Kaybolan çocukluğu ve eğitim hakkını yeniden kazanalım!
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
“ÖĞRENCİ VELİ DERNEĞİ OLARAK; BAŞTA VELİLER OLMAK ÜZERE TÜM TOPLUMU KAYBOLAN ÇOCUKLUĞU VE EĞİTİM HAKKINI YENİDEN KAZANMAYA, BİRLİKTE MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ.”
Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz ile kaybolan çocukluğu, kamusal ve parasız eğitimi konuştuk.
Öğrenci Veli Derneği olarak 30-31 Ağustos tarihinde ‘’Kaybolan Çocukluğu ve Eğitim Hakkını Yeniden Kazanalım” başlığıyla İstanbul’da bir çalıştay gerçekleştirdiniz. Bu çalıştayı yapmak zorunda bırakan koşullar neydi?
Aslında bu çalıştayı yapmanın en önemli kaybolan çocukluğu, kamusal ve parasız eğitimi birlikte mücadele ile kazanma çağrısıdır.
Kamusal eğitim hakkı çocuklarımızın tek umududur, ortak geleceğimizin teminatıdır. Her güne eğitimde yaşanan yeni sorunlarla başlıyoruz. Her birimiz çocuklarımıza eğitim aracılığıyla bir gelecek yaratamama kaygısını yaşıyoruz. Ekonomik kriz her geçen gün ağırlaşıyor, çocuklarımızın eğitimde yaşadığı eşitsizlik her geçen gün derinleşiyor. Çocuklarımızın nitelikli eğitime ulaşabilmesi için katkı payı, kayıt parası, aidat, sosyal etkinlikler, kurslar, beslenme, ulaşım, barınma ücretleri adı altında vermek zorunda bırakıldığımız ücretlere yetişemiyoruz.
Laik, bilimsel eğitimin kalan son kırıntılarını kaybetmenin endişesini yaşıyoruz. Bilimsel niteliğini yitirmiş müfredatla, protokoller, iş birlikleri eliyle okullarda çocuklarımızın eğitimci niteliği taşımayan kişilere ve bilimsel içerik taşımayan derslere, etkinliklere zorunlu bırakılmasıyla çocuklarımızı her gün okula bin bir kaygıyla gönderiyoruz.
Tüm çocuklar için kaygımız büyük. Yoksulluk, eşitsizlik arttıkça, okulların çocuk işçi bulma yerleri haline getirilmesiyle, okul terklerinin, çocuk yaşta işçiliğin, çocuk yaşta evliliklerin yükselişi ile okulda olması gereken çocukların çalıştırılırken yaralanması, iş cinayetlerinde yaşamlarını kaybetmesiyle her çocuk için endişemiz, acımız her geçen gün artıyor.
Eğitimde değişim adıyla atılan her adım bir yıkıma dönüşüyor. Güncel başlık ise “eğitimin devlete büyük masraf olduğu” gerekçesiyle zorunlu, parasız eğitim hakkının kaldırılması, sınırlandırılması. Zorunlu, parasız eğitim hakkı insan hakkı, yurttaşlık hakkıdır. Zorunlu, parasız eğitim hakkını, süresini tamamen kaybedersek tüm çocuklar kaybedecek. Eğitimden ilk kopan en yoksulların, emekçilerin çocukları olacak. Eşitsizlik tüm çocuklarımız için daha da artacak. Eğitim yalnızca parayla satın alınabilecek. Zorunlu eğitimin kaldırılması veya sınırlandırılması daha fazla çocuk yaşta işçilik daha fazla çocuk yaşta evlilik anlamına gelecek.
Eğitimde yaratılan yıkımın sorumlusu zorunlu, parasız eğitim hakkı ve süresi değil sorun eğitimin niteliğidir. Sorun çocuklarımızın eşit, parasız, laik, bilimsel, kapsayıcı eğitim hakkını kaybetmesidir.
Öğrenci Veli Derneği olarak yukarıda bahsettiğimiz eğitimdeki tüm sorunlar; çocuklarımız, ortak geleceğimiz ve ülkemiz için sorumluluk almayı biz veliler için yaşamsal kılmıştır. Bu düşünce ile “Kaybolan Çocukluğu ve Eğitim Hakkını Yeniden Kazanalım” başlığıyla 30-31 Ağustos tarihlerinde İstanbul’da bir çalıştay gerçekleştirdik. Çalıştayımız sonrası; bugün açıklayacağımız bilgiler, veriler yaratılan yıkımın yalnızca bir bölümü. Sayfalara, cümlelere sığmayacak bir tahribat yaratıldı.
