MELİH ALTINOK Cürmü değil cirmi
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Özgür Özel, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne "İmamoğlu'na Özgürlük" pankartını asan milletvekillerine yönelik başlatılan soruşturmaya bir atasözüyle cevap verdi:
"Cürmü kadar yer yakar. Beklesin bakalım daha nerelere asacağız. Ekrem Başkan her yerde" dedi.
"Ülkenin ana muhalefet partisini yolsuzluk soruşturmasında taraf haline getiren genel başkanın üniversite talebelerine dönmesi tıkanmanın resmidir" demeyeceğim.
Gerçek, bize alternatif, muhalefet diye dayatılan vasatlık tek cümleyle bu ama artık o aşamayı geçtik.
Ben Özgür Bey neden pankartı kendisi asmadı, onu merak ediyorum mesela.
Neden Mahmut Tanal'ı köprünün üzerine gönderip kendisi eylemi tekneden izledi?
"Bu kadarı da biraz fazla olur" diyerek kendisine mi yakıştırmadı dersiniz?
Yoksa "Hem yoldan geçen arabaları falan kovalayan Mahmut Bey de enerjisini atmış olur" mu dedi?
Peki, sırada ne var?
Mahmut Bey'i tutabilirse Ali Mahir Bey'i Yeni Cami'nin minaresine çıkartıp Eminönü Meydanı'na kuşlama mı yaptıracak?
Son durak muhtemelen Çağlayan o zaman...
Zira Özgür Bey soruşturmanın savcısı Akın Gürlek'e "Kafamı bozmasın gelir kapısına asarım" diye seslenerek bir ipucu verdi.
Oraya da Mansur Bey'i mi gönderecek dersiniz?
"Olmaz olmaz" demeyin.
Ülkücü takılırken "Komünizm insanlara mutluluk değil; açlık, sefalet, fuhuş, rezillik veriyor. Başka bir şey vermiyor. Bizler 80 öncesi hiçbir şey yapmadıysak, bu uğurda ölerek memleketi komünist yapmadık. Analarımızın, bacılarımızın da Nataşa olmalarını önledik" diyen Mansur Yavaş'ı geçen gün Marx'ın mirası Sosyalist Enternasyonal'de tezahürat yaparken görmedi mi bu gözler?
Bu arada "cürmü" değil, "cirmi" Özgür Bey. Kullandığınız atasözünün doğrusu "Ateş olsa cirmi kadar yer yakar."
Cürüm suç, kabahat demek. Cirim ise büyüklük hacim.
Mutlaka biliyorsunuzdur, cürüm İmamoğlu falan deyince aklınıza gelmiş olmalı.
***

SEN YİNE DE ÖYLE DEME ZÜLFÜ ABİ
İstanbul'daki Sosyalist Enternasyonel toplantısında konuşan Zülfü Livaneli, ''Bugün sağın elindeki temel araçlar din, milliyetçilik ve sermayedir. Solun ise tek bir silahı vardır: Kültür. Gramsci'nin dediği gibi..." diyor.
Gramsci toprak oldu, kendisini görmüyor diye sallıyor ama kendisini var eden, ekmeğini yediği Eczacıbaşı'sına, Koç'una, Sabancı'sına düpedüz ayıp ediyor.
***

PARASIYLA DEĞİL Mİ ARKADAŞ, NAZIN KİME?
Elon Musk dün Oregon'da kiraladığı veri merkezinde çıkan yangın ve X'deki kesintiler nedeniyle şu açıklamayı yaptı:
"Yeniden 7/24 işteyim, konferans odalarında, sunucu odalarında ve fabrika alanlarında uyuyorum. X/xAI ve Tesla'ya (artı gelecek hafta yapılacak Starship fırlatması) son derece odaklanmam gerekiyor"
Bize ne arkadaş nerede uyuduğundan.
Parasıyla değil mi? Milleti aidata bağladın ama vadettiğin hiçbir şeyi veremedin.
Tek sorun kesintiler de değil ki. "Sansürü kaldıracağım, manipülasyonu engelleyeceğim, daha eşitlikçi, özgür bir ortam yaratacağım" dedin.
Antik Yunan filozoflarından alıntılarla "yeni kamusal alan" diye reklamını yaptığın X'in geldiği nokta ortada. Pandemide hesaplarımızı bloke eden, paylaşımlarımızı sınırlandıran, fişleyen Twitter'ı aratmıyor.
Politik bariyerlerin yerini ticari olanları aldı. Seviyeyi düşürmeden, yalana başvurmadan aşmak mümkün değil.
Hiç olmazsa eskiden sansürü bedava yiyorduk. Ne anladık bu işten.

