Netanyahu dan vazgeçti, Papa yı kazandı!

Geçtiğimiz hafta "İsrail basını Trump'ı neden hedefe koydu?" başlıklı bir yazı yazmış, İsrail basınında artan Trump karşıtlığına dikkat çekmeye çalışmıştık. Hafta içerisinde yine odağında İsrail basınının olduğu pek çok kaynaktan bu doğrultuda haberler gelmeye devam ediyor.

TRUMP ORTA DOĞU'DA NETANYAHUSUZ YÜRÜYECEK!

Trump ile Netanyahu, kapılar arkasında ayrı, basın önünde ayrı konuşabilir mi? Bize göre pek ala konuşabilir. Ancak Trump'ın öngörülemezliği belli ki Tel Aviv cephesinde oluşan endişeyi günden güne büyütmeye başlamış durumda.

Amerika Başkanı, 13-16 Mayıs tarihlerinde Körfez turuna çıkıyor. Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret edecek. Türkiye'ye gelir mi diye de sormuştuk yakın zamanda. İsrailliler de sordu bu soruyu Beyaz Saray'a. Aldıkları cevap ise "Hayır" oldu.

Hâlbuki Trump'ın ilk başkanlık döneminde İsrail ile nasıl fiziki yakınlık kurduğunu, İbrahim Anlaşmaları ve Kudüs'ün başkent tanınması gibi adımlardan biliyoruz. Hayrola, değişen bir şeyler mi oldu?

NETANYAHU'NUN MANİPÜLASYONU PAHALIYA PATLADI!

Bizim gibi bu soruyu İsrailliler de sormaya başladı. Tüm süreci ele almaya gerek yok aslında. Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'un görevden alınmasından bugüne gelebiliriz hızlıca. Waltz, şahin İsrail destekçisi bir isim. Şubat ayında Netanyahu Washington'ı ziyaret ettiğinde Netanyahu ile oturmuş, "Ne yaparız da bu İran'ı Amerika'ya vurdururuz" diye konuşmuşlar aralarında Washington Post'a göre. Waltz'un bu hali Trump'ı sinir etmiş. Diplomasiye öncelik verme tavrıyla çeliştiğini düşünmüş ve Waltz'a kapıyı göstermiş. Netanyahu bu konuyu yalanlıyor ancak güvenilirliği konusunda yorumu siz değerli okurlara bırakıyoruz.

Gelelim Trump-Netanyahu ayrılığının bir diğer majör unsuruna. Trump, 8 haftalığına Husilerle çatışmayı durdurdu. Ateşkes imzaladıklarını açıkladı. Çünkü hava ve deniz operasyonlarının maliyeti 1 milyar dolara ulaştı.

Trump, "Husiler teslim oldu artık Amerikalılar hedeflerinde değil" dedi. Fakat dikkat çeken bir başka ifadesi, Husilerin Kızıldeniz'de büyük bir cezaya dayanma gücüne sahip cesur insanlar olduğunu söylemesiydi. Ateşkes anlaşması hakkında "Onların taahhütlerine saygı duyuyoruz" da dedi. Trump ilk döneminin sonunda Husileri "Yabancı terör örgütü" ilan etmiş, Biden Husileri terör listesinden çıkarmıştı. Trump ikinci döneminde Husileri tekrar terör listesine dâhil etti.

Yani Amerika Başkanının teröristlerle ateşkes anlaşması yaptığını ve onları övdüğünü düşünürsek, sadece bu durumun bile İsrail cephesinde nasıl bir rahatsızlığa sebep olduğunu anlayabiliriz.

Kaldı ki, anlaşma sadece Amerika ve Husiler arasında. Husiler anlaşmayı duyururken, "İsrail'e saldırmaya devam edeceğiz" diyorlar. Amerika'da buna kelimenin tam anlamıyla "Bize ne?" diyor.

Bir diğer husus, Amerika ile İran arasındaki müzakere süreci. İsrail yönetimine kalsa, "Bombalayalım İran'ı ne müzakeresi" diyorlar yukarıda da bahsettiğimiz gibi. Trump pek istedikleri gibi davranmıyor. Sadece Trump değil ayrıca kabinesi de mevcut İsrail yönetimine karşı mesafeli. Yaşananlar ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in İsrail ziyaretini de iptal etmesine sebep oldu mesela.

Tüm bunlar ne anlama geliyor? Belki de gerçekten Trump Orta Doğu'da Netanyahusuz ilerleme kararı aldı. Ukrayna ve Gazze'de savaşı bitireceğim demişti, Ukrayna'da çuvalladığı için Gazze'de dünyaya başarı olarak sunacağı bir plana hazırlanıyor da olabilir. Elbette Trump İsrail'e ihanet etmeyecektir ve Gazze'de planladığı her ne ise bu plan Filistinlilerin yararına olmayacaktır. Fakat en az bunun kadar da belirginleşen bir başka işaret Netanyahu'nun da bu plandan rahatsızlık duyacağı artık.

PAKİSTAN-HİNDİSTAN SAVAŞI KİMİN İŞİNE GELİYOR?

Trump'ın Ukrayna ve İsrail ile zaman kaybetmeyip tüm enerjisini Çin'e yönlendirmeye hazırlandığını gösteriyor manzara bir kez daha. Hindistan ile Pakistan arasındaki kriz her ne kadar ABD'nin söylem bazında destekçisi olmadığı bir durum olsa da çatışmanın savaşa, nükleer mücadeleye dönüşmesinin en büyük kaybedenlerinden biri Çin olacak. Amerika da bunun farkında. Bölgeyi kaşımak işlerine geliyor.

Dünya için korkunç bir durum ortaya çıkacak olsa da Amerikan yönetimi sanki, "Hindistan ağır zarar görür bana muhtaç olur, Çin'in bölgedeki Pakistan ve Hindistan üzerinden planları suya düşer, yeniden dünyanın tek hâkimi olurum" düşüncesini taşıyor. Çünkü Allah göstermesin böyle bir savaş sonrası ortaya çıkacak yeni süreçte Amerika'nın IMEC vasıtasıyla ticaret yolları üzerinde hâkimiyet kurması kolaylaşacaktır.

Trump’a göre Suudi Arabistan cepte, BAE cepte. Göstermelik bir Gazze barışıyla ve Netanyahu'nun harcandığı İsrail yönetimiyle İbrahim Anlaşmalarını yeniden hayata geçirse, tüm Körfez de cepte olacak. E neden kaşımasın o zaman Hindistan-Pakistan gerilimini?

TRUMP'IN "PAPALIK" MESAJI YERİNE ULAŞMIŞA BENZİYOR!

Papa seçimiyle noktalayalım arzu ederseniz. Donald Trump'ın "Papa olmak isterdim" demesi, Beyaz Saray'ın Trump'ı Papa gösteren paylaşımı derken, Papa kim olacak sorusu yanıt buldu. Ganalı Peter Appiah Turkson seçilse ilk Afrikalı Papa olacaktı. Filipinlerli Kardinal Luis Tagle seçilse ilk Asyalı Papa olacaktı. Ne hikmetse yeni Papa, Amerikalı Kardinal Robert Francis Prevost seçildi. Prevost ilk Amerikalı Papa olarak kayıtlara geçti.

Bakalım sabırsızlıkla Papa'yla bir araya gelmeyi bekleyen Trump'ın "Amerika'yı yeniden en büyük yapma" hayaline, dünyadaki en çok inanana sahip dinin Amerikalı ruhani lideri nasıl etki edecek..

Hüseyin Akif Küçükal / Haber7