* Gelir dağılımı eşitsizliğini ölçmek için kullanılan en temel gösterge olan GİNİ katsayısına göre Türkiye 2021 yılında Avrupa’da birinci, dünyadaki 130 ülke arasında 28. sırada yer alıyor.
* Türkiye, sosyal harcamalar bakımından da OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra sondan ikinci sırada yer alıyor.
*Gelir eşitsizliği son 18 yılın en yüksek seviyesinde her 100 çocuktan 42’si yoksul. UNICEF’in her beş yılda bir yayımladığı Çocuk Refahı Raporu’na göre Türkiye, 36 OECD ülkesi arasında genel değerlendirmede sondan ikinci sırada.
*Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan ve ailesinden alınma riski bulunan çocuk sayısı 2018 yılında 122 bin 489 iken, son 7 yılda yüzde 40,33’lük artışla, 2025’in ilk altı ayında (Ocak-Haziran) 171 bin 895’e yükseldi.
Yoksulluk, eşitsizlik ve eğitimdeki piyasalaşma arttıkça özellikle eğitim çağındaki çocuklarımıza yansıması nasıl olmakta?
Açık ve net bir şekilde okul terkleri yaşanmakta diyebiliriz.
* Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023-2024 örgün eğitim verilerine göre, her kademede okul terk oranı artış göstermektedir. Eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1 milyon 578 bin 941’e ulaşmış, son 3 yılın en yüksek seviyesine çıkmış ve bir önceki yıla göre %38,4 oranında artmıştır.
*Okula kayıt olma tek başına çocukların okulda olduğu gösteren bir veri değil. Her kademede devamsızlık oranları da ciddi boyuta ulaştı.
* İlkokulda 2020’de %4,5 olan devamsızlık oranı 2023’te %11,6’ya
Ortaokulda 2020’de %9,4 olan devamsızlık oranı 2023’te %14,8’e
Lisede 2020’de %11,2 olan devamsızlık oranı 2023’te %27’ye ulaşmıştır.
Meslek liselerinde 2023’te devamsızlık oranı %46,6; (Yaklaşık 2 çocuktan biri), İmam hatip liselerinde 2023’te %29,3’tür. (Yaklaşık 3 çocuktan biri)
Yaş gruplarına göre; 16 yaşındaki her 10 çocuktan en az 1’i, 17 yaşındaki her 7 çocuktan 1’i eğitim dışında kalmaktadır.
* Bölgesel veriler de okul terki gerçeğini ve acilen kamusal önlemler alınması gerekliliğini açık şekilde ortaya koymaktadır.
Muş, Ağrı ve Gümüşhane’de 15-17 yaş grubundaki her üç çocuktan biri, Bitlis, Siirt, Şırnak ve Mardin’de her dört çocuktan biri, Van, Kars, Iğdır, Batman, Şanlıurfa, Niğde ve Çankırı’da ise her beş çocuktan biri örgün eğitim dışındadır. Veriler eğitim dışında kalan çocuk sorununun en yoğun yaşandığı bölgelerin Orta Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu olduğunu göstermektedir.
* Aynı tablo yükseköğretimde de karşımıza çıkmaktadır. Geçtiğimiz yıl 300.000 üniversite öğrencisi yoksulluğun artışı ve eşitsizlikten kaynaklı okullarını bırakmıştır.
Karma eğitimin kaldırılmasına yönelik tartışmalara yönelik ne diyebilirsiniz?
LİSELERDE YARIM MİLYONA YAKIN ÇOCUK, ORTAOKULLARDA EN AZ BEŞ ÇOCUKTAN BİRİ KARMA EĞİTİM HAKKINA ULAŞAMIYOR
* İmam hatip okulları ve dini eğitim veren kurumlar, karma eğitimin en fazla kaldırıldığı alanlardır. İmam hatip ortaokul ve liselerinde, ilkokuldan sonra hafızlık eğitimi veren yerlerde, okullarda, camilerde, vakıf, dernek adı altında tarikat yapılarına bağlı açılan yerlerdeki 4-6 yaş, 7-10 yaş Kuran kurslarında, “İhtiyaç Odaklı Kuran kursları” adıyla liselerde, üniversitelerde, yurtlarda, pansiyonlu okullarda ve tüm liselere yönelik karma eğitimin uygulanmamasına yönelik çıkarılan yönetmeliklerle karma eğitim büyük ölçüde kaldırılmış durumdadır.
