Kurbanların bayramı olmaz!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Dünya Trump ile Elon Musk arasındaki kavgayı.. Daha doğrusu “savaşı” konuşuyor.
Haberdar olmuşsunuzdur elbette. Ama kayda geçirmek adına kısaca yazayım: Epstein skandalı diye bilinen dosyada, en küçüğü 14 yaşında reşit olmamış kızların güçlü, zengin, etkili erkeklere peşkeş çekildiği iddiası vardı. İddialar hem mağdur ve tanık ifadeleriyle, hem de Epstein’in adasındaki fiziki kanıtlarla desteklenmişti. O sırada ABD medyası da ”aman şuna dokunmayalım, buna ilişmeyelim” demeden her kanıtı yayınlamış, fotoğraflarla adeta albüm hazırlamıştı. Kimler yoktu ki fotoğraflarda ve iddialarda: İngiltere Kraliyet ailesinden Prens Andrew, ABD başkanları Bill Clinton ve Donald Trump, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, aktör Kevin Spacey, şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist David Copperfield..
Elon Musk, işte bu dosyayı hatırlatan bir X paylaşımıyla “BOMBAYI PATLATMANIN ZAMANI GELDİ” diye, Trump’ın skandaldaki gerçek payının gizlendiğini ima etti. Tabii kıyamet koptu.
Trump, seçim sırasında kazanması için milyar dolarlar harcayan destekçileri tarafından topa tutuldu. 3. Parti seçeneği konuşulmaya başlandı. Öte yandan Elon Musk’ın Tesla’sı değer ve tabii muazzam paralar kaybetti.
Aslında, Epstein dosyasında Trump’ın olduğu herkesin bildiği sırlardan. Sahilde güneşlenmeye gitmediği de..
Bu kadar gündem olması, oğluyla Beyaz Saray’ın kalbine girecek kadar yakın olduğu Trump ile balayının ansızın sona ermesiydi. Aslında beklenmiyor değildi! Trump, Musk’ı gümrük tarifeleriyle üzmüş.. O da intikamını böyle almıştı.
*. *. *
Geleyim sadede.. Bu yazıyı yazma nedenime: Trump, tam da o gün Beyaz Saray’da Almanya Şansölyesi ile buluşmuştu. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Rusya-Ukrayna savaşına dair “DÜNYAYI ASIL KONUŞTURMASI GEREKEN” düşüncesini söyleyiverdi:
“Belki de en iyisi, barışa ikna için bu kadar uğraşmak yerine, biraz daha savaşmalarına izin vermek!!!”
Savaşa.. Yani ölmeye ve öldürmeye devam etsinler, öyle mi!
Aşağıdaki fotoğraf insana ilk bakışta Romeo ve Juliet’i hatırlatıyor. O kadar genç, o kadar güzeller..
Oysa onlar savaşın Ukraynalı kurbanı iki genç.
Binlerce genç ve çocuktan ikisi.

Elbette savaşın kurbanlarından söz erken Gazze unutulamaz.
Oradan da bombalarla ya da açlıktan ölen çocukların haber ve görüntüleri yağıyor üzerimize.
Ama savaş, sadece bedenlerin değil, çocukluğun da ölümü demek.
Bir lokma yemek için sırada bekleyip, yatağa tok gitme umudu demek.
Hayatla, daha hayatın ne olduğunu bilmeden en acı biçimde yüzleşmek demek.
Bir günde büyümek.. Ve ikinci güne sağ çıkabilmek için dua etmek demek..
Onlar da savaşın kurbanları..

Ve memleketim.. Ah memleketim.
Babalar anneler yine suçsuz yere içerde, tutsak. Evlatlar da iktidarın güç savaşında kurban!!

Kurbanların bayramı olmaz. Tarih öncesi topluluklardan bu yana, tanrılarının gönlünü almak için neler kurban etmedi ki insanlar.
Hatta bizzat insan kurban edilmedi mi.. İbrahim kıssası da zaten bunun en ünlü örneği değil mi!
Binlerce, on binlerce yıl geçti.. Bizler hala çocuklarımızı, gençlerimizi kurban ediyoruz. Onların hayat enerjisiyle çalışan canavar makineleri yaşatmak için.. Ceplerini doldurmak için.. Mesaj kutuları “iyi bayramlar” diyen kutlamalarla dolu.
Ne bayramı yahu?
Kurbanların bayramı olur mu!!


