İsveç hilesiyle domateslerde verim 2 katına çıktı Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İsviçreli bilim insanları, domateslerin daha hızlı meyve vermesini sağlayan devrim niteliğinde bir genetik düzenlemeye imza attı.
Geleneksel GDO yöntemlerinin aksine, dışarıdan yabancı bir DNA eklemeden, domatesin kendi genindeki tek bir "yazım hatasını" düzelten araştırmacılar, bitkinin daha erken ve daha kompakt bir şekilde ürün vermesini sağladı. Bu çığır açan teknik, soğuk iklimlerde tarımı kolaylaştırma potansiyeli taşırken, Avrupa'daki GDO yasalarıyla ilgili yeni bir tartışmayı da alevlendirdi.
Lozan Üniversitesi'nden Profesör Sebastian Soyk ve ekibine göre, domateslerin binlerce yıllık evcilleştirme süreci, farkında olmadan verimi düşüren küçük genetik kusurların birikmesine neden oldu.
Ekip, çiçeklenmeyi ve dolayısıyla meyve vermeyi yöneten SSP2 adlı gende böyle bir "hata" tespit etti. Bu bozuk gen, bitkinin yaprak üretmekten çiçek üretmeye geçişini geciktirerek hasadı da geciktiriyordu.
Araştırmacılar, "hassas genom düzenleme" adı verilen bir teknikle bu tek genetik hatayı düzelttiklerinde sonuçlar çarpıcı oldu:
Bitkiler normalden daha erken olgunlaşmaya başladı.
Hasat zamanında %8 daha fazla olgunlaşmış meyve elde edildi.
Bitkiler, seralar ve yoğun tarım için ideal olan daha kompakt bir yapıya büründü.
Ancak bir de yan etki gözlemlendi: Domateslerin lezzetini etkileyebilecek şekilde şeker oranı %11 daha düşüktü.
Bu teknolojinin en büyük vaadi, kısa yaz sezonlarına sahip kuzey ülkeleri veya dağlık bölgeler için. Daha erken hasat, bu bölgelerde tarımı daha verimli hale getirebilir. Ayrıca, bitkilerin daha kompakt olması, alanın sınırlı olduğu dikey veya şehir tarımı sistemleri için büyük bir avantaj sağlıyor.
Bu yöntem, Avrupa'da büyük bir yasal tartışmayı da beraberinde getiriyor. Geleneksel GDO'lar gibi yabancı DNA içermediği ve doğada kendiliğinden de oluşabilecek bir düzeltme olduğu için, bu tür "hassas genom düzenlemelerinin" katı GDO yasalarına tabi olup olmaması gerektiği konusunda bir fikir birliği yok. Bu teknolojinin tarlalara ulaşıp ulaşamayacağını, önümüzdeki yıllarda verilecek yasal kararlar belirleyecek.


