Lefkoşa daki Barbarlık Müzesi, Kıbrıs Türk halkına yapılan zulmü anlatıyor
Dha sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Rum Örgütü EOKA tarafından 24 Aralık 1963 akşamı Kanlı Noel saldırılarında Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi Mürüvvet ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan evlerinin banyo küvetinde öldürüldü. 'Kumsal Katliamı' veya 'Banyo Katliamı' olarak bilinen bu saldırının mermi izlerini halen duvarlarında taşıyan ve 1966 yılında açılan Barbarlık Müzesi, 1963'ten 1974'e kadar Kıbrıs Türklerinin maruz kaldığı zulmün simgesi kabul ediliyor.

MÜZE 3 YIL ÖNCE RESTORE EDİLDİ
Müzede, anne ve çocukların katledildiği küvet, kanlı bornozlar ve diğer kişisel eşyalar sergileniyor. Kıbrıs Türklerinin yaşadıkları acıların gelecek nesillere aktarıldığı müzede yer alan panoda 1963-1968 yıllarında Rum saldırıları sonucunda şehit olanların adlarının yazılı olduğu bir liste bulunurken hafıza havuzundaki o döneme ait fotoğraflar, ziyaretçilere geçmişe tanık olmaları imkanını veriyor. Müze, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından 3 yıl önce restore edilip çevre düzenlemesi yapıldı.

'ÇATIŞMA SESLERİ YOĞUNLAŞINCA, ODALARA SAKLANIYORLAR'
KKTC'ye İstanbul'dan gelen basın mensuplarına Barbarlık Müzesi'ni gezdirerek bilgi veren turist rehberi Ulviye Mehtap Hız, "24 Aralık'ı 25 Aralık'a bağlayan 1963 yılında burada Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi, üç çocuğu ve yine evde misafir olarak bulunan Feride Kudum hanımefendinin EOKA'cı Rumlar tarafından katledildiği bahçeli tek katlı ev burası. O akşam Tabip Binbaşı Nihat İlhan görevinin başındayken yine bu mahallede EOKA'nın saldırıları başlıyor. Ve bu saldırılarda silah sesi de yükselince evde tek başına kalmasın diye Mürüvvet Hanım'ın yanına, yine bu mahallede oturan ve bu evin aslında sahibi olan Kıbrıs'lı Feride Hanım ve Hasan Burun geliyor. Ayşe Hanım, Növber Hanım ve Ayşe Hanım'ın 2,5 yaşındaki kızı Işıl da buraya misafir olarak aynı gece gelmişler. Çatışma sesi yoğunlaşıyor. Anlıyorlar ki bu eve de bir baskın olabilir. O yüzden hemen evdekiler odalara işte saklanabilecekleri yerlere doğru saklanmaya başlıyorlar. Mürüvvet Hanım üç çocuğuyla banyo odasına saklanırken Feride Hanım da hemen yanındaki lavabonun altına saklanıyor" dedi.

KURŞUN İZLERİ DURUYOR
Hız, "Tabii ki kendilerini korumak için kapıları kapatıyorlar. Günümüzde Barbarlık Müzesi olarak ziyaret edilen evin giriş kapısının dışarısında bir kurşun izi yoktur. Esas kurşun izi içeriden başlıyor. EOKA'cılar eve baskın yaparak orta holden itibaren evi kurşunlamaya başlıyor. Çocukların sesleri çıkınca maalesef banyo odasına yöneliyorlar.Sayısız kurşunla hem banyo odasındaki Mürüvvet Hanım'ı, üç çocuğunu hemen de yanı başında saklanmaya çalışan Feride Hanım'ı da katlediyorlar. Ve bu evi terk edip gidiyorlar. Sabahın ilk ışıklarıyla olayın büyüklüğü ortaya çıkıyor. Binbaşı Nihat İlhan, görevi başında olduğu için bu vahim olaydan haberi yok. Kendisini buraya çağırıp söylüyorlar. Binbaşı Nihat İlhan, sadece 'vatan sağ olsun' diyor. Elazığlı olduğu için ailesini Elazığ'a götürüp orada defnediyor. Her birinin başına bir selvi ağacı dikiyor. Onları özleyip onlarla konuşmak istediğimiz zaman selvi ağaçlarının altında vakit geçirdiğini biliyoruz" diye konuştu.

MÜZEYE GİRİŞ ÜCRETSİZ
Hız, " O gece sadece burası değil bu mahallede birçok Kıbrıslı Türk'ün evi baskına uğramıştır. 100'den fazla Kıbrıslı baskınlar sonucunda evlerinde maalesef şehit edilmiş, katledilmiştir. Sonraki yıllarda müze orijinal daha çok orijinal haliyle ziyarete açıldı. İsmi Barbarlık Müzesi oldu. O gece evde olan ve yaralanan Hasan Amcamız burada görev yapar ve o günleri anlatırdı. 2022 yılında TİKA tarafından daha dijital müzecilik anlayışıyla düzenlenmişti, hizmete açıktır. Kıbrıs'taki tüm milli mücadele müzelerimizin girişleri ücretsizdir" ifadelerini kullandı.

MÜZEYİ GEZEN VATANDAŞLAR DUYGULANDI
Bursa'dan KKTC'ye gelen ve Barbarlık Müzesi'ni ziyaret eden aile müzeyi gezerken çok duygulandığını söyledi. İlhami Kargı, "Gazetelerden burada olanları okumuştum, geldik gördük. Küvette çocukların öldürülmesi beni çok etkiledi" diye konuştu.

Çocukluğundan beri KKTC'yi merak ettiğini belirten Sultan Kargı ise "Çocukken bilinçli değildim, sonra araştırınca çok duygulandım. Kıbrıs'ı göreceğim aklıma gelmezdi. Müzeye girer girmez Cengiz Topel'i gördüm, hikayesini okudum çok kötü oldum. Benim içim Kıbrıs kıymetinin bilinmesi gereken bir cennet demek. Çok şehit verdik, çok kan döküldü değeri biçilmez bir vatan. Şehitlerimizin hatırına birlik olmamız lazım. Geçmişi unutmayalım birbirimize kötülük yapmayalım" dedi.




