NATO mermer NATO kafa
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Çocukluğumda tekerleme gibi söylenirdi. Ne anlama geldiğini bilmezdik aslında.. (*) NATO’nun ne işe yaradığını da!
Ama bazıları en kısa ve en acı yoldan öğrenmişti. Mesela sevgili arkadaşım Yazgülü Aldoğan.. Babası, Türkiye NATO’ya üye olabilsin diye gönderildiği Kore Savaşı’ndan dönememişti.
Şimdiki babalar, NATO için, canını değilse bile çocuklarının geleceğini feda edecek.
Zira Trump’ın dayatması ile, üye ülkelerin savunma harcaması GSYH’nin yüzde 2’sinden yüzde 5’ine çıkartıldı.
Bu, Türkiye’nin, harcamasını 47 milyar dolar artırarak 70 milyar dolara çıkartması anlamına geliyor.
Aşağıdaki fotoğraf, işte bu sözün verildiği NATO Zirvesi’nde çekildi. Trump Avrupa’nın kolunu büktüğü için pek mutlu.
Ya Erdoğan?
İsrail’i Gazze katliamında destekleyen.. İran’a saldırısında kışkırtan Trump ile bu neyin mutluluğu???
NATO Genel Sekreteri Rutte, yüzde 5 için Trump’a öyle bir mesaj gönderdi ki, okuyanın yüzü kızarır:
“Sayın Başkan, sevgili Donald,
İran’daki kararlı eyleminiz için tebrikler ve teşekkürler; bu gerçekten olağanüstüydü ve başka hiç kimsenin cesaret edemediği bir şeydi. Hepimizi daha güvenli hale getirdi.
Donald, bizi Amerika, Avrupa ve Dünya için gerçekten çok önemli bir ana taşıdınız. Avrupa, olması gerektiği gibi BÜYÜK bir şekilde ödeme yapacak ve bu sizin zaferiniz olacak.”
* * *
Hadi gelin gelişmeleri mercek altına alalım:
* “Erdoğan ilk günden bu yana Gazze ve İran’ın yanındaymış gibi davrandı, konuştu. Dolayısıyla NATO ve abisi Trump’ın siyasi zaferinden O’nun payına bir şey düşmüyor olmalı.”
* İran’a saldırıyı kutlamak için BÜYÜK BİR ÖDEME ile şölene katılmaktan da asla söz edilememeli!
* “Rakamları ve ayrıntıları ekonomi yazarlarına bırakayım.. Ama genel olarak şunu görüp söylemek mümkün: Cari açık, dış borç, Hazine’nin hali vs derken, bir de NATO’ya 70 milyar dolarlık silah harcaması vaadi.. Ekonomiyi ısıtacak hamlelerin bedelini vatandaş ödemeyecek de kim ödeyecek.
* İktidar Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını sata sata bugüne geldi: Hatta eski Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın 2017’deki açıklamasına göre “15 yılda, 10 liman, 81 santral, 40 işletme, 3 bin 483 taşınmaz, 3 gemi ve 36 maden sahası satıldı. Bu satıştan da toplan 60 milyar dolar gelir elde edildi.” Dikkatinizi çekmiş olmalı.. 15 yıldaki bu vahşi satışın toplam geliri 1 yıllık NATO harcamasının altında!!
* “Ama söz sözdür.. Mecburen ödenecek de, elde satılabilecek ne kaldı diye baktım; En dişe geleni milli piyango, şans oyunları.. 70 milyar dolar biraz buralardan, daha çok cebinizden gelecek. Kiraz almayı bırakın, tadını unutacaksınız!”
* Daha geçenlerde, sınırımızın hemen öteki kıyısındaki Dedeağaç’ta bir NATO tatbikatı yapıldı. Ev sahibi Yunanistan, tatbikatın yeri nedeniyle doğal olarak, ev sahibiydi. ABD Ordusu da adeta yığınak yapmıştı.. Ve Türkiye o tatbikata davet edilmemişti. Yani dışlamıştı.. Bu da “tatbikatın Türkiye’ye karşı yapıldığı” iddialarını bile gündeme taşımıştı.”
