MEVLÜT TEZEL Motosiklet terörü!
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Türkiye'de motosiklet sayısı 6 milyon 659 bin 418'e ulaştı.
Otomobile göre ucuz olması, trafikte takılmamak, kolay park yeri bulmak gibi avantajlar motosiklet sayısının daha da artacağını gösteriyor.
Otomobil sayısı 16 milyon 739 bin 977 ise yakında bu fark yarı yarıya olacak demektir.
Örneğin Aydın, Kilis, Manisa, Muğla, Şanlıurfa ve Iğdır'da motosiklet, otomobil sayısını geçti.
Özetle artık trafikteki motosiklet sayısını önemsememiz gerekiyor!
Lakin ülkemizde hala motosiklet=kurallara uymamak demek!

Motosiklet sürücüleri bir türlü anlamıyor ya da anlamak istemiyorlar ama kaldırımdan gitmeye hakkınız yok!
Birkaç ay önce bir arkadaşıma çocuklarıyla Beşiktaş'ta Barbaros heykelinin önünde yürürken motosiklet çarptı!
Arkadaşımın dizi dağıldı! Yol değil, kaldırım değil sadece insanlara açık olan bir meydanda bile motosikletçiler yayaya çarpmayı başarıyorlar!
Sevgili motosiklet sürücüleri kırmızıda ya da yaya şeridinde geçme hakkınız da yok!
Kaldırımlar da size ayrılmış park yerleri değil!
Trafik kanunlarına göre motosikletler ve arabalar eşit araçlardır. Yani motosikletlerin düşündüğü gibi arabalara karşı genel bir geçiş üstünlüğü yok!
İçişleri Bakanlığı son dönemde kurallara uymayan motosiklet sürücülerine karşı denetimleri arttırdı, cezalar yükseldi.
Ama motosiklet sürücülerinin çoğunluğu kuralsızlığı kural saymakta inat ediyor.
Ne yazık ki, ülkemizde motosiklet terörü var!
Motosiklet sayısı katlanarak artıyorken bu ciddi sorunu çözmek için daha çok denetime ve daha ağır cezalara ihtiyaç var.
***
ŞİFRE YENİLEME SORUNU
Bankalar, dijital dolandırıcılığa karşı ATM'lerde de 6 ayda bir şifre değişimini zorunlu hale getiriyor.
BDDK'nın konuya dair bir tebliği olmamasına karşın, sektörden gelen bilgilere bakılırsa birçok banka bugünden itibaren bu uygulamaya geçecek.
Şifresini yenilemeyen kullanıcılar işlem yapamadan önce yeni şifre belirlemek zorunda kalacak Zaten internet bankacılığı ve mobil uygulamalarda altı ayda bir şifre yenilemek zorunluydu, aynısının ATM'lerde de olması doğru bir adım.
Nisan 2025 itibarıyla Türkiye'de toplam banka ve kredi kart sayısı 446,3 milyon adede ulaştı.
Çoğu insandan beş-altı kart var.

Bir de banka, HGS, dijital platform, alışveriş sitesi gibi şifre gerektiren birçok uygulama var.
Sürekli yeni şifre belirlemek ve onları akılda tutmak da ayrı bir sorun.
Çoğu zaman şifreleri unutuyoruz ve aynı ya da birbirine çok benzer şifreler kullanarak da en büyük hatayı yapıyoruz.
Hacker'lar internet sitelerine sızıp müşteri bilgilerini ele geçirdi mi aynı şifreyi kullanmanın riski artıyor!
'1923', '1881', '1938' gibi Türkiye ile ilgili önemli tarihler gibi tahmin edilmesi kolay şifreleri kullanmak da dolandırılma riskini artırıyor.
Bir önemli hata ise; banka ve kredi kartlarının şifrelerini cep telefonların not kısmına ya da bilgisayarlarda dosyalara yazmak.
Çalınan ya da hack'lenen telefon ve laptoplarda dolandırıcıların ilk baktıkları yerlerde not ve dosya bölümleri!
Özetle şifre belirlemek modern çağın küçümsenmeyecek sorunları arasında yer alıyor.
Yakında ATM başlarında yeni şifresini hatırlamayan emeklilerin haberlerini okursak şaşırmayın!
***
İYİ ÜNİVERSİTEDE KÖTÜ BÖLÜM OKUMAK
Üniversite sınavının sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte yine "İyi üniversite, kötü bölüm mü yoksa kötü üniversite, iyi bölüm mü?" tartışması başladı.
Bazıları "Büyük şehirler dışında okumayın" ya da "Önemli olan okuduğun bölüm değil mezun olduğun üniversitenin adı" diyorlar.

Elbette üniversite kültürü ve dört-beş yılın geçeceği şehrin sosyal hayatı da önemli.
Ama ünlü bir üniversitede işsiz kalma ihtimali yüksek bir bölümde ya da sırf üniversitenin adı için istemediğiniz bir bölümde okumak kadar saçma bir şey yok!
Sevgili gençler... Büyük şehirde fiyakalı bir üniversitede belki gençliğiniz 4-5 yılı hızlı güzel geçer ama sonrasında işsiz kalmak ya da sevmediğiniz bir mesleği yapmak bütün hayatınızı etkiler!
***
GÜNEŞLENİRKEN DOZERİN ALTINDA KALMAK
Kastamonu'da Nergiz Acar (65) kemik ağrılarını dindirmek için kumsalda güneşlenirken Devlet Su İşleri'ne ait dozer tarafından ezildi.
15 ton dozerin altında kalan zavallı kadın hayatını kaybetti.
Tuhafa ölümlerde üstümüze yok!
Yok, ağrıyan dişine silahla ateş etmek, otoyolda göbek atarken arabanın altında kalmak gibi fantastik ölümlerden bahsetmeyeceğim.
Birçok ülkede benzerleri yaşanıyor.
Asıl çözüm bulmamız gereken ülkemizde rutinleşen garip ölümler! Örneğin sokakta yürürken köpekler tarafından parçalanmak birçok ülkede istisnai bir durum ama bizde normalleşti!

Yolma köpek fırlayınca direksiyon hakimiyetini kaybedip hakkın rahmetine kavuşmak da rutinleşti! Kastamonu'daki Nergiz teyze olayındaki benzer bir şekilde olmayacak yerlerde; evde uyurken ya da okul bahçesinde oynarken araba altında kalıp ölebiliyorsunuz.
Sahte içki yüzünden her yıl yüzlerce kişinin ölmesi de bize özgü rutinleşen garip bir ölüm şekli. Kaldırımda kafanıza balkon, klima, tabela düşmesi başka ülkelerde de yaşanıyordur ama bizde daha çok yaşanıyor.
Her yıl ortalama 700-800 kişinin denizde, gölde boğulması ya da şofben ve soba gazından yılda ortalama 400 kişinin ölmesi de olağan karışlanmamalı.
Ünlü şair Orhan Veli belediyenin açtığı çukura düşüp öldüğünde yıl 1950'ydi.
Değişen bir şey yok yine insanlar özellikle de çocuklar belediyelerin ya da inşatçıların açtığı çukurlara düşüp ölüyor.
Yılda ortalama 600 kişinin maganda kurşununa kurban gitmesi de rutinleşen garip bir ölüm şekli!
***
Altyazı
"Birini gerçekten sevmekle, onu sevme fikrini sevmek arasında büyük bir fark vardır." (Gone Girl)



