Müsilaj kâbusu geri geliyor!
Haberturk sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Yaz geldi, deniz suyu ısındı ve müsilaj da döndü ne yazık ki. Uzmanlar da uyarılarını peş peşe açıklıyor. Prof.Dr. Mustafa Öztürk, ‘çanlar Marmara için çalıyor’ derken uyarılarını şöyle dile getiriyor:
* Havalar ciddi şekilde ısınmaya başladı; Marmara deniz suyu sıcaklığı normalin üzerinde yükseliyor. Denizlerde sıcaklık arttıkça çözünmüş oksijen konsantrasyonu düşer.
* Sıcaklıklar arttıkça deniz suyunda azot ve fosfor kirliliğinden dolayı biyokimyasal reaksiyonlar artar, bu da deniz suyunda çözünmüş oksijen konsantrasyonunu azaltır.
* Deniz suyunda biyokimyasal reaksiyonlar arttıkça azot ve fosfor kirliliğinden dolayı alg patlaması ve takiben müsilaj patlaması olur.
* Denizde oluşan müsilaj, deniz dibindeki deniz çayırları üzerine çökünce fotosentez olayı durma noktasına gelir, hatta dibe döken müsilaj bozunurken ciddi oranda çözünmüş oksijen tüketimine neden olur.
* Yüzeyi kaplayan müsilaj ise atmosferden deniz ortamına oksijen transferini engeller ve deniz ortamında oksijensizliği artırır.
* Marmara denizinde oksijensizlik arttıkça kritik seviyenin altına düşmesi muhtemel çözünmüş oksijen yüzünden bazı sahillerde balık ölümleri olabilir. Marmara Denizi’nde ciddi oranda balık üremesi durur. Balık popülasyonu önemli oranda azalır.
* Oksijensizlikten dolayı deniz dibinde anaerobik şartlar başlayabilir ki bazı dip bölgelerinde başladığı görülmektedir. Anaerobik şartlarda Ölümcül tehlikeli hidrojen sülfür oluşması eski Haliç gibi çevrede ciddi koku kirliliği oluşturur.
* Oksijensizlik Marmara denizinin ölümü demektir.
* Çanakkale Boğazı'nda 2 bin metrekarelik alanda koruma altında olan Akdeniz mercanı "Cladocora caespitosa", müsilaj tehdidiyle karşı karşıya.
* Müsilaj, Marmara Denizi dibindeki hayatı çölleştiriyor, yani öldürüyor.
* Marmara havzasında yayılı ve noktasal kirlilik kaynakları önlenmeden Marmara denizi kurtarılamaz.
Marmara’da yaptığı müsilaj çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Mustafa Sarı da müsilajla ilgili son tespitlerini şöyle anlatıyor:
“Müsilaj, kıyının sıfır noktasından başlayarak deniz dibinde yığılmış durumda. Daha derinlere gidildikçe miktar azalıyor ama oralarda parçalama yavaşladığı için durum daha da tehlikeli hale geliyor.
Biz yine de iyice yüzeye çıkmasını bekleyip öyle tedbir alalım diyenlere söyleyecek söz yok. Burası denizdeki canlılar yaşam alanı, evi, yurdu. Bizim yüzümüzden bu hale geldi. Kirliliği önlemezsek daha da kötüleşecek.“


