Müsavat Dervişoğlu İşaretleri geliyor diyerek iktidarın hazırlığını açıkladı: Bu yetkileri Mustafa Kemal bile istemedi
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Türkiye'nin gündemine dair soruları yanıtladı. Gözaltılar, tutuklamalar, ekonomik kriz ve İmralı süreci üzerinden gergin ülke gündeminin nedenlerini açıklayan Dervişoğlu, temel sorunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu söyledi.
Dervişoğlu, "Gerginlik kutuplaştırıyor. Kutuplaşmadan iktidar besleniyor. Kutuplaşmaya bağlı olarak bir siyasi rant alanı oluşuyor. Bu rant alanının ortadan kaldırılmasının tek yolu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kurtulmaktır" dedi.
"BU YETKİLERİ MUSTAFA KEMAL BİLE İSTEMEDİ"Cumhuriyet'ten Işık Kansu, Sertaç Eş ve Merve Kılıç'a konuşan Müsavat Dervişoğlu "Tek adam sisteminin dayattığı 50+1’lik süreç kutuplaşmayı mecburi hale getiriyor" dedi.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sınırsız yetkilerini kullandığının altını çizen Dervişoğlu, şunları söyledi.
"Bu Meclis’te HSK’da da Anayasa ayaklar altına alındı büyük ölçüde. Meclis’in teamülleri de yerle bir edildi. Siyasilerin sorumluluk duygusunu da harap etti bu sistem.
Geçmiş dönemlerde de öyle Anayasa’dan ve Meclis İç Tüzüğü’nden kaynaklı bir takım olumsuzluklar söz konusu olabilir. Ama bir de Meclis’in teamülleri var. Bu zamana kadar HSK üyelerinin nasıl seçildiğine de bakılması lazım. HSK kanununda yapılan değişiklik Anayasa’ya uyumsuzluk arz ediyor.
Mustafa Kemal’in bile TBMM’yi fesih yetkisi yoktu. Bu yetki kendisine verilmek istendiğinde de, kendisine çok yakın milletvekilleri tarafından bu yetkinin verilmemesi noktasında Meclis’in uyarılmasını istedi.
Sonra da ona bu yetkilerin verilmesine karşı çıkan kişilerden birini Başbakan, birini de Bakan yaptı biliyorsunuz. Şimdi böyle bir şey yaşanabiliyor mu Türkiye’de?
Devleti yönetenler gergin ve hazımsız olunca elbette ki toplum da gergin ve hazımsız oluyor.”
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU "İŞARETLERİ GELİYOR" DİYEREK İKTİDARIN HAZIRLIĞINI AÇIKLADIErdoğan’a bir dönem daha ya da ömür boyu başkanlık temini için Türkiye’nin geleceğinin ateşe atıldığını söyleyen Dervişoğlu, "Bundan daha net bir cümle olabilir mi? Ayrıca bugün teröristlerle masaya oturmanın Türkiye tarafından üstlenilmesi icap eden farklı bedelleri de beraberinde getireceğini söylüyorum. Bunun da emarelerini görüyoruz" dedi.
Erdoğan'ın adaylığının anayasa değişikliği ile mümkün olacağını vurgulayan Dervişoğlu şöyle devam etti:
"Tamamıyla bir algı yönetimi bu. Türkiye Cumhuriyeti devletinin başındaki zat şu Anayasa’ya göre bir daha aday olamıyor. Aday olması için TBMM’nin erken seçim kararı alması lazım ya da bu Anayasa’nın değişmesi lazım.
Bu desteği sağlamak için Cumhur İttifakı’na DEM’i de dahil ediyorlar. Mesele bu kadar açık ve net.
Muhalefetin erken seçim isteği iktidarın iştahını kabarttı. Bu sebeple bir takım operasyonlar devreye sokulmuştur. Siyasi partilerden transferler söz konusu olmuştur. Yarın bir anayasa değişikliği söz konusu olursa, tahkimat diye ifade edilebilecek, partilerden gizli oy devşirmeye yönelik bir takım çalışmaların işaretleri geliyor.
Ne kadar geniş yetkileri olursa olsun, ne kadar isterlerse istesinler, sonuçta millet istemezse hiçbir şey yapamazlar. Çünkü asıl patron millettir. Çıkardığı gibi, indirmesini de bilir. Eğer her kötülüğü meşrulaştırabiliyorsa bu sistem, zaten bizatihi sistem gayrimeşrudur.
O zaman bu gayrimeşruluktan Türkiye’nin kurtarılması lazımdır. Bunun da tek yolu demokratik parlamenter sistemdir.
‘BAHÇELİ ÖCALAN’I MEMNUN ETTİ’MHP lideri Devlet Bahçeli’nin geçmişle çelişen sözlerine işaret eden Dervişoğlu, “Kalem kalem çıkarıp baktığınızda yani 2013’teki açılım sürecinde Sayın Bahçeli’nin söylediklerini bugün söyledikleriyle mukayese etseniz bu ne U dönüşü, ne keskin viraj, ne sağ ne sola savrulma değil; yani bunun arkasında mutlaka başka bir şey var dedirttiriyor insana o süreç. Dün Tayyip Bey’le Devlet Bey’in birbirine söylediklerini düşünün. Abdullah Öcalan diyor ki ‘Böyle bir sürecin başlaması için Türk milliyetçilerinin iknası gerekiyor’. Görünen odur ki Devlet Bahçeli de ikna olmuş. Ben de dedim ki ‘Devlet Bey ikna olmuş olabilir. Ama Devlet Bey tek başına Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan Türk milliyetçiliğini temsil edemez’. Kendisinin böyle bir yetki ve salahiyeti yoktur. Tek başına bunu yapması Öcalan’ı mutlu edebilir ama millet tarafından kabul edilmez” dedi.


