. Hiçbir ülke, “zaten İran da şöyledir, zaten uzun süredir bir çatışma hali söz konusuydu” şeklinde mazeretlere sığınıp, tehlikeyi geçiştirmemeli.
20. yüzyıl şartlarına ayarlı devlet, ülke reflekslerine sığınmamalı. O dönemin taktik ve politikalarının artık hiçbir anlamı kalmadığını, hiçbir işe yaramayacağını, bir gelecek güvencesi vermeyeceğini bilmeli. “ABD ile yakınız”, “İsrail ile sonsuz diplomasiyle idare ederiz” taktiği artık akıl değil, cahilliktir.
DÜN IRAK’TI SURİYE’YDİ.
YARIN TÜRKİYE, PAKİSTAN, AZERBAYCAN OLACAK.
OLACAK, EMİN OLUN..
Bölge ülkeleri, meselenin sadece işgal altındaki Filistin toprakları olmadığını, sadece Gazze’deki soykırım olmadığını bilmeli. Önce Filistin’le başladı, sonra Irak işgali oldu, sonra Suriye savaşı oldu, şimdi İran’a saldırı oluyor. Yarın bu Türkiye olacak, Pakistan olacak, Azerbaycan olacak, Mısır olacak.
Bütün bunlar olurken, İsrail’in elindeki en güçlü silah, bölgedeki rejimlerin, yönetici elitlerin on yıllardır devam eden “ABD’ye sığın kendini güvenceye al” şeklindeki “ölümcül” yanlışlar”ı oldu.
Evet, ABD’ye sığındılar ama bütün coğrafya tasarımlarını ABD, İsrail, İngiltere üçlüsüne teslim ettiler. Onlar da istedikleri ülkeyi işgal etti, istedikleri ülkeyi parçaladı, istedikleri kadar coğrafyayı yağmaladı.
İRAN’IN MEZHEP SAVAŞLARI YÜZÜNDEN, İSRAİL’İN SİLAHLARINA MI SIĞINACAKSINIZ?
Bizimkiler mezhep savaşı, etnik çatışmalar, rejim sorunları, bölgesel rekabetle boğuşurken onlar bütün bu çatışmaları besledi, destekledi bu arada kendi tasarımlarını rahatlıkla uyguladı.
Coğrafyamızın bu “beyinsizlik”ten kurtulma vakti geçmedi mi? İsrail uçakları Tahran’ı bombalarken bile meseleyi mezhep eksenli algılayanlar ülkelerimiz için, coğrafyamızın geleceği için ne önerebilir?
İran’ın korkunç mezhep savaşlarıyla yakıp yıktığı bu coğrafya, İsrail’in korkunç talan ve haydutluklarına mı teslim edilecek?
Bu kısır döngünün üstünde bir bakış geliştirmek çok mu zor? İran’dan rahatsız olanlar İsrail silahlarına mı sığınacak? Bu akıl almaz siyasi ve tarihi basiretsizlikten ne zaman kurtulacağız? Bunun tam bir akıl tutulması olduğunu ne zaman anlayacağız?
İDEOLOJİK KÖRLÜKLERİMİZ ÜLKELERİ RAHİN ALMASIN.
Sadece Birinci Dünya Savaşı sonrasını az da okuyan bir kişi, bırakın devlet yönetiminde olmasını, sıradan bir kişi, bu işin bu ölçekte algılanmasının nasıl da ülkelerimizi mahvettiğini kavrayacaktır.
İdeolojik körlüklerimizin ülkelerimizi, coğrafyamızı rehin almasına, İsrail ve ortaklarına teslim etmesine izin verilemez.
Bunun için çok akıllı, çok bilge olmaya gerek yok. Bunun için yakın tarihe, bugünün dünyasına sağlam bir mantıkla azıcık bakmak yeterli olacaktır.
İSRAİL BAŞKA ÜLKELER İÇİN SALDIRI PROVASINI YAPIYOR.
İsrail’in İran’a bu şekilde saldırısı, gelecekte başka yerlere yapılacak saldırıların provasıdır. Bu yerler Pakistan olur, Mısır olur hatta Türkiye olur.
Olmaz demeyin, yeryüzünün tamamını ateşe atacak bir haydut devlet, bir kontrolsüz devlet coğrafyamızın kalbinde yaşamaktadır. İran ile bir şekilde ateşkes ilan edilirse, bu ülke, kendisi için yeni tehditler ilan edecek, bunu varoluş tehlikesi görecek ve oraya saldıracaktır.
Türkiye’nin savunma/güvenlik kurumları bile bu saldırıların dışında olmayacaktır. Şimdi size abartılı gelebilir ama eğer İsrail zayıflatılmazsa, bu mutlaka olacaktır.
İSRAİL’İ YOK ETMENİN ZAMANI GELMİŞTİR..
COĞRAFYAMIZ BU VİRÜSTEN ARINMALI
Öyleyse, İsrail’i, coğrafyamızın kalbine yerleşen bu virüsü zayıflatmanın, yok etmenin zamanı gelmiştir. Bölgede bütün ülkelere yıkım ve ölüm getiren bu virüsün tedavi edilmesi şarttır, bu tedavi de onu küçültmek hatta yok etmektir.
Her ne kadar İran’a bu kadar saldırabiliyor olsa da, İsrail için mevsim dönmüştür, bu “garnizon”un kapatılması ertelenemez, kaçınılmaz bir zorunluluktur. Artık ABD ve Avrupa, her ne kadar İslamofobik saiklerle hareket etse de, İsrail için büyük savaşlara girmeyecektir, böyle bir lüks ve imkanları yoktur.
