KMÜ de Deli Dumrul Köprüsü yeniden kuruldu
SonTurkHaber.com, Haber7 kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Dersin öğrencileri Dede Korkut Kitabında yer alan Deli Dumrul Hikayesinden ilham alarak fakültenin bahçesinde sembolik bir köprü kurdular. Köprünün açılışı ve kapanışı Deli Dumrul karakterini canlandıran Tunahan Gülcan isimli öğrencinin okuduğu fermanla yapıldı. Öğrenciler ve fakülte hocalarının kurulan bu sembolik köprüden hikâyede de anlatıldığı gibi gönüllü veya gönülsüz geçmeleri sağlandı.

Köprünün sonunda herkesten yardım kutusuna bağış yapmaları istendi. Katılımcılara afiş sergisi ile birlikte Dede Korkut, Deli Dumrul Hikâyesi ve karakterlerin temsil ettiği roller hakkında bilgiler aktarıldı. Dersi alan öğrenciler tarafından hikâye canlandırıldı. Etkinlik kapsamında Deli Dumrul'un Azrail ile olan mücadelesini yansıtan çeşitli oyunlar ve aktiviteler düzenlendi.

Katılımcılar bu hikâyeyi yeniden yaşayıp Deli Dumrul’un cesaretini, fedakarlığını ve insan sevgisini içselleştirme fırsatı buldular. Etkinlik aracılığıyla öğrenciler hem öğrendiklerini kalıcı hale getirdiler hem de kültürel aktarım bağlamında farklı bölümlerde okuyan arkadaşlarına hikâyeyi aktarıp onların da bu ölümsüz anlatının canlanmasına ve yaşanmasına şahit olmalarını sağladılar.

Etkinlik kapsamında öğrenciler;
· Sözlü kültürü yaşattı.
· Drama ile öğrenmeyi güçlendirdi.
· Toplumsal sorumluluğu sahneye taşıdı.
Köprüden geçen tüm katılımcılara Dede Korkut’un sözlerini içeren lokumlar dağıtıldı.
Etkinlikte, Türk kültür hayatında önemli bir yere sahip olan Dede Korkut Hikâyelerinin zenginliği ve önemi anlatıldı. Toplumsal duyarlılık ile etkinlik sonunda toplanan bağışların tamamı ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılmak üzere Türkiye Kızılay Derneğine bağışlanmıştır.

Ey halk! Hanlar, beyler, talebeler, hocalar!
Kulağınızı dört açın, gözünüzü bu köprüye dikin!
Ben ki, Deli Dumrul’um! Adım deli, lakin yüreğimde akıl çoktur!
Bu gördüğünüz köprü sıradan değildir; burası, yürekle geçilen, akçeyle tartılan bir geçittir!
Bilin ki burada iki yol vardır:
Ya bağışınla iz bırakırsın, ya da suskunluğunla bu köprüyü titretirsin!
Azrail’e kafa tutan ben, sizden can değil bir parça gönül isterim!
Kim ki bu köprüyü geçer, bir akçe verir, o gerçek yiğittir, merttir, yürektendir!
Bugün burada yalnız Dumrul yok,
Dede Korkut’un ruhu, Oğuz’un sözü, ecdadın nefesi bizimledir!
Köprüyü geçmek, sadece ayak işi değil gönül işidir!
Şimdi sorun kendinize:
Ben Dumrul gibi mert miyim? Ben bu köprünün hakkını verir miyim?
Cevabınız evetse, buyurun geçin! Ama unutmayın…
Geçmek cesaret ister, susmak Azrail’e selamdır!
Ey yiğitler, hanlar, hocalar, kardeşler!
Bugün burada yalnızca bir köprü kurulmadı…
Bugün biz, bir gönül köprüsü inşa ettik!
Taşla değil, bağışla… Sözle değil, yürekle örüldü bu geçit!
Ben Deli Dumrul’um!
Köprüyü bekledim, bağışı istedim…
Ama gördüm ki bu meydanda canını değil, gönlünü veren çoktur!
Sizler geçtikçe bu köprü güzelleşti,
Azrail bile kenarda durup tebessüm etti:
"Demek ki insan, verdiğiyle büyür, susmadığıyla yaşar!"
Bugün buraya gelen herkes,
Bir hikâyeye bir satır, bir efsaneye bir iz bıraktı.
Dede Korkut’un sözüyle başladık, sizlerin yüreğiyle tamamladık.
Şimdi köprüyü kapatıyorum...
Ama bilin ki, gönlümdeki köprü sonsuza dek açık kalacak.
Hakkınızı helâl edin,
Ben Deli Dumrul...
Sizlerse, bu hikâyenin en güzel yerinde duran yiğitlersiniz!


