MELİH ALTINOK Bu sefer yarışı kaçırmadık

Sebepleri tartışılır, Sanayi Devrimi'ni kaçırdık.
Muazzam bir üretim kapasitesine ulaşan devletler hızla arayı açarken biz yerimizde saydık.
Faturasını 1. Dünya Savaşı'nda ve sonrasında çok ağır ödedik.
2. Dünya Savaşı'nın ardından da "muasır medeniyetin" Türkiye'ye biçtiği azgelişmiş tarım ülkesi rolüne "okey" dedik.
Rakiplerimiz ağır sanayi hamleleriyle yeni yüzyıla hazırlanırken biz Batı ittifakının kritik güneydoğu sınırındaki ileri karakolu olmayı yeterli bulduk.
Sanayileşmemize gerek yoktu. Batı uçağımızı da satacaktı, arabamızı da. Süt tozu da eşantiyonuydu. Yeter ki Sovyetler'le yakınlaşmayalım.
Hâliyle, arkasına devlet desteğini alan ABD'nin yediemini pozisyonundaki milli montaj sermayesi tekel oldu. Ürettiğimiz ilk yerli otomobile koyacak benzin bulamadık. İlk uçak fabrikamız da uçaklarıyla birlikte havaya uçuruldu. Komşumuz Ruslarla fabrikalar kurmak için anlaşmaya kalkan hükümetin başbakanını, bakanlarını astık.
Nükleer ve uzay çalışmaları başta olmak üzere teknoloji yarışını da böyle böyle kaçırdık.
Ama hep böyle gidecek değildi ya. Ve nihayet geldik milenyuma.
Adına "bilgi çağı" denilen, enformasyonun ve sermayenin tüm sınırları, duvarları aştığı hız devrine.
Türkiye'nin şansı, şartların çevredekiler lehine eşitlendiği bu küreselleşme sürecini Erdoğan liderliğindeki kesintisiz bir iktidarla geçirmesi oldu.
Çünkü Erdoğan, nükleer teknolojiden elektrikli otomobile, denizden gökyüzüne kadar pek çok kulvarda "geç kaldık mirim" denilen tüm yarışlara girme cüreti gösterdi.
Ukrayna'nın bin dolarlık SİHA'larla Rus ordusunun koca koca uçaklarını yerden havalanamadan yok etmesi, eski çağın konvansiyonel dengesinin son 25 yılda nasıl bir evrim geçirdiğinin, geldiğimiz aşamanın en net resmi değil mi?
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, oluşan yeni tabloda Türkiye'nin yerini şöyle tarif ediyor:
"TB2 SİHA'ları dünyadaki en iyi SİHA'lar. Türkiye KAAN savaş uçağı üretti, tanesi 100 milyon dolar. F-35'in tanesi 85 milyon dolar. Ama çok yakında eskimiş olacak zaten."
Türkiye'nin, yeni çağda egemenliğin ve bağımsızlığın anahtarı sayılan bu teknolojinin merkez üssü olması az şey mi?
Önümüz de açık.

***

SICAK DENİZLER RUSLARIN AYAĞINA GELECEK
Askeri uzmanlar, Ukrayna'nın Rusya'da gerçekleştirdiği sürpriz saldırı için İngiltere ve Almanya'dan destek gördüğü konusunda hemfikir.
Kiev'in böyle bir kapasitesinin bulunmadığını söylüyorlar.
Almanya Genelkurmay Başkanı'nın olayın hemen ardından "Rusya NATO'ya 4 yıl içinde saldırabilir, belki de daha önce" şeklindeki çıkışı, Putin'in daha fazla tahrik edileceğinin işareti.
Peki, silahlanma harcamalarını iki katına çıkaran Avrupa devletlerinin yeni hedefi neresi olabilir?
AB'nin Karadeniz'de bir "deniz güvenlik sistemi" kurma planı, Rusya'nın inmeye çalıştığı Akdeniz'den önce Karadeniz'in ısınacağının göstergesi.

***

MUHALEFET GÖZ DOLDURUYOR!
Dünya kazan gibi kaynarken, eskinin kurumları çatırdarken, uluslararası dengeler kökünden sarsılırken, ideolojiler tarih sahnesinden silinirken bizim ana muhalefeti soracak olursanız bildiğiniz gibi.
Başlarını kaşıyacak zamanları yok.
Yolsuzluk soruşturmasında avukatlık yapmaktan vakit bulunca, eski belediye başkanlarının açtığı kurultay iptal davasında eski genel başkanlarını tehdit ediyorlar.
Ha bir de İzmir sokaklarında dağ olan çöplerin toplaması lazım. İş başa düşünce İzmirli de sokağa çıkıp mıntıka temizliği yapıyor ama nereye kadar?
Özgür Bey dünkü grup konuşmasında Kemal Bey'in alnını karışlayacak "2 milyon CHP üyesinden" bahsediyordu.
Sözünü ettiği üyeler o güne kadar boş mu duracak? Temizlik işçilerinin grevini kırmak için sokağa çıkan Cemil Başkan'a yardıma gidemezler mi mesela?

***

ÖNCE BİR DEVRİM YAPSAYDINIZ SONRA YERDİNİZ
Eski genel başkanlarını ölümle tehdit edenler, şimdi de CHP'li belediyede greve gidiyor diye arka bahçeleri olan DİSK'i hain ilan ettiler.
Sendikaya sosyal medyada yaptıkları yeni amblemi nasıl buldunuz?
"Devrim önce evlatlarını yer" derler ama devrimciler daha devrim yapamadan birbirlerini yemeye başladılar.