MELİH ALTINOK Bye Bye Great America
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Artık Trump "Savaş emri vermeyen tek ABD başkanıyım" diye övünemeyecek.
En fazla "Savaşı bitirmek için savaş emri verdim" falan diye geveleyebilir.
Zira İran'ı vurarak müzakere masasını sabote eden Netanyahu'nun çenesini kapatmak için geçen gece orduya savaş emri verdi. İran'ın nükleer tesislerini bombalattı.
Saldırıların asıl hedefinin İran'ın nükleer programının ortadan kaldırılması olduğunu açıklayan Netanyahu zafer naraları atıyor.
ABD Genelkurmay Başkanı "İran halkına ve askerlerine zarar vermedik" diyor.
Ne var ki savaşın seyrini, vurulan tesislerdeki uranyumu daha önceden başka yere naklettiği bilinen Tahran'ın ABD'ye vereceği cevabın dozu belirleyecek.
Daha öncekiler gibi ABD üslerine göstermelik saldırılar mı düzenleyecekler, yoksa son İsrail saldırısında olduğu gibi şaşırtıp, gerçekten vuracaklar mı?
Diğer bir olasılık da ABD'nin saldırısının ardından Hayfa ve Tel Aviv'i vuran Tahran'ın epey yıprattığı İsrail'e yüklenmeye devam etmesi. Bir yandan da dünyadaki petrol arzının yüzde 20'sinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nı kapatarak bölge ülkelerini savaşa zorlaması.
Şimdiden netleşen tabloda ise şunlar açıkça görülüyor:
1- İsrail, ABD ordusu olmadan kağıttan kaplan. "2.5 gerçek devlet var" denilen bölgemizde Türkiye ve Rusya'dan sonra gelen İran karşısında bile 15 günde kevgire döndüler. Tutanın elinde kalır.
2- Trump Amerikaları ikna ettiği "Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (Make Great America Again) hedefinin önündeki en büyük engel ne Çin ne de Rusya. İlk tehdit, gerektiğinde ABD başkanlarını bir yerinden yakalayıp, İsrail'in çıkarları için ABD halkının parasını, ordusunu kullanan çete. MAGA'cıların inandırıcılığı kaybeden Trump'la beraber yürümesi zor. Daha geniş yurtsever bir cephe için göze çarpan ilk isim Başkan Yardımcısı Vence.
***

YENGE KIZMASIN
Trump, Netanyahu'ya teslim olurken, Netanyahu'nun seçimde kazanmaları için yoğun çaba harcadığı demokratlardan ilginç çıkışlar gelmeye devam ediyor.
Öyle ki ülkede savaş karşıtı söylemi demokratlar domine ediyor.
Eğer başkan seçilseydi ABD'nin çoktan İran'a savaş açmış olacağından şüphe etmediğimiz Hillary Clinton'un eşi ABD Başkanı Bill Clinton bakın neler söylüyor:
"Netanyahu uzun zamandır İran'la bir savaş istiyordu. Çünkü bu şekilde sonsuza kadar görevde kalabilir. Son 20 yılın çoğunda orada bulunuyor."
Elbette "İsrail güvenliği önemli falan diye de ekliyor" ama evde havanın gerildiği tahmin etmek zor değil.
***

GERÇEĞİN ÇÖLÜNE HOŞ GELDİNİZ
Yıllardır yerli savunma sanayine yönelik hamlelere "Parayı silaha gömdük, İsrail mi bizi vuracak?" diye eleştiren muhalifler, şimdi "Ödediğimiz aylık faizle her ay B2 alırdık" havasındalar.
Günün sonunda işin gelip kaba kuvvete dayandığını, her devletin kendi bacağından asıldığını gördüler ya.
Bu tayfanın "yıllardır faizleri artırın" diye mücadele verenler olduğundan bahsetmeyeceğim.
Düşmana karşı düşmanın silahlarını satın alarak mukavet gösterileceğini düşünmeleri ise ayrı bir garabet.
Ama yine de şımarıklıklarının biraz geçmesi, ölmekle bayılmanın farklı şeyler olduğunu kavramaya başlamaları umut verici.
Türkiye savaşa girse gözünü kırpmadan düşmandan yana olacağını ilan eden devşirilmiş siyasetçiler bir yana, herkesin Türkiye'nin İsviçre siyaseti izlemek için çok büyük olduğunu göreceği günler yakındır.
***

YEDİĞİNİZ İÇTİĞİNİZ SİZİN OLSUN NE GÖRDÜĞÜNÜZÜ ANLATIN SAYIN BAKAN?
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy teknesiyle Yunanistan'daymış.
Hazır tekneyi bağladığı komşuya gelmişken Türk turizmini konuşmak için bir de Türkiye'den gazeteci çağırmış.
İlginç bir fikir.
Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun da oralardan bizim buralar nasıl görünüyor sayın bakan?
Zira "sohbet havasında" geçen iki satırlık yazıda Türk turistlerin bile neden Ege kıyılarımız yerine ilk fırsatta Yunanistan'a kaçtığına dair bir analiz falan yoktu?
Herhalde aceleye geldi.

