Mülakat mağduru öğretmenler Bakanlığın kapısına dayandı: Tekin e istifa çağrırsı!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Mülakat mağduru öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde açıklama yaptı. Bakanlık önünde taleplerini sıralayan öğretmenler, mülakatlardaki maddi hataları düzeyine dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Mülakarlardaki ihmalleri sıralayan öğretmenler Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i istifaya çağırdı.
219 gündür mücadele ettiklerini vurgulayan öğretmenler, "Günler, aylar geçti. AKP'li vekilleri ile görüştük, MHP vekilleri ile görüştük, muhalefetle görüştük, tüm sendikalarla görüştük. Hepsinin ortak dediği kelime: ‘Haklısınız.’ Sürecin başında Faruk Çelik, yanımızda Nazif Yılmaz’ı aradığında o meşhur sözünü hatırlarsınız: ‘Bazı iller cimri, bazı iller bonkör davranmış; bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz.” İşte haklı olduğumuzun Bakanlığın içinden çok net bir örneği de burada. Sayın Bakan’la ocak ayında bizzat yaptığımız görüşmede, ‘Yüzde 100 haklı olsanız dahi yapabileceğimiz bir şey yok’ demişti. Bir Bakan, nasıl bu sözü söyler, hayretler içerisindeyiz. Mülakattan önce ‘Kimsenin hakkı yenilmeyecek’ten; mülakattan sonrası ‘Bir şey yapamam’ noktasına bu iş evrildi" denildi.
"MÜLAKATIN GENELİNİ ETKİLEYECEK DÜZEYDE MADDİ HATA YAPILMIŞ""SİZ İSTİFA ETMEDİKÇE ÖĞRETMENLERİN SORUNLARI DÜZELMEYECEK "Bakan Tekin'e seslenen öğretmenlerin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: 'Kimsenin hakkı yenilmeyecek’ ifadesinin anlamı size göre nedir? Rubik’ten bir bölümde 19 almış kişiye 17 yazılması hak yemek değil mi? 17 alan kişiye toplama hatasıyla 16 verilmesi kul hakkı değil mi? Bu hatalardan o kadar çok var ki. Mülakatın genelini etkileyecek düzeyde maddi hata yapılmış. Bu arkadaşlarımızdan mahkeme sonucu netleşenleri, MEB gizlice 10 gün önce pazar günü, mülakata almaya çalıştı. Gizlice niye diyoruz? Çünkü elenenlerden ‘Gizlice mülakata girin’ diye bizzat Bakanlık tarafından tembih edildiğini arkadaşlarımız söyledi. Bu arkadaşlarımızın tamamının atanmaya yetecek puanla mülakatı geçtiğini duyduk. Fakat Bakanlık’a yakınlığıyla bilinen gazeteci Mahmut Özay, mülakata girenlerin yarısının elendiğini yazmış. Bu bilgiyi nereden aldığını kendisi söylemedi. Fakat Bakanlık’ta bu bilginin doğruluğuna dair açıklama bekliyoruz.
Seçimden önce ‘Mülakat kalkacak’ diye oy istendi. Seçimden sonra ise Yusuf Tekin, ‘Mülakat gibi mülakat yapacağım’ diye slogan uydurdu. Buradan şunu anlıyoruz ki bundan önce mülakatlar, mülakat gibi yapılmamış. Ankara 25’inci İdare Mahkemesi’nden 3 tane eğitim bilimleri sıfır puan verilmesine dair emsal teşkil eden karar çıktı. Soruların tutanağa bağlanmamasına dair 14’üncü İdare Mahkemesi’nden herkesin atanmasına dair emsal karar çıktı. MEB’den iki isteğimiz bu kararların acilen uygulanmalı.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>İstanbul'da, Bursa’da ve çeşitli illerde, birçok branşta giren herkesi X komisyonu eledi. İzmir’de, Erzurum’da, birçok branşta tek bir eleme oldu. Tek suçumuz Bakan’ın hemşehrisi olmamak mı? Kütükte Erzurum yazmaması mı? Ankara’da ise edebiyat branşından örnek verirsek, Batı Karadeniz’den gelenleri elediğiniz ortaya çıktı. ‘Torpil yok, hemşehricilik olmadı’ diyorsunuz ama bunlar nedir?
"AÇIK BİR İHLAL VAR, AÇIK BİR HAK GASBI VAR"Geldiği günden itibaren başta atama bekleyen öğretmenleri mağdur eden, yandaşlarını almak isteyen, gençlerin kanını emen mülakat sistemini kaldırma sözü verilmişken daha da zorlaştıran, deprem yılında bile 45 bin atama yapabilen ülkemizde bu sayıyı 3 yıllık sınavla ancak alabilen, bunda da önce ilköğretim matematikten başlayıp sonra diğer branşları dibe çekerek, ülkenin kıymetli gençlerinin umutlarını bitiren, intihara sürükleyen, mülakat mağdurlarına hakkın gözünde beceremediği mülakatın üstünü örtmek için terör örgütleriyle bağdaştırmaya giren Yusuf Tekin’i bizi atasın, atamasın istifaya davet ediyoruz. Siz istifa etmedikçe öğretmenlerin sorunları düzelmeyecek çünkü sorunun kaynağı bizzat şahsınızdır.”
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Yapılan mülakatlarda bütün ülke, dünya ya deşifre oldu ki çok ciddi haksızlıklarla yapılmış. Tamamen subjektif kriterlerle değerlendirmeler yapılmış ve bu kriterler sonucunda binlerce eğitim emekçisi arkadaşımız, aday arkadaşımız mağdur olmuş. Bütün mesele buna Bakanlığın kulak vermesi. Ya buna kulak verin ya onurlu davranın ya da o onuru ve o koltuğun gereğini taşıyamıyorsanız orayı terk edin. Açık bir ihlal var. Açık bir hak gasbı var. Açık bir hakkın başka birine verilmesi var. Yani açıkça bir hırsızlık var ve bunun düzeltilmesini istiyor bu arkadaşlarımız. Bir an önce bu anlaşmanın yapılmasını istiyorlar.
Aslında bir bütün olarak AKP iktidarı uluslararası ve Amerikan şirketleriyle, spam birtakım şirketlerle yaptığı anlaşmalarla eğitimi daraltmak, kamusal eğitimden vazgeçmek, o yüzden ücretli öğretmen çalıştırmak, çalıştırdıkları öğretmen sayılarını azaltmak, okul yapmamak, okullara temizlikçi almamak gibi birçok uygulamanın altına imza atmış durumdalar. Bu onun bir parçası. Aslında bizim bir bütün olarak burayı görmemiz, burayı bilmemiz gerekiyor.”


