MELİH ALTINOK CHP’nin milli şeyhi
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.

İmamoğlu'nu Silivri Cezaevi'nde ziyaret eden Özgür Özel çıkışta da "deneyimini" basınla şöyle paylaşıyordu:
"Başkan 7 metrelik hücrede ama göğün 7 kat üstünde..."
İmamoğlu'nu evliyaların arasına uğurlayan Özel'e, "Yok artık, şey uçmaz mürit uçurur" diye kızanlar var.
Aklına Hz. Muhammed'in kamyon kasalarına konduğu STV dizileri gelenler de az değil.
Ama Özgür Bey ne yapsın, CHP'nin milli şeyhi de uçtuğu konusunda çok iddialı kardeşim.
Hem de televizyon röportajında hiç gocunmadan, "Ben İstanbul Belediye Başkanı'yım. İBB Başkanı gerekirse bir elinde ayı bir elinde güneşi tutar" diyecek kadar...

Özgür Bey de belli ki telkine açık bir karakter. Meral Akşener'in yüzünde "Rabbi Yesir" yazdığına yemin ettiği İmamoğlu'nun aurasından (avrosundan değil, karışmasın) fazla etkilenmiş olabilir.
Zira Özgür Bey aynı gün, İstanbul'un fethinin 572. yıldönümü münasebetiyle paylaştığı afişte de İmamoğlu'nu paralel evrende uçurmaya devam ediyordu.
Fatih'in yanına Atatürk'le birlikte CHP Genel Başkanı'nın değil, yolsuzluk soruşturmasından tutuklu bulunan belediye başkanının eli cebinde bir resmini yerleştirmişti.
Öyle ya afişte, İmamoğlu'nun İstanbul'un Fatih'inin türbesine iki eli kalçasının üstünde bağlı girip etrafa tekme savururken kameralara yansıyan o resmini de tercih edebilirdi.
Hem o koltukta biri illaki olacak değil mi?
Daha iddianamesi yazılmadan İmamoğlu'nu CHP'nin milli şeyhi mertebesine taşıyan Özel kalksın da her fırsatta, "Kamu kaynaklarını da CHP'yi de yediniz" diye cesur mesajlar veren Kemal Bey mi otursun?
İşte bugün paranormal aktivitelerin arttığı CHP'de milli şeflerden milli şeyhlere böyle gelindi.
***

TARİHE KALSA BELKİ TEKERRÜR EDECEKTİ AMA...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 23 yıllık iktidarın kapılarını, 90'ların ortasındaki belediyecilik vizyonu açtı.
CHP'nin yönettiği belediyede şimdiki gibi yine yolsuzluk skandalı (İSKİ) patlamıştı. Ümraniye'de 39 kişinin patlayan çöp dağının altında can verdiği, 12 kişininse cenazesine ulaşılamadığı, suların akmadığı, otobüslerin gelmediği günlerdi.
Zımba gibi sahneye çıkan Erdoğan vaat ettiği gibi birkaç yıl içinde İstanbul'da işleri yoluna koydu.
28 Şubat darbesinin hazırlandığı bir ortamda kendisine önyargıyla bakan seçmene bile, "Bu adam iktidara gelirse kim bilir o imkânlarla şehre daha neler yapar" dedirtmeyi başardı.
İmamoğlu da istikbalini Erdoğan'ın mazisinde aradığını gizlemiyordu.
Ama 2019 yerel seçimlerinde seçmenin açtığı krediyi çarçur etmeyi tercih etti.
6 yıl. Koskoca 6 yıl. Erdoğan'ın İBB başkanlığında kaldığı sürenin 1.5 katı.
Bu süreyi cumhurbaşkanlığı kampanyasını finanse etmek için paranın peşine düşerek değil, şehrin bir derdine derman olmak için kullansaydı, muhaliflerine bile "Şunu da o yaptı" dedirtecek bir icraata yoğunlaşsaydı kim kendisine ne yapabilirdi?
***

ÜNİVERSİTELİM
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yayımladığı 2024
Ulusal Eğitim İstatistikleri'ne göre; 25-34 yaş grubu nüfusta yükseköğretim mezun oranı 2008 yılında yüzde 13.5 iken, 2024 yılında bu oran yüzde 44.9 oldu.
2008-2024 yılları arasında 25-34 yaş grubundaki nüfusta yer alan kadınlarda yükseköğretim mezun oranı yüzde 12.5'ten yüzde 48.9'a, erkeklerde ise yüzde 14.6'dan yüzde 41.1'e yükseldi.
OECD ülkelerinde 25-34 yaş arası nüfusta yükseköğretim mezunlarının ortalaması yüzde 47.4. OECD ülkeleri arasında yükseköğretim mezunu oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 69.6 ile Güney Kore, en düşük olduğu ülke yüzde 27.3 ile Meksika oldu.
İstatistikler hiç fena değil. Yakında dolmuş arkası yazılarda "üniversitelim", "liselim"i geçer.
Peki ya nitelik ne âlemde?
Üretilen değer, istatistiklerdeki hızlı üniversiteleşme oranının yanına yaklaşabiliyor mu?
Hayır tabii ki.
Artık buna kafa yormanın zamanıdır.
***

NE YAPIYORSUNUZ ULA DEVRİMCİLER!
İzmir'de Belediyesi'nde DİSK'e bağlı işçiler grevde.
Bizim devrimcilerse işçileri "Maaş beğenmiyorlar" diye yerden yere vuruyorlar.
Vizontele'deki Deli Emin gibi soralım:
"Ne yapıyorsunuz ula devrimciler!"

