Kimlik siyaseti ile popülizm kazandı: Portekiz’de hangi sol kaybetti?
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Portekiz’de dört yıldan kısa bir süre içinde yapılan üçüncü parlamento seçimlerinin galibinin aşırı sağ olması bir dönüm noktası sayılabilecek bir öneme sahip. Çünkü ülkenin 1974’de demokrasiye geçişinden bu yana çok sayıda hükümet kuran Sosyalist Parti (SP) de dahil olmak üzere sol ciddi bir yenilgiye uğradı. Sağcı güçler büyük ölçüde kimlik siyasetiyle popülizme oynayarak seçimden zaferle çıkmayı başardı.
Tam bir sağ zaferi midir, kendi adıma emin değilim doğrusu. Çünkü seçimlere katılım oranı yüzde 64'tü, yani seçmenlerin yüzde 36'sı oy kullanmadı. Sağa da, mevcut siyasi partilere de güvenmeyen ciddi bir kesim var demektir bu.
Seçimlerin galibi aşırı sağcı Chega (anlamı, Yeter) partisi son yıllarda gittikçe büyümüştü. İklim değişikliğini reddediyor, İsrail’e tam destek veriyor, daha fazla deregülasyon çağrısında bulunuyor, Donald Trump'ı da hayli seviyor Chega. İlk seçimini sadece altı yıl önce bir sandalye kazanarak yapan Chega, daha ılımlı geleneksel partilere karşı hoşnutsuzluktan beslendi sürekli. Chega'nın başarısı, Fransa'daki Ulusal Ralli, İtalya'daki Kardeşler ile Almanya için Alternatif gibi artık siyasi ana akımda yer alan partilerin Avrupa’da önem kazandığının bir göstergesi oldu.
Portekiz'de işçi sınıfına mensup ailelerin üçte bir devlet yardımına ihtiyaç duyuyor, ayda 700 Avro'nun altında bir gelirle yaşıyor. İronik bir şekilde sübvansiyonları düşürmek isteyen Chega yoksullara devlet desteğini keserse nüfusun yüzde 40'ının yoksullaşmasına neden olabilir.
Solun her zaman güçlü olduğu Portekiz'de son 50 yıldır Sosyal Demokratlar ile Sosyalist Parti dönüşümlü olarak iktidarda bulunuyordu. Ancak geçen Pazar günü yapılan seçimlerde Sosyal demokrat, komünist ile sosyalist güçler oyların sadece yüzde 28,4'ünü alabilmişken, muhafazakar, liberal ile aşırı sağcı milliyetçi güçler ise yüzde 71,6 oranında oy aldı. Şimdi soru Sosyalist Parti (PS), Portekiz Komünist Partisi (PCP) ile Sol Blok'un (BE) politikalarının neden başarısız olduğudur.
Her üç sol partide açık bir anti-kapitalist program ile sosyalizm için mücadele etme isteği yoktu uzun süredir. Seçimin en büyük kaybedeni olan PS kapitalizmi, zenginlerin egemenliğini tamamen kabul etmiş bir parti. Seçimlerde oy oranı yüzde 28.7'den yüzde 23'e düşerek son 40 yılın en kötü sonucunu aldı. Bu partinin şimdiye kadarki en kötü üçüncü çöküşü oldu. Sosyalist Parti Başkanı Pedro Nuno Santos yenilgiye tepki olarak istifa etti. 1999 yılında radikal solcu bir koalisyon olarak kurulan, 2008'de siyasi parti haline gelen Sol Blok sahip olduğu beş sandalyeden dördünü kaybetti.
Doğruyu söylemek gerekirse kaybeden bir sol yok aslında ülkede. Çünkü PCP ile BE liderleri devrimci propaganda yapmamayı tercih etmiş, hiçbir zaman sosyalizmden ya da işçi sınıfının kontrolü altında bir Portekiz kurmaktan söz etmemişlerdir. İşçilere, yoksullara kapitalizm karşıtı sosyalist bir alterntif sunmamışlardır. Ülkenin sosyal demokratları kapitalizmin doğasını değiştirmeden iktidar bile olabilmiştir.
Sosyalist ilkelerden vazgeçip düzen partisi olunduğunda yenilgi kaçınılmazdır. Sosyalistlerin işi mevcut durumu kabulenmek değil, alternatif sunmaktır. PCP başta olmak üzere sosyalist eğilimli partiler alernatif sunamamanın bedelini ağır ödediler.
Sosyalistler,komünistler için çıkarılacak çok ders var Portekiz seçimlerinden.


