Koruyucu anne Sevil: Bade ile aramızdaki kan bağı değil, can bağı Antalya Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
ANTALYA'da yaşayan Sevil (41) ve Çetin Güleç (46) çifti, yıllardır bekledikleri ebeveynlik duygusunu, koruyucu aile olarak tattı. ‘Sen benim çocuğumsun’ diyerek kucaklarına aldıkları 8 aylık Bade'yle hayatları değişen çift, koruyucu aile programı sayesinde anne-baba oldu. Sevil Güleç, "Bade ile aramızdaki kan bağı değil, can bağı" dedi.
Çocuk sahibi olmayı çok isteyen Sevil ve Çetin Güleç çifti, birçok tedavi yöntemi denemelerine rağmen sonuç alamadı. Çocuklarının olamayacağını anladıkları süreçte kararını veren çift, Antalya Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne koruyucu aile başvurusunda bulundu. Güleç çifti, 2 ay süren takip, inceleme ve testlerin ardından minik Bade'yi kucaklarına aldı. Çift ve Bade bebek arasında ilk kez göz göze geldikleri anda kurulan bağ, hayatlarını değiştirdi. 6 yıllık çocuk hasretleri sona eren çift, şimdi kızlarıyla mutlu bir gelecek planlıyor.
'KUCAĞIMA ALDIĞIMDA, 'SEN BENİM ÇOCUĞUMSUN' DEDİM'
Doktorların, 'Artık çocuğunuz olmayacak' sözlerinin ardından bu kararı aldıklarını belirten Sevil Güleç, “Eşimle bir çocuğa yuva olabileceğimizi düşündük. Kuruma gittik, görüşmeler yapıldı. Bu süreçte evrakımızı hazırladık ve çeşitli testlerden geçtik. Yaklaşık iki ay sonra bizi aradılar. 'Bebeğiniz hazır' dediler. Bade'yi ilk kucağıma aldığım an elim ayağım titriyordu. Göz göze geldik ve 'Sen benim çocuğumsun' dedim. O an kurulan bağ öyle derin, öyle gerçekti ki hala inanamıyorum" diye konuştu.
ÇEVRE BASKISINA ALDIRIŞ ETMEDİ, ANNELİK DUYGUSUNU TATTI
Bu süreçte çevre baskısını bir kenara bıraktıklarını belirten Güleç, “En başta çok korktum. 'Çevre ne der, insanlar ne düşünür?' diye çok düşündüm ama sonra anladım ki o bağ kuruldu mu gerisi hiç önemli değil. Sabahları onun 'anne' deyişiyle uyanmak, geceleri nefes alıp almadığını kontrol etmek, uykusuz kalmak, hiçbiri zor gelmiyor bana. Yeter ki o yanımda olsun. Gerçekten bu duygu anlatılmaz, sadece yaşanır" ifadelerini kullandı.
'HERKES BİR ÇOCUĞA KALBİNİ AÇSA'
Sevil Güleç, koruyucu aile sürecinde yaşadığı yolculuğu şu sözlerle anlattı:
“Bade ile aramızdaki kan bağı değil, can bağı. Sanki doğuma girmişim, çocuğumu kucağıma alıp evime getirmişim gibiydi. Herkes bir çocuğa kalbini açsa, hiç yurtta büyüyen çocuk kalmaz. O çocukların hepsi birer anneye, babaya ihtiyaç duyuyor. Lütfen korkmasın kimse. Etraf ne derse desin, bir çocuğa sevgiyle yaklaşmak her şeyin önünde geliyor."
'BANA EN BÜYÜK GÜCÜ VERDİ'
Koruyucu aile olma kararının yıllar öncesine dayandığını belirten Çetin Güleç ise “Çocukken yetiştirme yurdunda kalan bir arkadaşım vardı. Onu evime davet ettiğimde 'Benim davet edileceğim bir evim yok' demişti ve çok üzülmüştüm. Onların tek eksiği sevgi ve bir yuvaydı. Yıllar sonra eşimle konuştuğumuzda bu duygular yeniden canlandı. Bade'yi ilk gördüğümde, gözlerini bana doğru çevirdiğinde içime işleyen bir bakışla bana baktı. Ayakta kalmak için çok uğraştım ama o küçücük beden, bana en büyük gücü verdi. Bir bebeğin gözleriyle ayakta durmayı öğrendim" dedi.
'HER GİTTİĞİMİZ YERDE KORUYUCU AİLELİKTEN BAHSEDİYORUZ'
Koruyucu aileliği herkese tavsiye ettiklerini ifade eden Güleç, “Kurumdan Bade ile çıktığımızda çok mutluyduk ama içimde hep bir burukluk vardı. Eşime dönüp, 'Acaba içeride onun gibi kaç çocuk daha var' dedim. Keşke hepsi o kapıdan birer birer çıkıp sıcak yuvalarına kavuşsa. O gün bugündür bu duyguyu herkese anlatıyorum. Her gittiğimiz yerde koruyucu ailelikten bahsediyoruz. Herkesin yüreğine dokunsun istiyoruz. Sosyal hizmetler bize destek olmak için seferber oldu. Evrakı aldığımızda öyle motiveydik ki bir günde hepsini tamamladık. Normalde 3 gün sürecek işlemleri biz ertesi sabaha bitirmiştik. Hiçbir şey zor değil, yeter ki isteyin" diye konuştu.


