Nilüfer i; önce Musevi, sonra da Ermeni sandılar
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
11 - 12 yaşlarındayken bir gün komşumuz Zeynep abla, elime para tutuşturup dönemin ünlü gençlik dergilerinden birini almamı istedi. Aldıktan sonra dönerken kapağında Nilüfer'in fotoğrafını görünce, kaldırıma oturup dergiyi biraz karıştırdım. İçinde posteri de vardı. Dönüp, dergiyi komşumuza verirken; "Poster, benim olsun mu?" diye sordum.

Zeynep abla, kimin fotoğrafının olduğuna baktıktan sonra; "Yoksa âşık mısın" diyerek posteri bana uzattı. "Seviyorum" cevabıyla birlikte aldığım posterle hemen hızara giderek o anda yerdeki talaşları süpürme karşılığında çıtadan bir çerçeve yaptırdım. Bende bıraktığı etkinin ana nedeni, 'Göreceksin Kendini' adlı şarkıydı.

Zira çalıştığım eczanenin karşısındaki Sıdalı Pasajı'nın girişinde bulunan bir tuhafiyeci Rauf amca, bütün pasajın duyabileceği şekilde gün boyu Nilüfer şarkıları çalardı. Aralarından en çok "Göreceksin Kendini'yi severdim.

Karakteri, çalışkanlığı ve azmiyle hangi mesleği icra etseydi başarılı olurdu ama Nilüfer'in şarkı söylemek için yaratıldığına inanıyorum. Ses güzelliği zaten kariyerinin lokomotifi ama bir şarkıcıda çok daha fazlası olması gerekir. Olması gerekenler, onu içinde bulunduğu her dönemin yıldızı yaparken zamansız bir şarkıcı olma hüviyetini kazandırır. O olması gerekenler de işini sevmesi, mesleğine ve meslektaşlarına saygı duyması, şarkıyı; şarkı söylemiş olmak, sırf para kazanmak için değil, yaşayarak seslendirmesi.
Dinlerken, her defasında zihnimin vahayı betimlediği Nilüfer, işte bu özellikleriyle sevilen, saygın ve zamansız sanatçılardan biri olmayı, hep sonraki kuşaklara da hitap eden bir sanatçı olarak kendini yeni dönemlere taşımayı başardı.

Olması gerekenlere ziyadesiyle sahip olan Nilüfer, bir yandan hayatının 70'inci, diğer yandan kariyerinin 53'üncü yılını kutluyor. Nilüfer, 1 Ağustos'ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda vereceği konserde, hayranlarıyla efsaneleşmiş şarkılarının yanı sıra geceye özel sürprizlerle dolu repertuvarıyla yıldızların altında buluşacak.

Nilüfer, konseri öncesinde Habertürk'e verdiği röportajda bir hayli çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"ŞÖHRET BÜYÜK BİR AYRICALIK" ♦ Kariyerinizin 'Altın Yılı'nı doldurdunuz. Kariyeriniz, size en çok hangi öğretide bulundu?1970'te ses yarışmasında birincilik aldığımda 15 yaşındaydım. 1972'den bu yana profesyonel müzik hayatım devam ediyor. 17 yaşında bir genç kız için televizyona çıkmak, dergilerde yer almak, sokağa çıktığımda tanınıyor olmak büyük bir şeydi. Bir anda popülerliğe doğru hızlı bir şekilde ilerlemem de... O, ince bir çizgi. Çünkü insan bu şöhreti taşıyamayabilir, kaldıramayabilir ve yanlış kararlar alabilir. Orada bunu taşıyabildiğim için aileme çok şey borçluyum. Demek ki beni öyle yetiştirmişler ki ben bunu olgunlukla karşılayabilmişim. Hiç şımarıklık yaptığımı ya da saçmaladığımı hatırlamıyorum. Yanlışlarım olmuştur elbette bu süre zarfında ama bunu biraz da kendi yapıma ve otokontrolüme borçluyum. Hep otokontrollü birisi oldum, özellikle daha genç yaşlardayken. Kendi bilgimle ilerledim.
Bence her işte olduğu gibi dürüst olmak çok önemli. Müzik yaparken de kendinize karşı dürüst olmanız lâzım. Çalışmak lâzım. Zaten bunu söylemeye gerek yok. Sanıyorum doğru yöne gidebilmek için de iyi hissedebilmek, iyi koku alabilmek ve aklını kullanabilmek önemli. Şöhret çok güzel bir şey, müthiş bir ayrıcalık. Ancak geçici de olabileceğini hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım. Kendimi her zaman buna hazır hissettim; şöhretimi kaybedebilirim ya da müzik yapmaktan vazgeçebilirim ya da bazı şartlar gelişebilir ve beni oraya zorunlu kılabilir… Böyle durumlarda da sağlam durmak, olgunlukla karşılamak ve hayatın çeşitli şeylerinden keyif almak, her durumda zevkle yaşayabilmek çok önemli.