* Ülke genelinde beş ortaokuldan birinde karma eğitim yapılmamaktadır. İl il incelendiğinde daha vahim bir tablo ortaya çıkmaktadır.15 ilde (Bayburt, Muş, Gümüşhane, Konya, Yozgat, Bolu, Bursa, Çorum, Çankırı, Giresun, Hakkari, İstanbul, Kayseri, Mardin, Kırşehir) yaklaşık iki ortaokuldan biri, 12 ilde (Antalya, Bingöl, Karabük, Kastamonu, Nevşehir, Rize, Artvin, Bartın, Burdur, Kırıkkale, Ordu, Trabzon) yaklaşık üç ortaokuldan biri imam hatip ortaokuludur ve bu okullarda karma eğitim yoktur.
* İmam hatip liselerindeki yarım milyona yakın çocuğun (yaklaşık 443 bin) karma eğitim hakkı ellerinden alınmıştır.
* Geçtiğimiz aylarda farklı illerde açılan 8 kız meslek ortaokulu örneği, meslek liseleri, mesleki eğitim veren kurumlar ve meslek ortaokullarında da karma eğitimin kaldırılmasının hızlandırılacağını göstermektedir.
ZORUNLU, KAMUSAL EĞİTİMİ KAYBETTİĞİMİZ HER GÜN EĞİTİMDEN İLK KOPAN KIZ ÇOCUKLARI OLUYOR, ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER ARTIYOR
* Cinsiyet Eşitliği İzleme Raporu’na göre Türkiye’de 220.000 kız çocuğu örgün eğitimin dışında kalmaktadır. Bölgesel veriler ise kız çocukları için daha vahim bir tablo sergilemektedir.
*Muş’ta 16 ve 17 yaşındaki her üç kız çocuğundan biri, Siirt, Bitlis ve Ağrı’da 17 yaşındaki her üç kız çocuğundan biri örgün eğitim dışındadır. Çocuk yaşta doğum verileri de durumun ciddiyetini göstermektedir:
*TÜİK 2023 doğum istatistiklerine göre 15-17 yaş grubunda 6.515 doğum, 15 yaşın altında ise 130 doğum gerçekleşmiştir. Son 24 yılda 18 yaş altı 590.000 çocuk doğum yapmıştır, bu çocukların 21.000’i 15 yaş altındadır.10-19 yaş grubunda doğum yapan çocuk sayısı ise 2 milyonun üzerindedir.
ZORUNLU, KAMUSAL EĞİTİMİ KAYBETTİĞİMİZ HER GÜN ÇOCUK YAŞTA İŞÇİLİK ARTIYOR
* İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, Türkiye'de her yıl 60-70 civarında çocuk işçi tarımda, sanayide, inşaatlarda ve sokaklarda çalışırken hayatını kaybediyor. İSİG’in son yayımladığı raporda okulda olması gereken 72 çocuk çalıştırılırken yaşamını kaybetti.
* İSİG 2013 yılından beri en az 842 çocuğun çalıştırılırken hayatını kaybettiğini açıkladı. (5-14 yaş ar TÜİK verilerine göre 2024 yılında 15-17 yaş arasında işgücüne katılma oranı yüzde 24,9 olarak gerçekleşti.
Buna göre yaklaşık 970 bin çocuk, kayıtlı işçi olarak çalışıyor. Bu verilere MESEM verilerini de eklediğimizde sayı 1,5 milyona ulaşıyor. Bu sayılar yalnızca kayıtlı işgücünü yansıtıyor, özellikle yaz aylarında çocuk işçi sayısı üç milyona ulaşıyor.
*Bunlara ek olarak çocuk emeğinin gerek öğrenci-işçi gerek işçi statüsünde birikim rejiminin parçasına dönüştürülmesinde üç kritik politika belgesi OVP (2026-2028) 12. Kalkınma Planı (2024-2028) Ulusal İstihdam Stratejisi (2025-2028) IMF ve Dünya Bankası direkrifleri ile Meclis’ten geçti ve yürürlüğe girdi.
Öğretmenlik mesleğine yönelik son dönemde yapılan çalışmalara veliler olark nasıl bakıyorsunuz?
