MELİH ALTINOK Yetişkin suçuna yetişkin cezası
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.

Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görevli Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan'ı öldüren katil henüz 19 yaşında. Kanunen yeni reşit olmuş. Ne var ki çocukluğuna onca suç sığdırmış.
'Kadına karşı şiddet', 'Israrlı takip' ve 'Konut dokunulmazlığını ihlâl' gibi suçlardan üç ayrı suç kaydı var. Ayrıca, daha önce iki kez cezaevinde yatmış.
"Epeyce suça sürüklenmiş" yani.
Bu sürüklenişi yargı da fark etmiş. Ama "neyse ki" diyemiyoruz, sonuç ortada.
Çocukluğunun gözetilmesi, adım adım adım daha büyük suçlara yürüyen katili ıslah etmeyi başaramamış.
Bizde Ahmet Minguzi'nin trajedisi üzerinden yoğun olarak tartışılmaya başlayan suça bulaşan ergenler konusu tüm dünyada büyük sorun.
ABD'de Başkan Trump ulusal muhafızları sokağa indirdi. Suç işlerlerse nasıl ağır koşullarda tecrit edileceklerini göstermek üzere lise öğrencileri için cezaevi turları düzenleniyor.
Avustralya'da da bir eyalet, ergenlerin karıştığı suçların artması üzerine "Yetişkin Suçuna Yetişkin Cezası" yasasını çıkarttı. 10–17 yaş arası çocukların bazı suçlarda yetişkin cezalarıyla yargılanmasının önünü açtı.
Görüşlerini aldığım hukukçuların tümü, bu yöndeki girişimleri kategorik olarak karşılar. Ancak "yetişkin suçu" ayrımı bana mantıksız gelmiyor.
Okulun camını kırmaktan, arkadaşıyla kavga etmekten, bakkaldan top kek çalmaktan, babasının arabasını kaçırıp kaza yapmaktan falan bahsetmiyoruz. Tartışılan tecavüz, cinayet, organize suç örgütlerine tetikçilik vs. gibi ağır suçlar.
Türkiye'de yetişkinlerin işledikleri ağır suçların bedeli hukuken ne kadar ödedikleri de ayrı bir tartışmanın konusu.
***

HÜKÜMETE YAKIN GAZETELERE ÇÖKECEKTİ, KISMETİNDE İL BAŞKANLIĞINA KAYYUM ATANMAK VARMIŞ
CHP yönetimi Gürsel Tekin'in parti aidiyetini sorguluyor.
Haksızlık ediyorlar.
Özgür Özel, velinimeti İmamoğlu ya da bugün kendisine hain diyenler ortalıkta yokken o partideydi.
Tekin hepsinden daha CHP'lidir. Hatta genel sekreterken, iktidara geldiklerinde kendilerini eleştiren, hükümete yakın medyanın "tamamına" el koyacaklarını kameralar önünde söyleyip tarihe geçmekten çekinmeyecek kadar iyi partilidir. Cehape zihniyetinin sembolüdür.
Neye niyet neye kısmet.
Demek kaderinde CHP il yönetimine el koymak varmış.
Evet, Tekin'in hukuk devletini ayaklar altına alan faşizan vaatlerine alkış tutan CHP'nin, şimdi yargının CHP delegelerinin şikayeti üzerine aldığı bir tedbir kararı karşısında "adaletin bu mu Türkiye" diye bağırması inandırıcı değil.
***
ERDOĞAN NE ZAMAN ÇİN'E GİTSE...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin'deki temaslarının ardından uçakla yurda dönerken sosyal medyada bir iddia ortaya atıldı:
"3 milyon Uygur Türkiye'ye getirilecek"
Uygur meselesini önemseyen ve konuya azıcık vakıf birinin gülüp geçeceği bir iddia ama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi anında yalanlama geçti. Ne yapsınlar, bu iş sistematik bir hal almış durumda.
Zira Cumhurbaşkanı ne zaman Çin'e gitse, dış ticaretimizin açık verdiği bu büyük pazarla ilgili bir takım pozitif gelişmeler yaşansa sureti haktan görünen bir takım kullanışlı tipler manipülasyona başlıyorlar.
ABD'den fonlanan mecralar da Uygur Türkleri çok umurlarındaymış gibi ateşin üzerine benzin döküyorlar.
Eğer Pekin'in Uygur Türklerine yönelik politikalarında bir yumuşama olacaksa bunun tek yolu Erdoğan'ın Çin yönetimiyle ilişkilerini geliştirmesidir.
***
BİRİ BİZİ GÖZETLİYOR
Çin'e ilk olarak 15 yıl kadar önce gitmiştim. Daha sonra da pandemi öncesinde ülkeyi görme fırsatım oldu. Cumhurbaşkanı'nın Çin seyahatini takip etmek için gittiğim Tiencin şehrinde dolaşırken ülkedeki değişimi düşündüm.
Şehirler modernleşmiş. Polis sayısı azalmış, kamera sayısı artmış. Her yerde yüz denetleme sistemleri aktif, alışverişte dijitalleşme nakit para akışını neredeyse bitirmiş.
Pandeminin böylesine bir geçiş sürecini hızlandırmak için tepe tepe kullanıldığına dair fikrim daha da pekişti.