Yapım itibariyle hep net oldum. İnsanlarla ilişkilerimde dürüst oldum. Üretmeye çalıştım ama kendi birtakım kurallarımdan ödün vermeden, sadece elimden geldiğince kendi gücümle var oldum ve var olmaya çalıştım. Ayakta kalmak elbette hiç kolay değil, her şey çok değişiyor. Bu 53 senede o kadar çok şey değişti ki... Elbette gündemi takip etmeye çalışıyorum ama kendi inandığım ve bildiğim şeyleri harmanlayarak günü yakalamaya çalışıyorum. Açıkçası kızımın (Ayşe Nazlı Yumlu) bana yol gösterici olduğunu söyleyebilirim. Bir çocuğu, bebeklikten itibaren yetiştirmek –şu an 25 yaşına geldi– etap etap onun hayat anını yaşamak... Aramızda büyük bir jenerasyon farkı olmasına rağmen ondan çok şey öğreniyorum. Onu gözlemliyorum, düşüncelerini gözlemliyorum, dinliyorum ve ondan gerçekten çok şey öğreniyorum. Bir de galiba para kazanmayı hiçbir zaman birinci sıraya koymadım. Para kazanmak için kendi inandıklarımdan vazgeçmek, kendi ilkelerimden şaşmak ya da mesleki anlamda insanlarla dürüst olmayan ilişkiler kurmak hiçbir zaman bana göre olmadı. Hep inandığım yolda yürümeye çalıştım. Zaten iyi bir şey yaptığın zaman, para kazanmak arkasından gelir. Her zaman inancım bu yönde oldu. Şimdi biraz daha her şey – sadece müzikte değil – para odaklı oldu. Gençlerimiz, genç müzisyenlerimiz ya da başka meslekle uğraşan gençlerimiz de kendilerine, bir an önce para kazanmak ve bazı şeyleri elde etmek için hedef koyuyor. Ben açıkçası 17 yaşımda ilk plağım çıktığı zaman para kazanmanın ne olduğunu bilmiyordum ve benim için hiç önemli değildi. Önemli olan sevdiğim şeyi, sevdiğim şekilde yapıyor olmaktı. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
"BİRİNCİ OLMAM HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI" ♦ Hayatınızda dönüm noktası diyebileceğiniz bir an var mı?
Bana göre hayatımın dönüm noktası, hayatımı değiştiren 1970'te katıldığım ses yarışması oldu. Hafta Sonu Gazetesi'nin açtığı 'Altın Ses Yarışması’nda birinci olmam bence hayatımın dönüm noktasıydı.