ÇOCUKLARIMIZIN KAMUSAL EĞİTİM HAKKI, ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ HEDEFTE
*Eğitimin ayrılmaz öznesi olan öğretmenlik mesleğindeki dönüşüm de yukarıda belirtilen piyasalaşma, dinselleşme ve ideolojik kadrolaşmadan bağımsız değil. Öğretmenlik mesleği, neoliberal emek rejimi ve siyasal iktidarın ideolojik hedefleri doğrultusunda ucuz işgücüne, güvencesiz bir istihdam alanına dönüştürülmektedir.
*Zorunlu eğitimin kısaltılması amacı gerçekleşirse binlerce öğretmen norm fazlası olacak. Atama bekleyen öğretmenlerin son umutları ellerinden alınacak, yarı zamanlı-esnek okul ismiyle öğretmenlik mesleği tamamen ortadan kaldırılacak. Sanayi-okul, dershanesiz okul adıyla öğretmenler şirketlerin fiili çalışanı haline getirilecek. Öğrencilerin öğretmenle, okulla ilişkisi koparılacak.
*ÇEDES başta olmak üzere, Diyanet’le, tarikat yapıları ile imzalanan protokoller, iş birlikleri ile ve son torba yasada Diyanet’e okullarda, yurtlarda verilen geniş yetki ile din görevlileri adıyla isimler öğretmenlik mesleğinin yerini aldı. Cami-okul, medrese-okul modelleri ile bu süreç hızlandırılacak. Zorunlu, parasız eğitimin kısaltılması, sanayi-cami-okul ile öğretmenliğe en vurucu darbeye hazırlık yapılıyor.
Yaptığınız çalıştayın sonuç metninden birkaç maddeyi bizimle ve tüm kamuoyu ile paylaşır mısınız?
ÖĞRENCİ VELİ DERNEĞİ OLARAK; BAŞTA VELİLER OLMAK ÜZERE TÜM TOPLUMU KAYBOLAN ÇOCUKLUĞU VE EĞİTİM HAKKINI YENİDEN KAZANMAYA, BİRLİKTE MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ.
1-Çocukluk eğitim hakkıyla birlikte kazanılmıştır. Çocukluk okul ortamındaki sosyalleşme üzerinden de ele alınmalıdır. Zorunlu eğitimde çocuk evliliği, iş hayatına erken atılma gibi konuların gündeme gelmesi zorunlu eğitim ve çocuklar için tehdit oluşturmaktadır. Çocukluğunu kaybeden geleceği de kaybetmekte. Bütünlüklü yaklaşım ile çocukların eğitimde duygusal, sosyal, kültürler açıdan bütünlüklü birey olarak ele alınımını desteklenmelidir. Anayasanın ikinci maddesinde ‘insan haklarına dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.’ tanımı bütünlüklü bir eğitim hakkı talebimizin temelini oluşturur.
2-Bir an önce Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gerekli taramaları yaparak dezavantajlı kırılgan grupların öncelikle tespit edip çocuk yoksulluğuna dair acil müdahale programları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
3-Eğitim tüm öznelerinin katılımıyla kamucu, bilimsel, demokratik ve laik bir temelde yeniden yapılandırılmalıdır.
4- Temel bir insan hakkı ve yurttaşlık hakkı olan eğitim herkes için eşit, parasız, nitelikli olmalıdır.
5-Türkiye koşullarına göre okul öncesi eğitimin en az 2 yıl zorunlu olması gerekmektedir. 2 yaştan itibaren oyun grupları ile başlatılıp temel eğitimle ortak paralelde devam ettirilmeli ve sürekli, ulaşılabilir, tüm çocukları kapsayacak ve tercihlere mahal bırakmayacak şekilde olmalıdır.
6-Kamusal eğitim hakkı için bütçeden yeterli kaynak ayrılmalıdır.
7-Eğitim kamusal haktır, satılamaz. Özel okullar, kurslar, yurtlar; tüm özel öğretim kurumları kamulaştırılmalıdır.
8-Bugüne kadar özel öğretim kurumlarına teşvik, destek vb isimlerle aktarılan tüm kamu kaynakları, kamu arazileri, binaları geri alınmalı, devlet okulları, kamusal eğitim hakkı için kullanılmalıdır.
9--Eğitimden servet edinmeye yönelik tüm girişimler yasaklanmalıdır.
10-Eğitimin tüm kademe ve türlerinde ‘katkı payı’, ‘harç’, ‘bağış’ adı altında para toplanmasına son verilmelidir.
11-Okul sayısı artırılmalı; köy okulları yeniden açılmalı, ihtiyacı olan tüm öğrencilere burs sağlanmalıdır.
12-Tüm okullarda ücretsiz bir öğün beslenme programı hayata geçirilmelidir.
