Melek mi yoksa Mısır ın en büyük hilesi mi? İsrail istihbaratının çöküş hikayesi Dış Haberler
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Çünkü İsrail’in "en değerli ajanı" olarak kutsadığı Mısırlı iş insanı ve eski Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır’ın damadı Aşref Mervan hakkındaki gerçekler, 50 yıl sonra tüm ezberi bozuyor: Mervan, Tel Aviv’in gözünde bir “melek” değil, Kahire’nin tarihin en büyük istihbarat oyununda kullandığı bir iblisî tuzaktı.

İsrail’in Kanal 7 televizyonu ve Yedioth Ahronoth gazetesinde yayımlanan kapsamlı dosya, Aşref Mervan’ın aslında bir Mossad kahramanı değil, Mısır’ın stratejik “karşı istihbarat silahı” olduğunu iddia ediyor. Habere göre Mervan, Ekim 1973’te patlak veren Yom Kippur Savaşı öncesinde, Tel Aviv’i kasıtlı olarak yanlış bilgilerle yönlendirdi.
İsrailli askeri analist Uzi Baruch’un ifadesiyle, “Melek” kod adlı ajan, İsrail’in gözünde bir uyarıcı değil, yanıltıcıydı. Onun gönderdiği sahte tarihler, sahte raporlar ve gecikmiş uyarılar, 2400 İsrail askerinin hayatına mal oldu.

Ronen Bergman imzalı araştırmada şu dikkat çekici ayrıntı öne çıkıyor: Mervan, savaş planlarını bizzat bilen kişilerden biriydi. Ancak savaşın tam tarihini gizleyip Tel Aviv’e yanlış zamanlar verdi. Son uyarısını ise savaş başlamadan yalnızca 12 saat önce Londra’da Mossad Başkanı Tsvi Zamir’e iletti. Oysa İsrail’in cepheye kuvvet ve yedek birlik göndermesi için en az 48 saate ihtiyacı vardı.
Kısacası, “meleğin kanatları” İsrail’i korumadı; tam tersine, üzerine gölge saldı.
Kahire’nin Büyük Oyun PlanıMısır’ın planı basit ama dehşet derecede zekiceydi: İsrail’in gözünü, kulağını ve beynini kendi elleriyle yanıltmak. Mervan bu planın merkezindeydi.
Elde edilen belgeler ve tanıklıklara göre Mısır, Süveyş Kanalı boyunca Sovyet yapımı SAM hava savunma sistemlerini yerleştirdi, İsrail Hava Kuvvetleri’ne ağır darbeler indirdi. Mossad ise tüm bu hazırlıkları görmesine rağmen “meleğin güvenilir raporlarına” inanmayı sürdürdü. Böylece İsrail, karşısında sadece tanklar ve tüfekler değil, zekânın silahıyla da savaştı.

Emekli İsrailli istihbaratçı Şlomo Gazit yıllar sonra şu çarpıcı cümleyi kurdu: “Aşref Mervan, Mossad’ı istediği gibi oynattı. O, aslında Kahire’nin içimize yerleştirdiği en büyük Trojan atıydı.”
İsrail’in İstihbarat Gururu ve Acı İroniİsrail, yıllarca “Mossad’ın kusursuzluğu” ile övündü. Sinema filmleri, diziler, akademik makaleler bu imajı pekiştirdi. Ancak ironik bir gerçek var: Mossad’ın tarihindeki en ünlü ajan hikâyesi, aslında onun en büyük hezimet dosyasıydı.
Bugün İsrail medyası, bu gerçekle yüzleşmek zorunda. “En büyük casusumuz” diye takdim edilen kişi, aslında düşman için çalışmış. Bu, bir futbol takımının 90 dakika boyunca rakip santrafora gol pası vermesine benziyor. O kadar güvenilmiş ki, tüm savunma ona göre kurulmuş. Sonuç? Tarihin en ağır istihbarat fiyaskolarından biri.
İşte tam burada ironinin tadı acılaşıyor: Dünyanın “en zeki istihbaratı” kendi kibrinin kurbanı olmuştu.
Mısır Medyası: İtiraflar Bizim ZaferimizdirMısır basını bu gelişmeleri adeta bir zafer çığlığıyla karşıladı. المصري اليوم (el-Masry el-Youm), İsrail’de yayımlanan raporları aktararak, “Bu, Mervan’ın kahramanlığının yeni kanıtıdır” dedi. صدى البلد (Sada el-Balad) ise, “Aşref Mervan İsrail ajanı değil, zihin savaşının en usta oyuncusuydu” manşetini attı.
Ekstra News televizyonu “İsrail’in itirafı: Aşref Mervan Tel Aviv’in kalbine saplanan bir hançerdi” başlıklı kısa bir video yayımladı. Yorumcular, İsrail medyasındaki bu dönüşü, “yarım yüzyıldır süren tartışmanın kapanışı” olarak gördü.
Kahire Üniversitesi’nden Dr. Muhammed Aboud’un ifadesi dikkat çekiciydi: “Yarım yüzyıl sonra hakikat, Tel Aviv’in kalbinden taşarak ortaya çıkıyor. Mervan, Mossad’ın meleği değil, Mısır’ın stratejik zekâsının en parlak sembolüydü.”
Tarihin Büyük Hesabı: Hafızalar ve Zaferler
Bugün Mısır’da Aşref Mervan bir hain değil, kahraman olarak anılıyor. Ölümünden sonra düzenlenen devlet töreni, onun bu konumunu perçinledi. İsrail ise hâlâ kendi iç hesaplaşmasının sancısını yaşıyor: Mervan’ı nasıl bu kadar kutsadı? Neden en kritik anda onun sözlerine bu kadar inandı?
Aslında cevap basit: İstihbarat kibri.
İsrail, yıllarca kendi üstünlüğüne öylesine inandı ki, karşısında oynanan büyük satranç hamlesini fark edemedi. Ve bugün, o hamlenin izleri hâlâ Tel Aviv’in en derin yaralarından biri olarak tazeliğini koruyor.
Bir “Melek”ten Kalan Acı DersAşref Mervan dosyası, sadece İsrail’in değil, tüm dünyadaki istihbarat örgütlerinin hafızasında ibretlik bir vaka olarak kalacak. Çünkü bu hikâye bize şunu hatırlatıyor: Bazen en parlak “ajan ışığı”, aslında düşmanın en sinsi gölgesidir.
Mısır, 1973’te sahada tanklarla, havada jetlerle savaştı; ama asıl zaferi, Mossad’ın kalbine soktuğu bir tek adamla kazandı. İsrail içinse “meleğin kanatları” onları göklere değil, tarihin en karanlık sayfalarına taşıdı.