Girerlerse bunun o ülke ile sınırlı kalmayacağı, küresel güç haritasının onları sonsuz savaşlara mahkum edeceğini ve çöküşe sürükleyeceğini gayet iyi biliyorlar.
Öyleyse haritalarımızın ortasına yerleştirilen bu nükleer silahı susturmak için her ülkenin hazırlık yapması şarttır. Şimdiden örtülü savaşların, saldırıların başlatılması şarttır.
ABD İRAN NÜKLEER TESİSLERİNİ VURDU. PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
ABD’nin İran nükleer tesislerine saldırması, İsrail’in başlattığı savaşı bir üst aşamaya taşıdı. Öteden beri İran’la savaşa direnen Trump İsrail ve Yahudi lobisinin baskılarına dayanamadı. İsrail ABD’yi bir kez daha provoke etmeyi, saldırı yapmaya ikna etmeyi başardı.
Sanıyorum şunu düşündüler: Nükleer tesisleri vururuz. İsrail’i rahatlatırız. İran’ı cezalandırmış oluruz. Böylece hem ABD “zafer” kazanmış olur hem İsrail amacına ulaşmış olur.
Zaten tesislere de ciddi zarar verilemedi. İran da bunu tolere eder ve ateşkes kapısı açılır. Bu savaş “geçici de olsa” durduruluş olur. Böylece yine Batı kazanmış olur!
İRAN GERİ ADIM ATARSA BİTER, PARÇALANABİLİR
Ama işler böyle yürümez. İsrail için empati yapanlar İran için de empati yapmak zorunda. İran şu an ateşkes isterse biter. Rejimin çöküşü, İran’ın parçalanma süreci başlar. Bir daha durduramazlar.
İran’ın elinde ne kadar güçlü silahlar var bilmiyoruz. Ama yapması gereken çok ağır saldırılarla İsrail’i ateşkes isteme zorunda bırakmaktır. Moral üstünlük sağlamıştır ve bunu kullanabilir.
Peki ABD ve Avrupa bir sonraki aşamaya geçer mi? Büyük ve sonsuz bir savaşı sürdürmek istemeyecekleri açıkça ortada. Ancak İsrail tahriklerinin nereye varacağını bilmiyoruz. Netanyahu yönetiminin “nükleer silah kullanma”ya kadar işi sürdürebileceği de hesaba katılmalı.
O ZAMAN NETANYAHU VE EKİBİ İMHA EDİLMELİ!
İNSANLIĞI KURTARMAK İÇİN İSRAİL FEDA EDİLMELİ.
Bu delirmiş soykırımcı kadro yeryüzünün tamamını savaşa sürüklemeyi, coğrafyanın tamamını ateşe vermeyi, şehirleri nükleer silahlarla imha etmeyi kafasına koymuş durumda. Bu düşünceyi asla ihmal etmeyin. Böylesine “insan genetiği bozulmuş varlıklar”la mücadele ediyor insanlık.
Bu kadroların tamamının tasfiye edilmesi, ortadan kaldırılması, insanlığın kurtarılması gerekiyor. İnsanlığı korumak için “İsrail’in feda edilmesi” gerekiyor. Ya da insanlığın toplu felaketine razı olmak gerekiyor. Dünya böyle bir karar anı ile karşı karşıya. Özellikle bölge ülkeleri, ölümcül bir kararla karşı karşıya.
Gazze’deki soykırım nasıl Gazze ile sınırlı değilse, İran’a saldırı da sadece İran’la sınırlı değil, coğrafyanın imhasına giden yolların açılmasıdır.
İRAN ÇÖKERSE BAŞKA
BİR CEPHE AÇILACAK..
İran çökerse bir sonraki ülke ile başlayacaklar. Bunun asla sonu gelmeyecek. Bütün dünyayı yok oluşa getirene kadar devam edecekler. Her bir cephe devrildiğinde başka cepheye geçecekler. Öyleyse insanlık daha büyük yıkımlar yaşamadan, milletler ülkeleri heba olmadan bu hastalıklı toplumu durdurmak zorunda.
Batı İsrail’i koruma güdüsüyle büyük yıkımlara yürüyebilir. Onlar da bu fırtınanın kendilerine yönelik bir kabusa dönüşebileceğinin hesabını yapmalı. Batı desteğini durdurduğu an İsrail’in ömrü bir haftadır. Ama dünya öyle bir hale gelir ki, Batı desteği bile İsrail’i kurtarmaya yetmeyebilir.
TÜRKİYE İRAN’I AYAKTA TUTMALI
BUGÜN TAHRAN YARIN İSTANBUL…
Türkiye ve bölge ülkeleri, İran’ı ayakta tutmalı. Bunun Irak işgaliyle başlayan bir tarihin devamı olduğunu bilmeli. Bir “harita parçalanması” amaçlandığını bilmeli. Bu harita planlarının Türkiye için de yapıldığını bilmeli.
Bugün Tahran’ı bombalayanların yarın İstanbul’u, Kahire’yi bombalayabileceğini öngörmeli. Akdeniz ve Ege’nin savaş alanı olacağını bilmeli. Dünyanın en kirli ve en kanlı toplumunun, ülkelerin kaderinde bu kadar rol oynaması utanç vericidir. Bizim için de, bölgedeki her devlet ve toplum için de…


