Kontenjanlar azaldı kaygı arttı... Son 10 yılın en düşük yerleşimi olabilir
Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
BU yıl devlet üniversitelerindeki lisans programlarında toplam 53 bin 489, önlisans programlarında ise 137 bin 90 kontenjan azaltıldı. Kontenjanlardaki azalmanın her bölümün sıralamasına etki edeceğine dikkat çeken Eğitim Uzmanı Salim Ünsal, bu yıl eşit ağırlık, sayısal ve sözel alanlarda kontenjanı en fazla azalan bölümlerde oluşabilecek taban ve tavan sıralamalarına dair bir tablo hazırladı. Tabloya göre, hukuk, işletme ve psikoloji bölümlerinde sıralamalar bu yıl öne gelebilir.
TABAN SIRALAMALARI YÜKSELEBİLİR
Ünsal’ın devlet üniversitelerinde kontenjanı 400 ve üzerinde azalan eşit ağırlık, sayısal ve sözel programlarını listelediği tabloya göre, hukuk bu yıl 8 bin 765 yerine 4 bin 800 öğrenci alacak. 2024’te 65 bin 343 taban sıralamasıyla kapanan hukuk bölümü bu yıl son öğrencisini 46–47 binden alabilir. Geçen yıl 9.645 kontenjana sahip olan işletmede ise bu yıl 7070 öğrencilik kontenjan var. Taban sıralaması yaklaşık 1 milyon 498 bin iken şimdi 1 milyon 66 bine yükselebilir. Popüler eşit ağırlık bölümlerinden biri olan psikolojinin ise kontenjanı 3.800’den 3.355’e geriledi. Taban sıralamasının 176 binden 123 bine çıkması beklenebilir.
SAYISALDA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK YOK
Tabloya göre sayısal bölümlerde çok ciddi bir sıralama değişimi görünmüyor. Ünsal bu durumu, sayısal puan türünde daha benzer bir aday grubunun olmasına bağlıyor. Tabloya göre sayısalda öne çıkan bölümler arasında yer alan tıp, geçtiğimiz yıl 29 bin taban sıralamasıyla kapanırken bu yıl da aynı sıralamayla son öğrencisini alabilir. Diş hekimliği ise 2024’te 45 bin 64 sıralama ile öğrenci alımını sona erdirirken bu yıl 41 ile 42 bin aralığından taban sıralamasını belirleyebilir. Mühendislik bölümlerinde de önemli değişimler görünmüyor.
SÖZELDE LİSTE BAŞI GAZETECİLİK
Sözelde ise devlet üniversitelerinde en çok gazetecilik, radyo, televizyon ve sinema, islami ilimler, halkla ilişkiler ve tanıtım, okul öncesi öğretmenliği, coğrafya, halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümlerinin kontenjanları azaltıldı. Tabloya göre, bu bölümlerdeki sıralama değişimleri de eşit ağırlıktakilere benzer bir görünüm sergiliyor. Toplam kontenjanı 2 bin 615’ten bin 385’e gerileyen ve listenin başında yer alan gazetecilik bölümünün taban sıralaması 1 milyon 47 binlerden 965 bin civarına yükselebilir.
NİTELİĞİ ARTIRIR
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre Türkiye’de üniversite öğrencisi sayısı 7 milyona yakın ve her yıl 1 milyon civarında öğrenci üniversite diploması alıyor. Bu yıl Türkiye’deki 208 üniversite için kontenjanların yüzde 18 oranında azaltılması, yükseköğretimde nitelik ve nicelik tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar bu kararın yükseköğretimde niteliği artırmaya yönelik fayda sağlayacağını söylerken MEB ve YÖK’ün istihdam odaklı politikalarının ve mesleki eğitime yönelik adımların sonucu olarak değerlendirdi.
DAHA DA AZALMALI
Prof. Dr. Yavuz Erişen (Yıldız Teknik Üniversitesi):
“Üniversite ve fakülte sayısının hızlıca artışı ve bölümlere kaliteli eğitim ve rehberlik verebilecekleri kapasitesinin üzerinde öğrenci alınması akademide nitelik sorununu da gündeme getirmişti. Yüksek öğrenci sayılarıyla karşılaşan akademisyenler, tüm enerjisini ders saatlerine ve öğrenciye ayırırken araştırmaya harcayacak zaman bulamamaya başladı. Kontenjanların azaltılmasının istihdam ve nitelikli mezun yetiştirme yönünden önemli faydaları var. Bu kararı olumlu buluyorum ve önümüzdeki yıllarda da kontenjanların azalarak devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu karar normal olarak puanların ve sıralamaların yükselmesiyle öğrenci kalitesini de artırmış oluyor. Mesleki eğitime yönelik istihdam sağlayıcı, nitelikli insanı yetiştirebilecek adımlar atmamız bence son derece önemli ve bu yönde adımlar belli ölçülerde atılıyor.”
TALEP DÜŞÜK ARZ FAZLA
Prof. Dr. Yusuf Alpaydın (Marmara Üniversitesi):
“Kontenjanların azaltılması uzun süredir pek çok farklı fakültenin ortak talebiydi. Bu talebin ana nedeni de istihdam ihtiyacından fazla mezunun olmasıydı. Son yıllarda özellikle hukukçular bu konuda çok ses yükseltmişlerdi. Sahanın talebiyle YÖK’ün böyle bir karar aldığını düşünüyorum. Türkiye’nin ekonomik sisteminin ve iş hayatının 800 bin istihdam talebi varken her yıl 1 milyon üniversite mezunu olması istihdam talebi üstünde bir iş gücü arz olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla mezun sayısının azalması üniversite mezunlarının istihdamını da kolaylaştıracak.”
SIRALAMA ARALIĞINI GENİŞ TUTSUNLAR
Salim Ünsal, hazırladığı tabloyla ilgili şunları söyledi: “Kontenjanlardaki azalmalar her bölümün sıralamasına etki edecek. Bazı bölümlerde bu etkiyi daha çok görürken bazılarında daha az göreceğiz. Özellikle eşit ağırlıkta, sıralama yükseldikçe farkların arttığı, ön sıralara doğru gidildikçe de farkların nispeten azaldığı bir tabloyla karşı karşıya kaldık. O nedenle adaylar, tercih yelpazesinde sıralama aralığını ne kadar geniş tutarsa yerleşme şansları o kadar artar. Bu genişliği belirlemek de onların isteklerine bağlı olan bir durum. Diğer yandan verilere 2025 yılında oluşacak bir taban sırası gözüyle bakılmaması lazım. Gerçek sonuçlar olumlu ya da olumsuz yönde bundan çok farklı çıkabilir. Tablo sadece kontenjan farklılıklarının sıralama dinamiklerine yaklaşık olarak nasıl etki edeceğini gösteriyor.”