Nilüfer, birincilik elde ettiği ses yarışmasında; sözlerini Fikret Şenes'in yazdığı, bestesini; Eduardo Franco ile Cacho Valdez'in yaptığı 'Sensiz Yıllarda'yı seslendirdi.
"MÜZİKTE ÖPÜŞME ÖNEMLİDİR" ♦ Sizin için iyi bir şarkının olmazsa olmaz kriterleri nelerdir?Bununla ilgili bir şey söylemek çok zor... Müzik, çok geniş, uçsuz bucaksız bir deniz gibi. Dolayısıyla, “İyi bir şarkının kriterleri nedir?” sorusuna cevap vermekte zorlanabilirim. Fakat iyi bir şarkı yapmaktaki önemli bazı noktalardan bahsedebilirim. Mesela çok iyi bir söz, iyi olmayan bir beste; ya da çok iyi bir beste fakat o besteyle uyumlu olmayan bir söz maalesef o şarkının başarıya ulaşmasını çok engeller. Şarkı sözüyle bestenin “öpüşmesi”, birbirini anlatabilmesi çok önemli. Çünkü müziğin anlattığı bir şey var. Bir bestenin, bir eserin anlattığı bir duygu var. Birçok duygu olabilir ama en doğrusunu yakalamak ve sözleri o yönde yazmak önemli. Yani müzikle sözlerin öpüşmesinin birlikteliği, şarkıyı başarıya götüren şey diye düşünüyorum.
"LİNÇLENMEYE KADAR GİDEBİLİYOR" ♦ Yaptığınız işin en zor ve en tatmin edici yönü sizce nedir?
Yaptığım işin çok güzel yanları olduğu gibi çok zor yanları da var. Bir kere tanınıyor olmak, şöhret sahibi olmak hayatınız boyunca insana belli bir kısıtlama getiriyor ister istemez; hareketlerinde, kararlarında, konuşmalarında... Yaptığınız küçücük bir hata ya da yanlış anlaşılma hakikaten birçok olumsuz duruma neden olabiliyor, özellikle de bu sosyal medya kullanımının çok yoğun olduğu bu devirde. Linçlenmeye kadar gidebiliyor… En tatmin edici taraflarıysa yaptığınız işin karşılığında, güzel bir şarkı yaptıktan ya da güzel bir konserin ardından onların çok beğenilmesi, çok insan tarafından talep görmesi, şarkıların sevilmesi, kabul ve takdir görmesi - kolay kolay başka hiçbir meslekle kıyaslanamayacak kadar - insanı mutlu eden bir şey.

Biraz sağlamcı bir karakterim var galiba ama hem insan ilişkileri hem kişisel hem de iş hayatınızda zaman zaman birtakım riskli kararlar ve riskler almak zorunda kalabiliyorsunuz. Aldığınız kararların birtakım bedelleri olabileceğini de düşünseniz, bazen o kararı almak ve uygulamak istiyorsunuz. Çünkü bu, bazen gerekiyor. İş hayatında özellikle ya da hayatınızın tümünde çok garantici ve sağlamcı olmak, hiçbir şekilde risk almamak, risk almamaya cesaret edememek bence çok yanlış bir şey. Zaman zaman bu riskleri göze almak gerekiyor.
"O ZAMAN HAYATIMDA KOCAMAN BİR BOŞLUK OLUR" ♦ Hayatınızın bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Belli yaşa gelenler, yaşlarını hep gizlemek ister. Siz ise bu konuda oldukça cüretkârsınız. Neden?
Biraz değişik hissediyorum galiba... Yaşımı hiç gizlemedim. Çünkü insanın yaşını gizlemesi bana anlamsız geliyor. Yaşımla, bunca yıl yaşadıklarımla gurur duyuyorum. Neden gizleme ihtiyacı duyayım ki? Dolu dolu 70 yaşındayım. İnşallah bundan sonra da yaşadığım zamanı sağlıklı geçiririm, en önemli şey de aslında bu... Bundan daha önemli bir şey yok. Sağlıklı yaşamak, ayakta, dinç bir şekilde yaş almak ve çalışabileceğim, şarkı söyleyebileceğim zamana kadar çalışmak, şarkımı söyleyebilmek... Çünkü çalışmak insanı dinç tutuyor. İnsanın umutlu olması, beklentisinin olması, çalışırken duyduğu heyecan; bunu sevenlerinize, dinleyicinize sunduktan sonraki heyecan ve telaş... Bunlar, insanı hakikaten hayata bağlıyor. Bazen tabii ki düşünüyorum, sorguluyorum; “Hayatımdan işimi çıkartırsam nasıl hissederim?” diye düşünmüyor değilim ama sanıyorum bu durumda hayatımda kocaman bir boşluk olur. Onu mutlaka ve mutlaka birtakım başka şeylerle doldurmam gerekir. Kendimi hiçbir zaman emekli olacak biri gibi görmüyorum, öyle hissetmiyorum. Birçok insan bunu arzulayabilir, belli bir yaştan sonra bir sahil kasabasında yaşamaya ihtiyaç duyabilir. Ben böyle bir hayat biçimi hiç arzulamıyorum ve hiç hayal etmiyorum. Genelde huzurlu ve mutluyum, bunu söyleyebilirim.
"GÜZEL BİR HAYAT YAŞADIM" ♦ Kariyeriniz dışında yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz neler vardır?
Herhangi bir pişmanlığım olduğunu düşünmüyorum. Düşündüğüm zaman da böyle bir pişmanlığım yok. Eğrisiyle doğrusuyla güzel bir hayat yaşadığımı düşünüyorum.

