MELİH ALTINOK Neye niyet neye kısmet
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.

Dün Tel Aviv ve Washington'un İran'ın nükleer kapasitesiyle ilgili istihbarat analizlerinin "bir süredir" örtüşmediğinden bahsetmiştim.
Netanyahu, "Tahran ha bugün ha yarın nükleer bomba yapacak" derken ABD istihbarat raporlarında İran'ın henüz aktif olarak nükleer silah üretmeye çalışmadığının tespit edildiği ve bu hedefe ulaşmasının en az 3 yıl sürebileceği ifade ediliyor.
Nereden mi biliyorum?
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard'ın yalancısıyım. Zira mart ayında Kongre'de açık açık "İran'ın şu anda nükleer silah yaptığına dair herhangi bir belirti yok. Ülkenin dini lideri Ali Hamaney, 2003'te askıya aldığı silah programını yeniden başlatmış değil" demişti.
Hatta Başkan Trump da "Gabbard'ın ne dediği beni ilgilendirmiyor. Bence nükleer silaha sahip olmaya çok yaklaşmışlardı" diye kendisine cevap vermişti. Gabbard geçen pazar günü, Trump'ın, ulusal güvenlik konularını görüşmek üzere kabinesindeki üst düzey yetkililerle yaptığı kapsamlı toplantıya davet edilmemişti. Üstünün çizildiğinden bahsediliyordu.
Bayan Tulsi bir anda 180 derece dönmesin mi?
Şimdi "Dürüst olmayan medya, tanıklığımı kasıtlı olarak bağlamından koparıyor ve bölünme yaratmanın bir yolu olarak sahte haberler yayıyor. Amerika, İran'ın meclisi sonuçlandırmaya karar verirse haftalar veya aylar içinde nükleer silah üretebileceği bir noktada olduğuna dair istihbarata sahip. Başkan Trump bunun olamayacağını açıkça belirtti ve ben de katılıyorum" diyor.
Gabbard, 18 farklı Amerikan istihbarat kurumundan gelen verileri-analizleri doğrudan Başkan'a sunmakla görevli üst düzey bir yetkili olarak seçildiğinde kendisini dürüst diye övmüştüm.
Çünkü Amerika'nın Ortadoğu'daki müdahalelerine karşıydı ve Trump'ın "derin devlet" dediği istihbarat kurumlarına karşı da son derece mesafeliydi.
Haklısınız, koskoca ABD Başkanı'nın direnemediği yapıya bir bürokrat nasıl kafa tutsun?
Yola savaş karşıtı olarak çıkan Gabbard'ın kaderinde de Saddam'ın kitle imha silahlarının bulunamamasını "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir" diye izah etmeye çalışan Donald Rumsfeld'e dönüşmek varmış.
***

DEMİR KUBBE SİZLERE ÖMÜR
NBC News'e konuşan üst düzey bir eski İsrail istihbarat yetkilisi, Demir Kubbe sisteminin, İran füzelerinin yalnızca yüzde 65'ini engelleyebildiğini söylüyor.
Bu oran saldırıların başında yüzde 90'mış.
İran'ın kullandığı yeni nesil füzelerin gelişmiş yönlendirme sistemleriyle hedeflere daha isabetli ulaştığını belirten yetkili, "Düne kadar, füzeler düşmeden 10 ila 11 dakika önceden erken uyarılar alıyorduk, ancak bu sabah bu sayı 6 ila 7 dakika arasına düştü" diyor.
İsrail'in Demir Kubbe'de kullandığı pahalı mühimmat da hızla azalıyor. Maliyet de cabası.
Şüphesiz Netanyahu'ya destek gelecektir. Ama ne olursa olsun Demir Kubbe efsanesi çöktü.
***

PAŞİNYAN, ERMENİSTAN İÇİN ŞANSTIR
Türkiye'de bulunan Ermenistan Cumhurbaşkanı Paşinyan, "Türkiye Ermenistan, Ermenistan da Türkiye için tehdit değil" diyor.
Paşinyan komplekssiz, akıllı bir siyasetçi.
"Soykırım" edebiyatından başka sarılacak dal bulamayan bir halkı kendine getirecek, dünyaya entegre edecek potansiyele sahip.
Gerçekçi de. Mesela ona kalsa Karabağ sorununda kan dökülmeden bugünkü sonuca ulaşılabilirdi.
Ermeniler de durumun farkında. Ama daha cesur bir desteğe ihtiyacı olduğu kesin.
***

SORDUK MU?
En yakın çalışma arkadaşlarının doğruladığı tonla yolsuzluk iddiası hakkında tek bir kelime etmeyen Ekrem İmamoğlu, Twitter'da PKK'nın kendini feshetmesi kararını falan değerlendiriyor.
Beyefendi, bırakın Kandil dağını da önce halka Emirgan tepesindeki 3 villanın hikâyesini anlatın.
Bizimle dalga mı geçiyorsunuz?

