İstanbul da yedi ilçede yılan paniği! Gören öldürdü uzmanı yapmayın dedi
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
İstanbul’da havaların ısınması ve yapılaşmanın kırsal alanlara yayılmasıyla birlikte, yedi ilçede ev, iş yeri ve araçlara giren yılanlar paniğe neden oldu.

Küçükçekmece, Büyükçekmece, Başakşehir, Avcılar, Sultangazi, Arnavutköy ve Eyüpsultan’da vatandaşlar, sokaklarda, boş arazilerde ve bahçelerde yılanlarla karşılaştı.

Artan ihbarlar üzerine harekete geçen itfaiye ekipleri, koruyucu giysi ve ekipmanlarla yakaladıkları yılanları doğaya salarken, bazı yılanlar vatandaşlar tarafından zehirli sanılarak öldürüldü.

Firuzköy Mahallesi’nde bir iş yerine giren yılan, çalışanların ihbarı üzerine itfaiye ekiplerince çıkarıldı ve doğaya bırakıldı.

Başakşehir Şahintepe’de çocukların oyun oynadığı sokakta, Sultangazi’de mezarlıkta ve Arnavutköy Sazlıbosna’da görülen yılanlar ise vatandaşlar tarafından sopalarla öldürüldü. Büyükçekmece’de de bir yılan sokakta gezerken bir kedinin dikkatini çekti.

Mahalle sakini Doğan Sağlam, “Zehirli mi zararlı mı tabii ki de bilemiyoruz ama yılan olduğu için tedbirimizi almak zorunda kalıyoruz. Zehirli olduğunu düşünerek yılanı öldürüyorlar. Böyle bir sıkıntıyla da karşı karşıyayız” dedi.

Süleyman Doğan Yılmaz da, “Yılandan korktuğum kadar silahtan korkmam. Çok korkuyorum yılandan. Hanım korkmuyor; eliyle tutup çekiyor. Bitişiğimizdeki binada en az 30 tane yavru yılan öldürdüler” diye konuştu.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Ormancılık MYO Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, yılanların havalar ısındıkça görünür hâle geldiğini belirtti:
"İSTANBUL'DA TEK BİR ZEHİRLİ TÜR VAR"“Yılanlar soğukkanlı hayvanlar. Kışın soğuktan korunabilmek için kış uykusuna yatıyorlar. Bizler gibi vücut ısıları sabit değil, çevreye göre ayarlayabiliyorlar. Bu nedenle sıcaklıklar arttıkça aktiviteleride artıyor. İlkbaharın sonlarından itibaren hava sıcaklığı belli bir sıcaklığa ulaştıktan sonra yılanlar görülmeye başlıyor. Özellikle kırsal alanların, insanlar tarafından şehirleşmesiyle beraber, doğal alanların şehir baskısı altında kalmasıyla beraber, insanlarla karşılaşma durumları artmaya başladı. Sıcakları artıkça Temmuz-Ağustos aylarında biraz daha azalacaklar. Çünkü yılanlarda o kadar sıcaktan kaçmaya başlayacaklar. Şu an Mayıs ayı ve Haziran ayı yılanlarla en çok denk gelebileceğimiz aylar, en çok karşılaşabileceğimiz aylar. O nedenle de gayet normal. Bu kadar fazla insanın 20 milyon insanın bulunduğu bir şehirde haftada 3-5 yılan görmek böyle vakalarla karşılaşmak oldukça normal, sıradan"
Bacak, İstanbul’da sadece bir tür zehirli yılan bulunduğunu belirtti:
“Nedense kültür olarak yılanlardan çok fazla korkuyoruz. Aslında korkmamız gereken pek çok canlı cansız faktör. Kimse sivrisinekten korkmuyor. Sivrisinek dünyada en fazla insan öldüren hayvan. Öyle baktığımız zaman kimse mantardan korkmuyor. Mantar yiyorlar. Her yıl onlarca kişi mantardan hayatını kaybediyor. Ama yılanlardan korkuyorlar. Aslında bir bilinçsizlik söz konusu. Tanımamak söz konusu. Tanırsanız korkmazsınız. Bulunduğumuz coğrafyada, İstanbul’da sadece bir tür zehirli yılan var. Burunlu engerek. Boyu da yarım metreyi biraz geçiyor. 1 metreye çoğunlukla ulaşmıyor ve çok yavaş hareket eden bir tür. Çok nadir bulunan bir tür. Ben şimdiye kadar İstanbul'da 3 defa denk geldim. O kadar nadir görülüyor. Biz devamlı araziyiz. Devamlı doğadayız. Fakat çok az denk geliyoruz. En çok karşılaşılan yılanlar; çoğunlukla zararsız olan, Hazer yılanı gibi. Sarı yılan gibi. Eskülap yılanı gibi. Ev yılanı gibi. Çukurbaşlı yılan gibi yılanlar. Bunların hepsi zehirsiz yılanlar. Zehirsiz oldukları için çok hızlı hareket ediyorlar. Bakın yılanlar şuna dikkat etmen lazım. Zehirsiz olan yılan hızlı hareket eder. Zehirli olan yılan, zehirli olduğu için kolay kolay kaçmaz. Avını zehirleyerek, zerk ederek öldürdüğü için de çok yavaş hareket eder""YILANLAR ÖLDÜKÇE FARELERİN SAYISI ARTACAK"
Yılanların öldürülmesinin doğaya olumsuz etkilerine de dikkat çeken Bacak, şu uyarıda bulundu:
"Bir yılan bir mevsim boyunca, onlarca fareyi yiyerek yok ediyor. Kurbağaları yiyorlar. Kertenkeleleri yiyorlar. Bu şekilde bio çeşitliliğe katkıda bulunuyorlar. Bu yüzden de yılanları öldürmek yerine karşılaşma durumlarında, itfaiye haber vermek, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne haber vermek, belediyelere haber vermek en iyi yöntemlerden birisi olabilir. Mümkünse öldürmeyelim. Çünkü onlar doğanın bir parçası. Uzman bir kişi gelsin alsın. Başka bir alanda taşısın. Başka bir alanda yaşamına devam etsin. Çünkü sayıları çok azalıyor. Zaten şehirleşme baskısı onun üzerinde. Yollarda her yıl yüzlerce, binlerce yılan ezilerek hayatını kaybediyor. Bir de üzerine bu tip karşılaşmalarda ölürlerse etrafta yılanlar öldükçe farelerin sayısı artacak. Farelerin sayısı arttıkça hastalıklar artacak. Tarım ürünlerine gelen zarar artacak. Bu nedenle de aslında önce tanımak sonra korumak gerekiyor"
Uzmanlar, yılanla karşılaşıldığında en doğru yöntemin itfaiye veya ilgili kurumlara haber verilmesi olduğunu, öldürülmeden doğal ortamına bırakılmasının doğa dengesi açısından büyük önem taşıdığını vurguluyor.


