Netanyahu 1915 olaylarını ‘Ermeni soykırımı’ olarak tanıdı Gündem Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Soykırımcı İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde düzenlediği saldırılarda ölü sayısı 60’e yaklaştı, yaralı sayısı ise 124 bin 901'e yükseldi.
Ağır bombardımana tutulan Gazze’de enkaz altında kalarak can verenlerin sayısı ise bilinmiyor.
İsrail’in yardım tırlarının geçişine izin vermediği ve her geçen gün açlıktan ölen Gazzelilerin arttığı şu günlerde,
İsrail Başbakanı Netanyahu, Ermeni kökenli yayıncı Patrick Bet-David’in kanalına konuk oldu.
The Times of Israel'in haberine göre Bet-David, Netanyahu’ya İsrail'in neden Ermeni soykırımını tanımadığını sordu.
Netanyahu,
"Sanırım tanıdık. Sanırım Knesset bu konuda bir karar aldı. Ancak böyle bir yasa henüz yasalaşmadı"
dedi.
- Knesset, terör devleti İsrail’in meclisine verilen isim.
Ermeni yayıncı Bet-David programın devamında; İsrail başbakanlarının ‘1915 olaylarını’, ‘Ermeni soykırımı’ olarak neden tanımadığını sorduğunda ise Netanyahu,
"Ben az önce tanıdım. Buyurun işte"
diye yanıt verdi.
Ben-David de bunun üzerine Netanyahu'ya teşekkür etti ve dünyadaki pek çok Ermeni'nin bunun için kendisine minnettar olacağını söyledi.
- Türkiye’deki Ermeni basınından Agos Gazetesi de, Netanyahu’nun ‘1915 olaylarını’ soykırım olarak nitelendirmesini ve tanımasını normalleştiren bir habere imza attı.
Bugüne dek ABD merkezli İftira ve İnkarla Mücadele Birliği ve Reformist Yahudilik Birliği de dahil olmak üzere birçok önde gelen Yahudi grubu, İsrail yönetimine 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıması için baskı yapmıştı. Ancak şimdiye dek hiçbir İsrail başbakanı doğrudan bunu tanıdığını açıklamamıştı.
Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, 2001’de Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemde, Ermeni “soykırımı” iddialarını açıkça reddetmişti:
"Holokost'a benzer bir şey yaşanmadı. Ermenilerin yaşadıkları bir trajedidir ancak soykırım değildir."
İsrail'in Türkiye'ye karşı uyguladığı kampanyanın 3 ayağı
Söz konusu olayın ardından, Yeni Şafak’ın köşe yazarı Yahya Bostan’ın 26 Ağustos’ta kaleme aldığı yazısı bir kez daha dikkat çekti.
Bostan, İsrail’in küresel algı savaşını kaybettiğini ve yalnızlaştığını söyleyerek, ABD ve birkaç ülke dışında destek bulamadığını yazdı.

Yahya Bostan, İsrail’in Türkiye’ye karşı uyguladığı kampanyanın 3 ayağını ve amaçlarını anlattı:
"Bir. Türkiye’yi yalnızlaştırmak. İsrail, Batı kampında Türkiye’yi “güvenilmez” göstermek için kaynaklarının önemli bir kısmını buraya ayıracaktır. Gerçekleri çarpıtarak Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini irdeleyecek, Türkiye-Batı pozitif iklimini bozmaya çalışacaktır. Konuyla ilgili yeni gelişme: ABD Kongresi’nden 40 senatör, Türkiye’ye F-35 satılmaması için Dışişleri Bakanı Rubio’ya mektup gönderdi. Rubio, cevabi mektubunda ABD hükümetinin tutum değiştirmediğini belirtti.
İki. Türkiye’nin imajını aşındırmak. Türkiye’nin soykırım eleştirilerini “anti-semit, İslamcı” olarak kodlayacakları öngörülebilir. Bu kapsamda Türkiye’yi “Radikal örgütlerle” yanyana anma çabasına girecekleri aşikar. Uzun bir süredir yaptıkları Hamas özdeşleştirmesi, soykırımın gölgesinde kaldığı için bu çabalarını Suriye’ye taşıyorlar. Ahmet Şara’ya ısrarla Colani demeleri bundan. Şara’nın HTŞ geçmişine atıf yapıyorlar. Benzer vurgular SDG ile olası bir gerilimde ya da Türkiye’nin Afrika’daki varlığına ilişkin artarak sürebilir. Bu kapsamda siber saldırılar yaparak Türkiye’nin stratejik hamlelerini deşifre etmek ve bunlar üzerinden dezenformasyon kampanyası yürütmek başvuracakları yöntemler arasında sayılabilir.
Üç. Ankara’nın bölgesel manevra alanını daraltmak. Bu kapsamda uzun bir süredir Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile işbirliği yaptıklarını zaten yazıp çiziyoruz. Ancak kritik nokta Suriye’dir. Yaptıkları perde arkası çalışmalarla Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Barrack’a geri adım attırdılar. Barrack, görevden alınmamak için, Suriye’de “merkezi hükümet” yaklaşımından “federasyon olmasa da merkezi de olmayan bir hükümet” noktasına geldi. Bu ABD politikasında değişim işaretidir. Suriye ve İsrail’in Eylül ayında, New York’ta sınır güvenliği ile ilgili anlaşma imzalayacağı ileri sürülüyor. Anlaşmanın detayları net değil. İsrail’in Süveyda konusunda istediğini alması, SDG’yi cesaretlendirecektir. SDG’nin Şam Müzakere Heyeti Üyesi Bersüm’ün, “Şam hükümetinin tüm sivil ve güvenlik kurumlarını yok etmek istediği ve müzakerelerin durdurulduğu” açıklaması dikkat çekicidir. Eylül’de Berlin’de yapılacak Kürt-Yahudi kongresi de bu kapsamdadır."


