Kırıkkale Beşir Atalay Üniversitesi’ne doğru… Ömer Lekesiz
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Prof. Dr. Beşir Atalay,
akademisyen, siyasetçi ve devlet yöneticisi sıfatlarıyla maruftur, zira her üç sıfatla da Türkiye’nin akademik eğitim ve düşüncesinde, siyasetinde ve devlet idaresinde vuku bulan tarihi kırılmalara, değişmelere ve başarılara bizzat tanık olmuş; bu aşamalarda zaman zaman mağdur da olarak entelektüel gelişmelerin, siyasi proje ve uygulamaların merkezinde
milli
bir kimlikle yer almıştır.
Bu manada akademik hayatı tüm zorluklarıyla yaşamış, entelektüel olarak var olma ve halk ile dayanışma mücadelesinin bedelini fazlasıyla ödemiş, 2009-2015 yılları arasındaki Kürtlerle kardeşliği yeniden tesis etme ya da medyatik adıyla Çözüm Süreci’ni yürütürken, içerdeki hainlerin ve uluslararası istihbarat örgütlerinin doğrudan hedefi olmuştur.
Dolayısıyla Beşir Atalay adı, Türkiye tarihindeki entelektüel mücadelenin, daima Türkiye’nin yararını esas alan asil bir muhalefetin, demokratik açılımların, şahsi fedakarlıkların ve AK Parti’nin kurulması ve iktidar sorumluluğunu yüklenmesinin… de adıdır.
Bu sebeple Beşir Atalay adı, aynı zamanda Türkiye’deki düşünce hareketlerinin, siyasi oluşumların, iktidarda olma zorunluluk ve sorunsalının tarihine de dahildir. Yakın ve uzak gelecekte bu tarihi yazacak olanların kimi olgu ve olayları doğru iletmek ve değerlendirmek için uğramak zorunda kalacakları bu ad, değerli hayat hikayesini ve tanıklıklarının ilk bölümünü kitaplaştırarak, tarihçilerin istifadesine şimdiden sunmuştur. (Dünden Bugüne Anılar - Sadece Yaşayıp Yazdıklarım, 2025)
Beşir Atalay, Kırıkkale Üniversitesi’nin de kurucu rektörlüğünü yapmıştır. Kurucu rektör olmak demek, sadece isimle hayata dikilmiş bir yokluğun üstüne aynı isimde bir üniversite inşa etmektir; kendi çalışma masasını açık arazide kurarak bir kampüs meydana getirmektir; Anadolu bozkırında hocaların, öğrencilerin toplanacakları bir yerleşke üretmek ve bu yerleşkeyi ihtiyaca uygun binalarla, sosyal alanlarla, ağaçlarla donatarak bir
eğitim medinesi
ne dönüştürmektir.
Bu bağlamda kurucu rektör olmak aynı zamanda Beşir Atalay’ın en iyi bildiği, gönlüne en fazla sinen işlerden birini yapması esasında hayatındaki en mutlu anların da kuvveden fiile çıkmasıdır.
Bu mutluluğa mahsus olayları ve ilgili süreçleri mezkûr hatıralarında kendisi bizzat anlattığı için bizim bunları ayrıca aded, miktar ve mana olarak belirtmemize gerek yoktur. Kendisinin
kavuklu
olarak anlattığı o devri, farklı bakış açısıyla bir
pişekardan
da okur muyuz, bundan pek emin değilim fakat bu işe tevessül edemeyecek kadar yorgun olan o pişekarlardan biriyim.
Bu bilgiyi salt şunun için veriyorum: Beşir Atalay’ın kurucu rektörü olduğu Kırıkkale Üniversitesi’ni sanki dördüncü evladıymış gibi benimsemesinin ve bu kuruluşun her halini, hareketini, aşamasını ışıltılı bakışlara seyredişinin, kaydedişinin en yakın tanıklarından biriyim.
Kurucu rektörlük hususunu burada daha önce çıkarmamın nedeni ise Kırıkkale Üniversitesi kaynaklı olup ancak meşum, vahim, akıl, mantık ve vefa duygusundan nasipsiz kelime ve terimleriyle ifade edebileceğim 16 Temmuz 2025 tarihli bir olaydır.
Bu olayın özetinin özeti şudur:
Yeni rektör, Kırıkkale Üniversitesi’nin kuruluşunda son derece sınırlı maddi varlıklarından biri olan Kırıkkale Meslek Yüksek Okulu’nda sıradan bir öğretim görevlisiydi. Zamanla
sadece
akademik planda kendince biraz büyüyerek(!) Kırıkkale Üniversitesi’ne rektör olduğunda,
Üniversite Yönetim Kurulu
kararıyla kampüse Beşir Atalay’ın adının verilmesinden duyduğu
rahatsızlığı
büyük bir bir takıntı haline getirmiş; 15 Temmuz’dan hemen sonraki gün de bu takıntısını
Üniversite Senatosu’na
aldırdığı bir kararla gidermeye kalkışmıştır.
Beşir Atalay, 28 Şubat sürecinde YÖK tarafından görevden zorla -dolayısıyla hukuksuz bir şekilde- alındı. Kurucu akademik ve idari ekibi de büyük oranda dağıtıldı. Çevik Bir’in atadığı yeni rektörün psikolojik ve fiili baskılarını da göze alarak orada kalan değerli akademisyen
Ekrem Yıldız
’ın rektörlüğü sırasında, Beşir Atalay’ın kurucu rektörü olmasının da ötesinde halen Kırıkkale Üniversitesi’ni koruyup gözetmedeki hassasiyetine istinaden onun adının mevcut kampüse verilmesinin uygun olacağı düşünülmüş ve düşünce Üniversite Yönetim Kurulu’nun bir kararıyla gerçekleştirilmiştir (2017).
Meşum yeni kararı alan rektör ise onu Üniversite Senatosu’na yaptırmış, yani farklı bir kurulun aldığı kararı, o işle hiçbir ilgisi bulunmayan başka bir birimle kaldırmak suretiyle
hukuki bir cürüm
işlemiştir.
Bu işin hukuki tarafıdır. Malum kişinin Beşir Atalay’a olan
şahsi düşmanlığının
nedenleri ise hayalleriyle parlattığı yeni hırslarıyla ilgilidir. Gerekirse bunları da ayrıca yazarım.
Sonuç olarak Beşir Atalay, Tanzimat’ın ilanıyla başlayan yeni entelektüel maceramızın yaşayan bir değeridir. Adının
iktidarsız muhterislerin
adi hırslarına kurban edilmemesi ve bunun için kanunla verilen Kırıkkale Üniversitesi adının ivedilikle
Kırıkkale Beşir Atalay Üniversitesi
olarak değiştirilmesi gerekir.


