Ne yapsanız düzelmez dedi! Erhan Usta ekonomideki kara tabloyu açıkladı

İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta Halk TV’de yayımlanan İsmail Küçükkaya’nın Yeni Bir Sabah programına katıldı.

Burada Türkiye ekonomisi bağlamında gündeme değinen Usta, çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Usta, Türkiye’nin ekonomisinde asıl sorunun ‘Erdoğan tarzı yönetim’ olduğunu söyledi. “Yönetim değişmedikçe güven kazanılmadıkça ne yaparsanız yapın düzelmez” dedi

Yeni Şafak’ta Mehmet Şimşek’e yönelik yapılan haberlerin arka planı hakkında da konuşan Usta, Naci Ağbal’ın da Yeni Şafak tarafından yapılan haberler sonrası görevden alındığını hatırlattı, ekonominin Mehmet Şimşek tarafından düzeltilmeyeceğini ancak Şimşek’in gönderilmesi halinde ülkenin çok ciddi bir “türbülansa” gireceğini söyledi.

Usta, “İktidara ekonomiyi siz bozdunuz ama gelin birlikte düzeltelim” çağrıları yaptıklarını ancak siyasi hırslar sebebiyle bu çağrıların karşılık bulmadığını da belirtti. Şimşek yönetiminin "İktidarda tasarruf olmaz" anlayışını benimseyip halktan tasarruf yapmasını istemesini eleştirdi.

Usta’nın programdaki konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Yeni Şafak diyor ki (Mehmet Şimşek hakkında), sanayi durdu, kur arttı faiz arttı, yatırım durdu diyor. Her şey, düşüyor diyor, şirketler iflas ediyor diyor. Bu gerçekten böyle. Tabii Yeni Şafak'ın demediği başka şeyler de var. Emekli çok zor durumda, işçi, asgari ücretli, onları söylemiyor. Yeni Şafak bunu Allah rızası için söylemiyor. Yeni Şafak, şimdi AKP’nin de kendi içerisinde güçler kavgası var. Yani Mehmet Şimşek'i tasfiye etmek için söylüyor. Aynısını Naci Ağbal'a yaptılar. Naci Ağbal'la ilgili manşet atıldı. Bir gün sonra Naci Ağbal Merkez Bankası başkanlığı görevinden alınmıştı o zaman. Bu Bakan Nebati'nin ve Şahap Kavcıoğlu'nun geldiği dönem. Şimdi bunlar Berat Albayrak'ın ekibi. Dolayısıyla, Mehmet Şimşek'i bir an evvel göndermenin derdindeler. Biz tabii o kavganın içerisinde değiliz. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar. Biz memleketi düşünüyoruz.”

“Biz dün şunu söyledik. Türkiye çok sıkıştı. Faiz artırırsanız kötü, faizi düşürsen kötü. Yani kur artsa kötü, kur düşse kötü. Büyüme artsın derseniz kötü, büyüme düşse kötü. Her biriyle ilgili problem var. Bakın bunu, kapsamlı bir ekonomik program uygulamadıktan sonra çözemezsiniz. Şu andaki program bunları çözmeye yeterli değil. Artı bu programın arkasında bir toplumsal mutabakat yok. Toplumsal mutabakat nerede oluşur? Mecliste oluşur. Gelin bununla ilgili, Türkiye ekonomisini bu sıkışıklıktan nasıl kurtaracağımıza ilişkin bir araştırma komisyonu kuralım. Yani normal şartlarda bizim muhalefet olarak bunu söylemememiz lazım. Bana bunu söyleten vatan sevgisi. Niye söylüyorum? Çünkü "Kendin bozdun, kendin yap kardeşim. Beni niye işin içerisine katıyorsun?" Demememiz lazım.”