13-Eğitime erişim, devam ve tamamlama süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini tam olarak sağlayacak önlemlerin alınmalıdır.
14-Ortaöğretim düzeyinde çocuk emeği sömürüsünün mekanları haline getirilen mesleki ve teknik eğitim politikalarına son verilmeli; şirketlerin değil çocukların üstün yararı esas alınmalı, mesleki eğitim merkezleri kapatılmalı (MESEM) çocuk emeği sömürüsüne olanak veren uygulamalar ve çocuk işçiliği tamamen yasaklanmalıdır. MESEM’lerdeki çocukların okula geri dönüşü sağlanmalı, MESEM’ler için kamudan aktarılan kaynaklar çocuklara burs, eğitim desteği olarak verilmelidir.
15-Mesleki ve teknik eğitim politika belgesi, dört yeni okul modeli (sektör içi, sektöre entegre, bölge, ihtisas) uygulamaları çocukları okuldan koparmanın, çocuk yaşta işçileştirmenin adımlarıdır, sonlandırılmalıdır.
16-Karma eğitim ilkesini değiştirmeye yönelik uygulamalara son verilmelidir.
17-12 yıllık zorunlu eğitimin kaldırılması, esnekleştirilmesi adıyla atılması planlanan adımlar çocukların en temel hakkı olan kamusal eğitim hakkını ellerinden alacaktır. Zorunlu 12 yıllık eğitim kesintisiz biçimde uygulanmalıdır.
18-Zorunlu eğitim evresinde açıköğretime geçişe neden olan esnek uygulamalara son verilmelidir.
19-Çocuk, genç, yetişkin tüm toplumun temel öğrenme ihtiyaçlarını karşılamaya dönük sosyal, kültürel ve mesleki kurslar parasız biçimde halk eğitimi merkezlerinde sunulmalıdır.
20-Eğitim kamusal bir haktır ve eğitimci niteliğine sahip eğitim emekçileri eliyle yürütülmelidir. MEB’in okullarda ve eğitim kurumlarında çeşitli faaliyet ve etkinlik yapmak üzere şirketlerle, STK adı altındaki çeşitli yapılarla, dini vakıf ve kurumlarla imzaladığı protokol ve anlaşmalara son verilmelidir.
21-Okullarda, tüm eğitim kurumlarında herhangi bir inancın ayrıcalıklı konum edinmesine yönelik her türlü teşvik, önlem ve düzenlemelere son verilmelidir.
22-Eğitimin niteliği, sürekliliği için esnek, güvencesiz çalıştırılma politikalarına son verilmelidir. Tüm eğitim emekçileri kadrolu istihdam edilmelidir.
23-Kamusal eğitim hakkı beslenme, ulaşım, barınma, kırtasiye haklarından ayrı değerlendirilemez. Beslenme, barınma, ulaşım, kırtasiye, ders materyalleri devlet tarafından ücretsiz karşılanmalıdır.
24-Tüm okullarda öğrencilerin kendilerini gerçekleştirmesine olanak sağlayacak olan kültür, sanat ve spor etkinliklerini teşvik eden ders, mekan, etkinlik seçenekleri oluşturulmalıdır.
25-Ortaöğretimde ve temel eğitimde farklı okul, okul türü uygulamasına son verilmeli tüm öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda desteklendiği eşit, nitelikli, kapsayıcı eğitim hakkı esas alınmalıdır.
Çocuklarımızın hayallerini, umutlarını, ortak geleceğimizi kazanmak birlikte mücadele etmekle mümkün. Biz ülkemizin velileri, öğretmenleri, çocuklarımızın kamusal, laik, bilimsel eğitim hakkı için mücadele edenleri olarak yıllardır birlikte onlarca mücadele deneyimi için bir araya geldik. Bizim ülkemiz çocuklarımızın eğitim hakkı için mücadele edenler ülkesidir. Eğitim hakkı, bireyin doğumuyla birlikte kazandığı evrensel bir haktır. Devletin bu hakkı koruma, geliştirme ve eşit olarak sunma yükümlülüğü, demokratik toplumların temel sorumluluğudur. Türkiye’nin geleceği, bu sorumluluğun ne ölçüde yerine getirileceğiyle doğrudan ilişkilidir. En büyük yıkımın hazırlandığı bugünlerde herkesi bu sorumluluğa sahip çıkmaya, kaybolan çocukluğu, kamusal eğitim hakkını kazanmak için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...