* * *
Bu sabah gazete manşetlerine baktım da hemen hepsi Erdoğan’ın “ateşkes kalıcı olmalı” sözlerini seçmiş! Ne 70 milyar dolar savunma harcaması.. Ne “İran’a karşı omuz omuza” politikası..
Anlaşılan, nasıl ki Reis Netanyahu’ya bağırırken onunla birlikte haykırdılarsa.. Şimdi yine onunla birlikte sakinleşip Trump’ı sevdiklerini hatırlamışlar!!
Siyasiler, gazeteciler, köşeciler, iş dünyasının elitleri.. Her durumu nasıl da meşrulaştırıyorlar.. Nasıl rasyonalize ediyorlar değil mi!
“Reis öyle diyorsa vardır bir bildiği..”

Son günlerde bir başka isim daha buna çok ilginç bir örnek oldu: Kılıçdaroğlu.
Kurultay davası öncesinde inadının “gerekçesini” şöyle açıkladı: “Partimi kayyuma teslim etmem.”
O da belli ki durumu rasyonalize etmiş. Partisini kim bilir hangi badirelere sürükleyecek tavrını zihninde böyle meşrulaştırmış.
O zihin artık her türlü açıklamaya, bilgiye kapalıdır artık.
Eğer CHP içinde birliği koruyabilirlerse kayyum ihtimalinin söz konusu olamayacağını.. Zaten yargı süreci birkaç yılı alacağı için şimdiden bir ihtimale göre hareket edilmemesi gerektiğini.. Ve daha pek çok siyasi, hukuki değerlendirmeyi duymayacak, dinlemeyecektir.
* * *
Hukuk sadece bizim değil, onun da gözlerinin önünde çiğneniyor. Ancak görmek istemiyorsanız görmüyorsunuz.
* Kurultay davasındaki tüm iddialar şimdiden çürütüldü.
* İBB davasında ne iddia edildiyse ya kanıtlanamadı ya da aksi ortaya çıktı.
* Gizli tanık furyası insafsız boyutlara vardı. Mesela, İBB tutuklusu reklamcı Murat Kapki “yeniden” ifadeye götürülürken EŞİNİN GÖZALTINA ALINMASI manidar bulundu ve İTİTRAFÇILIĞA ZORLAMA olarak yorumlandı.
* Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, Saray danışmanları suçluyor.. Troll Ordusu köpürtüyor.. Köşeciler “hüküm verip kalemi kırıyor”..
Fatih Altaylı son örnek.
Söylemediği şeyler yüzünden Silivri’de. Konuşmasının tamamını bir zahmet deşifre etseler “pardon” deyip çıkartmaları lazım.
Ama ne yargının ne de Reisçiler’in böyle bir niyeti yok, biliyoruz!
Hatta “derinlerden” bildiren Rasim Ozan’a göre çok daha fazlasını beklemeliyiz:
“Fatih Altaylı’yı çok uzun süre bırakmayacaklar. En erken Temmuz 2027’de çıkabilir, o da belki. 'Ekrem İmamoğlu ne kadar yatarsa o da o kadar yatar' diyenler var. Fatih Altaylı operasyonunu 19 Mart operasyonunun medya ayağı olarak görmek mümkün. Duruşmalarda en hanım hanımcık da olsa 4 yıl 8 ay alsa onun yatarı 1.5 sene falan oluyor. Başka başka şeyler de var onun hakkında onlar da aktive edilecek gibi duruyor. Kanalına erişim engeli geleceği görünüyor. Kanalı kapatılacak belli. “
Altını çizelim:
“HAKKINDA BAŞKA BAŞKA ŞEYLER VAR, ONLAR DA AKTİVE EDİLECEK” diyor Rasim Ozan. Elbette “nereden biliyorsun” diye soracak değilim.
Saray danışmanlarının, hatta cumhurbaşkanının bilmemesi gereken dava dosyaları ortaya saçılıyorsa sormanın anlamı var mı!
Bir sonraki cümle şöyle olmalı sanki: Bütün bunları bile bile yazmanın anlamı var mı!
(* ) Yunanca'da kafa "mermar"; mermer de mermer anlamına geliyormuş. "na to" ise işte anlamında. Yani tekerleme "Ha mermer ha kafa, fark etmez." biçiminde yapılabilir.


