Ne sattığımızı biliyor muyuz? Bakın nadir elementlerle neler yapılıyor... Katma değerin yüzde 4 ü bize yüzde 96 sı ABD ye!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Halktv.com.tr - ÖZEL HABER
Eskişehir-Beylikova’daki dev rezerv, geleceğin stratejik madeni olabilecek potansiyele sahip. Ancak Türkiye bu madenleri işlerse kazanacak; işlemeden satarsa kaybedecek. CHP lideri Özgür Özel grup toplantısında bu konuyu gündeme getirerek, satılmasının engellenmesini istedi.
Bloomberg’in geçtiğimiz günlerde yayımladığı habere göre Türkiye, Eskişehir-Beylikova’daki nadir toprak elementleri sahası için Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklık görüşmeleri yürütüyor.
Görüşmelerin, rezervin çıkarılması kadar işlenmesi ve teknoloji transferi konularını da kapsayıp kapsamayacağı tartışma konusu halini almış durumda.
Türkiye’nin elinde, dünyanın en büyük ikinci nadir element rezervi olduğu söylenen bir kaynak bulunuyor. Beylikova sahasında neodimyum, praseodimyum, disprosyum, terbiyum, seryum, lantan, itriyum ve skandiyum gibi elementler bulunuyor.
Bu elementler, bugünün bütün ileri teknolojilerinin kalbinde yer alıyor. Elektrikli araç motorlarından rüzgâr türbinlerine, cep telefonu ekranlarından savaş uçağı sistemlerine kadar modern dünyanın görünmez temel taşlarını oluşturuyor. Ancak rezervlerin çıkarılmasından çok işlenmesi ve teknolojiye dönüştürülmesi büyük gelir kalemi haline geliyor.
Halk TV, nadir elementlerin rezerv halindeki birim fiyatlarından ve teknolojiye dönüşmüş biçimdeki fiyatlarından oluşan bir derleme hazırladı.

DİSPROSYUM VE TERBİYUM• Elektrikli araç motorları ve rüzgâr türbinleri için güçlü mıknatısların hammaddesi.
• Tesla’nın bir elektrikli motoru yaklaşık 2 kilogram neodimyum kullanıyor.
• Türkiye bu miktarı hammadde olarak satarsa kazancı 200 dolar civarında olurken, aynı madde motor haline geldiğinde 3.000–4.000 dolar değer yaratıyor.
LANTAN VE SERYUM• Mıknatısları yüksek sıcaklığa dayanıklı hale getiriyor; savunma sanayinde radar, füze ve jet motorlarında kullanılıyor.
• Bir ton disprosyumun fiyatı yarım milyon doları buluyor.
• Ancak bu madde işlendiğinde yaratılan nihai ürün değeri 100 milyon doları geçebiliyor.if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>
SKANDİYUM• Otomotiv katalizörlerinde ve nikel-metal hidrit bataryalarda kullanılıyor.
• Bir ton lantanın fiyatı 10 bin dolar, ama bir otomotiv katalizörü üretiminde bu malzeme 400 dolarlık parçaya dönüşüyor.
HAM MADDE 20 BİN DOLAR, ÜRÜN 500 BİN DOLAR• Alüminyumla birleşince roket ve uçak gövdelerinde kullanılan yüksek dayanımlı alaşımlar oluşturuyor.
• 1 kilogram skandiyum 4.000 dolar iken, aynı malzeme alaşım halinde 40.000 doları aşıyor.
• Boeing ve SpaceX gibi firmalar bu metali uzay teknolojilerinde kullanıyor.
Beylikova’daki cevher ortalama %1 oranında nadir element içeriyor. Yani 1 ton taşın içinden 10 kilogram saf element çıkıyor. Bu miktar ham halde satılırsa Türkiye’nin kazancı 10 ila 20 bin dolar arasında kalıyor. Ama aynı miktar ABD’de veya Çin’de işlenip mıknatıs, pil, lazer ya da sensore dönüştürüldüğünde, elde edilen gelir 200 ila 500 bin dolar seviyesine ulaşıyor. Bu durumda her ton taş için Türkiye yaklaşık 335 bin dolar katma değer kaybediyor. Bu fark, yüz milyonlarca tonluk rezerv düşünüldüğünde trilyonlarca dolarlık bir kayba karşılık geliyor.
SAYIŞTAY: TESİSLER YAPILMADISayıştay’ın son denetim raporları, bu rezervin işlenmesi için gerekli tesislerin yıllardır kurulmadığını ortaya koydu. Eti Maden ve Enerji Bakanlığı’na bağlı ilgili birimlerin yatırım planlarının sürekli ertelendiği, pilot tesisin sanayi ölçeğine geçemediği tespit edildi. Raporda, bu gecikmelerin “ekonomik potansiyelin atıl kalmasına” yol açtığı vurgulandı.
ABD TAŞI İSTİYOR, TEKNOLOJİ VERMİYORABD, teknoloji paylaşımında katı bir tutum alırken, Türkiye’den yalnızca rezervleri satın alma hedefi güdüyor. Benzer bir tavır bir süre önce ABD Başkanı Trump tarafından Ukrayna için de sergilenmiş ve Trump günün sonunda istediğini elde etmişti. ABD’li şirketlerin çıkarına olan senaryo Türkiye taş çıkarması, ABD’nin teknolojiyi getirmesi ama işleme, patent, mühendislik ve kârın ABD’de kalması. Eğer Türkiye bu modeli kabul ederse, katma değerin yalnızca %4’ü Türkiye’ye, geri kalan %96’sı yabancı ortaklara gidecek.


