İttifaka varlar barışa yoklar!
Haber7 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Osmanlı’da olmayan “Kürt Sorunu”, İttihatçılarla ortaya çıkan milliyetçilik akımıyla tetiklendi.
CHP tek parti iktidarında yaşanan baskı politikaları, inkâr, asimilasyon, olağanüstü haller, örfi idare, İstiklal Mahkemeleri, sıkıyönetim ve zorunlu iskân uygulamalarıyla uygun zemin hazırlandı.
Darbelerin semirttiği vesayet odaklarının faşist tutumuyla vücut buldu.
“Kürt yoktur, dağ Türk’ü vardır. Dağdan inerken ‘kart kurt’ diye ses çıkarıyorlar diye Kürt denmiştir” diyen cuntacılar, Kürtleri yok sayarak, kavganın fitilini ateşledi.
Buna paralel olarak yaşanan sürgünler, yakılan köyler, faili meçhuller, cezaevinde dışkı yedirmeler, işkenceler ve Kürt dilinin yasaklanmasıyla da terör örgütünün doğuşuna ebelik yapıldı.
“Irza geçme”den sabıkalı oldukları halde, “Sabıkasız Kürdün, Kürtlük ile alakası yok” diyen bazı kriminal tiplerin sözde “lider” koltuklarına oturmasıyla da PKK terör örgütü, şiddet üreten, kan döken dünyanın en vahşi şebekelerinden biri oldu. İlk tetiği 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh’ta çeken bu kan şebekesi, bugüne kadar çoluk çocuk demeden on binlerce yurttaşımızı şehit ederken, milyarlarca dolarlık da maddi hasar açtı. Oysa birbirini besleyen iki zihniyet, her zaman iç içeydi.
Mesela! Cumhuriyetin ilk yıllarında, rejime boyun eğmediği gerekçesiyle CHP tek parti iktidarının gönderdiği topçu birliklerince evi bombalanan ve yıllarca PKK’nın siyasi uzantısı konumundaki partilerde görev alan DEM Partili Ahmet Türk, yıllarca CHP çatısı altında siyaset yaptı.
Hem CHP hem de o dönem ismi HADEP olan Kandil’in uzantısı… “İrtica”nın PKK’dan daha tehlikeli sayılıp, tehdit listesinde “birinciliğe” oturtulduğu 28 Şubat sürecinde, Sultanahmet Meydanı’nda düzenledikleri ortak mitingde, terör örgütlerinin paçavrasının gölgesinde; “Refahyol, defol” sloganları attı…
Bir kısım CHP’li, terörist cenazesinde gözyaşı dökerken… Diğerleri “Her evden HDP’ye bir oy” topladı. Eminim birçoğunuz;
7 Haziran 2015’teki genel seçimler sonrası CHP’li Şafak Pavey’in, Selahattin Demirtaş’a söylediği; “Tebrik ederim birlikte iyi salladık” sözlerini…
Yüzde 13’le barajı aşan HDP hakkında açıklama yapan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır’ın, “Bizden en az 3 puan gitti diye düşünüyorum” itirafını… Kaldırımları, yolları ihmal ettiği halde, barajı aşan HDP için şükür pilavı dağıtan Çanakkale Belediyesi’nin eski CHP’li Başkanı Ülgür Gökhan’ı..
TSK’ya iftira attığı halde terörist cenazesine katılan Sezgin Tanrıkulu’nu… PKK’lı teröristler için, “Allah rahmet eylesin” diyen Muharrem İnce’yi.. YPG’lileri, “Arkadaşlar” diye sahiplenen Bay Kemal’i… Son dönemde yapılan seçimlerde kurulan kirli ittifakları ve bakanlık tekliflerini…
Eğilerek, PKK yandaşı Pervin Chakar’ın elini öpen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i…
“HDP’nin desteği var. Bunu sahada da yaşıyorum” sözleriyle Kandil’in uzantılarınca verilen desteği itiraf eden Ekrem İmamoğlu’nu…
Yayınladığı videoda, “Ekrem İmamoğlu ‘herkesi kucaklayacağım’ dedi. Oy vereni de vermeyeni de ama oy vereni unutmamalı yani ters şeylere girmemeli” sözleriyle, İmamoğlu’nu hem uyaran ve hem de destek mesajı gönderen eli kanlı terörist Duran Kalkan’ı…
Dahası… Eski Kültür Bakanı, CHP Parti Meclisi Üyesi ve Müjde Ar’ın kocası Ercan Karakaş’ın, terör örgütü PKK’nın yayın organı Fıratnews’e verdiği demeçte;
“Barış yapacaksanız; bunun muhatabı da Öcalan’dır” dediğini…
PKK saldırıları sonrası şehit verdiğimiz vatan evlatlarının anısına tüm Türkiye’de yas ilan edilirken, CHP’ye göbekten bağlı sanatçıların iptal etmediği konserleri… “Gerilla annesi”ni canlandırma hayalleri kuran oyuncu müsveddelerini ve eylemlerini dün gibi hatırlıyordur.
Tüm bu yaşananlar hafızalardaki yerini korurken…
Hatta PKK’nın siyasi uzantılarıyla aynı yatağa girenlerin çarşafları dahi sıcaklığını korurken…
Her seçim döneminde sandık umudunu Kandil’e ve onun siyasi uzantılarına bağlayan malum partinin uzantıları ve sol- seküler kesim…
Tam da barış umudunun belirdiği bir dönemde ortaya çıkıp, “Lozan” ve “1924 anayasasını” bahane ederek... Yüreği yaralı şehit aileleri ve gazileri istismar ederek, süreci baltalamaya..
Ve!
Türkiye’nin ulus-devlet yapısının tasfiye edildiğini, hatta Cumhuriyet’le hesaplaşıldığı iftirasını atarak, “Terörsüz Türkiye” sürecisini sabote etmeye çalışıyor.
Tabii bu arada…
Kandil’in Meclis’teki uzantıları da yıllarca canını dişine takarak vatanını savunan ve bu uğurda seve seve ölmeyi göze alan “Güvenlik Korucuları”nı hedef alarak,
“Onları işsiz bırakmayacağız. Köyde hayvan baksınlar. Kendi halkına silah doğrultmaktan daha onurlu bir görevdir” şeklindeki rezil sözlerle, sözde savundukları barışı baltalamaya çalışıyorlar.
Fakat Anadolu irfanı, sahnelenen tüm bu rezil piyeslerin farkında…
Kimin gerçekten “barış” ve “kardeşlik” için çabaladığını…
Kimin hâlâ küresel emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda fitne yaydığını pekâlâ görüyor.
Eflatun,
“Barış, savaşmaktan daha zor bir sanattır” diyor.
Türk- Kürt demeden gerçek vatanseverler, malum odakların fitne girişimlerine rağmen…
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı, Başkan Erdoğan’ın ise iradesini koyduğu bu süreci çoktan sahiplendi bile.
Elbette, hepimizin mutlaka iyileşmeyecek yaraları vardır…
Fakat konu vatan olunca, iç cepheyi tahkim etmek olunca, bu süreci mutlaka zafere ulaştırmamız gerekiyor.
Sanırım bu defa “istemezükçü tayfaya” rağmen, bunu başaracağız!
Yeni Akit


