İzmir Büyükşehir Belediyesinde işçi grevi 3. gününde: Sokaklar çöplüğe döndü İzmir Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Genel-İş sendikası arasındaki İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir'de 23 bin çalışanı kapsayan TİS sürecinin tıkanması sonucunda başlayan grev üçüncü gününde sürüyor. CHP yönetimindeki İzmir'de işçilerin grev kararı şehirde hayatı adeta felç etti. Ulaşım ve temizlik işleri aksadı, duraklarda yoğunluk oluşurken cadde ve sokaklar da çöp yuvasına döndü.

OTOBÜSLER KONTAK KAPATTI
Grevde nedeniyle otobüslerin neredeyse tamamına yakını kontak kapatırken, ulaşımda akşamlar yaşandı.
Büyükşehir Belediyesi'nin hizmetleri önemli ölçüde durdu.
BAZI SOKAKLARDA ÇÖPLER TOPLANMADI
Grevin etkili olduğu alanlardan biri de Kent Temizliği Şube Müdürlüğü oldu. İşçilerin grevde olması nedeniyle bazı sokaklarda çöpler toplanmazken, bölgede sokaklar ve caddeler çöplüğe döndü. Sokaklarda biriken çöp yığınları ve kötü koku bölge halkını oldukça rahatsız ediyor. Kent merkezindeki Alsancak, Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Kordon'da biriken çöpler böyle görüntülendi;






NE OLMUŞTU?
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK Genel-İş arasında 23 bin çalışanı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma çıkmaması üzerine 3 gündür grev sürüyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK Genel-İş arasında 23 bin çalışanı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri tıkanınca, İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir'de çalışan binlerce işçi 28 Mayıs'ta greve gitti. Başta ulaşım olmak üzere birçok hizmetin durma noktasına geldiği grevin ikinci gününde, işçiler bu sabah Konak Pier önünde toplandı. İşçiler "direne direne kazanacağız", "sadaka değil toplu sözleşme" gibi sloganlarla seslerini duyurmaya çalıştı. Yolu kapatarak Kültürpark'a ilerleyen işçiler, buradan hollere doğru yürüyüşlerini sürdürdü. İşçilerin önüne emniyet ekipleri tarafından kesilince, bu kez Gündoğdu Meydanı'na doğru yeniden yürüyüşe geçtiler.
Gündoğdu Meydanı'nda açıklama yapan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, "Bu işçiler Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy veriyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nde de grev yapıyor. Çünkü işçiler haklı mücadelesinde grev yapar. 25 yıldır yönettiğiniz bu kentte vapurlar çalışıyorsa, otobüsler çalışıyorsa, trenler çalışıyorsa Çöpleriniz toplanıyorsa, her türlü sağlık hizmeti evinize geliyorsa bloklarınız değil bu işçiler yapıyor diyor. Ama buna rağmen beş tane büyük şirkette üç şirkete 80 bin TL 90 bin TL maaş vereceksiniz, Bize 45 bin lirayı reva göreceksiniz. Yok öyle yağma. Pazartesi herkes ailesine söylesin. Başka işte çalışıyorsa işe gitmesin, rapor alsın. Eşleriniz, çocuklarınız, ailelerinizle birlikte yüzbinler İzmir'i kırmızıya boyayacağız. Buradan tekrar söylüyorum 80 bin TL'ye biz imza atarız" ifadelerini kullandı.

Disk/Genel-İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Ercan Gül ise "Biz bundan 5 buçuk ay önce toplu sözleşme masasına oturduğumuzda ‘Gelin bu işi masada çözelim, aksi halde sokaklarda olacağız' dedik. İzmir bizim, İzmir'in vatandaşı da biziz. Bizlere bu sefalet ücreti verenleri getirenler de biziz. Biz İzmirliyiz, İzmir'e sahip çıkan emekçileriz. Biz fazla bir hak istemiyoruz, hakkımız olanı istiyoruz. Hakkımızı alana kadar da mücadele edeceğiz. İki gündür, üzülerek izliyoruz. İzmir halkı mağdur, iki gündür çile geçiyor. İnattan mı, kinden mi, nefretten mi bilmiyoruz ama iki gündür halk mağdur. Mağduriyetin kaynağı olarak bizi gösteriyorlar, greve gitmeden önce de söyledik. Bu mağduriyetin sorumlusu biz değiliz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve bürokratlarıdır" diye söyledi.
DİSK/Genel-İş İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Engin Topal da "Sesimizin kısılmasına kimse aldanmasın. Sesin kısılması, başlangıcın tam da ortasında olduğumuz gösterir. Biz buradan konuşunca birileri alınganlık gösteriyor, daha çok alınganlık gösterecekler. 150 gündür sözleşmeyi masada bitirmek için elimizden gelen tüm gayreti gösterdik. Neden bu kadar ücret istendiğini kendilerine anlattık ama her defasında bize kulaklarını tıkadılar. Grevin ikinci gününe gelmenin en büyük nedeni toplu sözleşme adabı bilmeyen belediye bürokratlarıdır. Bizi adım adım sokağa ittiler. Toplu sözleşmenin bir adabı vardır. Masada yürütülen toplu sözleşme bitene kadar her iki tarafa pazarlık unsuru olarak devam eder. Ama bu böyle olmadı. Taslağı emekçi arkadaşlarımızla birlikte hazırlayıp işverene verdikten sonra bizi adeta İzmir halkına linç etmeye başladılar. Bize maliyet hesaplaması yapıyorlar. Şoförse gömlek verdim, itfaiyeye kask, park bahçeye çizme verdim diyor ve maaşlarımızı 214 bin TL'ye kadar çıkardılar. Ama açıklamalarında bunları söylemiyorlar" diye belirtti.
DİSK/Genel-İş İzmir 9 No'lu Şube Başkanı Sedat Kenar ise "Alnımız ak, başımız dik. Grevimizin ikinci gününde onurlu mücadelemizi sürdürüyoruz. Güvenlik emekçilerine yapılanlar, bu süreçteki tavırlar asla kabul edilemez. Bakanlıktan yetkimizi aldıktan sonra bu ülkedeki kanunlar şunu diyor; TİS için yetki alınmışsa, bakanlık kendi dahi yetkiyi alamaz ancak bir sonraki dönem yetki değişikliği olur. Bu ülkede haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı her yerde mitingler yapıyoruz. Güvenlikçileri nasıl sözleşme dışına iteriz mühendisliği mi yapıyorsunuz? TİS süreci İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı tarihinde ilk defa bu noktaya geldi. Hesap basit, taleplerimiz basit. Aynı işi yapacaksın birine 10 kalem, diğerine 5 kalem. O masalarda bir niyet var. 5 buçuk aylık serüvenin sonunda greve çıkıldıysa sorumlusu biz değil o masada oturanlardır" sözlerini kullandı.