"Sen git" demiyoruz. Diyoruz ki tam tersine, bak gelin, siz bozdunuz ama beraber çözelim. Sorumluluk alalım. AKP’lilere onu söyledim, ya sizin normal şartlarda bizim bu araştırma komisyonu önerimize "evet" oyu vermeniz lazım. Biz tam tersine biz bir risk almak istiyoruz. Yani muhalefet olarak alalım bunu. Çünkü Türkiye'nin çıkışı burada. Nihayetinde tabii bunlar kötü yönetiyor, siyasi faturasını belki ödeyecek, ödemeyecek ama İsmail Bey, nihai faturayı ödeyen vatandaş. Emekli ödüyor, işçi ödüyor, memur ödüyor. Şimdi sanayici de ödemeye başladı. Şu anda sanayi çok zor durumda. Bakın, buradan tekrar ikaz ediyorum hükümeti. Önümüzdeki dönemde çok ciddi istihdam kayıpları olacak, işten çıkarmalar olacak. Yani bunun ucu yine gariban çalışana gelecek.”

(Erdoğan’ın tekrar seçilmesi halinde ekonominin düzelip düzelemeyeceği hakkında)

“Düzelmez. Bu memleketin şu andaki sorunu Erdoğan yönetimi, Erdoğan tarzı yönetim. Hem sistem, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem de bu sistem içerisinde Sayın Erdoğan'ın yönetimi. Mehmet Şimşek falan değil. Nobel ödüllü iktisatçılardan 10 kişi getirseniz Türkiye ekonomisini düzeltemez. Niye? Çünkü Erdoğan, tam siz işleri bir belli bir şekilde yoluna koyarsınız, Erdoğan'ın bir tane girişimi, bir tane yaptığı bir iş zaten her şeyi allak bullak etmeye yarar. Türkiye'de güvensizliğin, ekonomideki güvensizliğin temel kaynağı Sayın Erdoğan'ın yönetim tarzı.

Mehmet Şimşek'in kamu maliyesini düzeltmek için ilave koyduğu vergi veya kıstığı harcamaların %85'i geniş halk kitleleri, dar ve sabit gelirli kesimin üzerine bindirilmiş. Sadece %15'lik kısmı kurumların ve zengin kesimin üzerine bindirilmiş. Bu adil bir şey değil. Vatandaş zaten zorda. Siz enflasyon dediniz, yüksek enflasyon, vatandaşı eziyor, sabit gelirliyi eziyor. Zaten geliri düşmüş, bir de üzerine vergi koydunuz. O zaman siz gelince güven tesis edeceksiniz. Halka katılımcı bir yönetim modeli. Sonra vergiyle başlayacaksınız. Yani vergi sistemini değiştireceksiniz. Vergi sisteminde yapacağınız şeyler var ama esas yapılması gereken, bu hükümetin hiç yapmadığı şey, devletin harcamaları çok yüksek. Devletin harcamalarının kısılması lazım. Oraya gelince "İktidarda tasarruf olmaz." diyorlar. Vatandaşa "tasarruf et" diyor devlet, kendisi zerre kadar tasarruf etmiyor. E şimdi dolayısıyla tasarruf etmediğiniz zaman bütçeniz yan yana gelmiyor.

Mehmet Şimşek kalsa da gitse de bu ekonomiyi toparlayamaz artık. Giderse çok daha kötü olur. Kalması durumunda bile benim beklentim, inşallah yanılırım çünkü nihayetinde bu ülkede biz de yaşıyoruz. Çok fazla bir düzelme olmaz. Ama Mehmet Şimşek'in böyle yanlış bir şekilde gönderilmesi, daha önceki yapılan şekilde gönderilmesi durumunda Türkiye zaten, çok daha büyük bir ekonomik sıkıntı çeker. Türbülansa girer.

Çok ciddi türbülans olur. Ama Mehmet Şimşek'in kalması da yani bu işleri düzelteceği anlamına gelmiyor. Bunu Mehmet Şimşek de görüyor. Vade uzatılıp duruyor zaten. Tek hane 2028'e kadar kaldı. Yani bu kadar zor bir şey değil. Türkiye’de enflasyon düşmüyor.”