Kariyerimin ilk yıllarında Musevi olduğum ya da Ermeni olduğum gibi söylentiler çıkıyordu. Tabii ki aslı yok, zaten aslı olmadığı için de unutuldu gitti ama Ermeni ya da Musevi asıllı biri olsaydım, bunu hiç saklamadan söylerdim ama böyle değil; Türk bir anne babanın, İstanbul Cihangir’de doğan bir kızıyım.
NEDENİ ŞÖYLE
♦ Nilüfer, Cihangir'de dünyaya geldi. Ailesi'nin Cihangir'den Şişli'ye taşındığı mahalle sakinleri, o dönemlerde çoğunlukla Musevi vatandaşlardan oluşuyordu.
♦ Nilüfer'in ailesi, bir süre de Kınalıada'da Ermeni vatandaşlarının olduğu bir mahallede yaşadı.
İşte bu iki nedenden dolayı Nilüfer, o günlerde bir dönem Musevi, bir dönem de Ermeni asıllı biri olarak sanıldı.
"SOSYAL MEDYADAN SONRA BU DURUMA O KADAR ALIŞTIK Kİ" ♦ Sizi en çok ne kızdırıyor? O kızgınlıkla nasıl baş ediyorsunuz?Gerçek olmayan, aslı astarı olmayan yorumlar, söylemler ve yine aslı astarı olmayan konularla ilgili yargılamalara kızıyorum. Eskiden daha fazla kızardım ama özellikle sosyal medyadan sonra o kadar alıştık ki bu duruma... Genellikle çok güzel yorumlar yazarlar bana ama tek - tük de olsa olumsuz yorumlar da olabiliyor tabii. Artık eskiden olduğu kadar kızmıyorum ya da etkilenmiyorum. Kızsam da çok kısa sürüyor. Bununla zamanımı harcamayı tercih etmiyorum. Hayattaki her dakikamız, her saatimiz, her günümüz çok kıymetli. Bunu bilerek yaşamamız lâzım.
"BİR TEK ÖLÜMÜN ÇARESİ YOK" ♦ Zor bir dönemde sizi ayakta tutan nedir?
Herkes gibi beni ayakta tutan şey de umut. Umut çok önemli... Umudumu hiçbir zaman kaybetmeden yaşamaya çalıştım. Her zaman bir umudum vardır. Her konuda... Buna inanırım. Mutlaka her şeyin çaresinin bulunabileceğine inanırım. Hayatta bir tek ölümün çaresi yok, onun dışında her şeyin bir çaresi var.

Evet, bu iddiaları duydum. Sadece Spotify üzerinden konuşmak değil, genel kanımı söylemek istiyorum. Türkiye’de –belki de dünyada da böyledir – müzik sektöründe maalesef her zaman müzik kanalları, klip kanalları manipülasyonlara açık olmuştur. Bu sektör de bu manipülasyonlara çok müsait bir sektör... Net bir bilgiye sahip olmadığım için bir şey söylemem çok zor. Eğer ciddi bir araştırmayla ortaya böyle bir şey çıkabilecek olursa ben de merakla takip edebilirim ama ispat edemeyeceğim ve elimde olmayan verilerle bir şey konuşmak ya da suçlamak elbette ki mümkün değil; hakkaniyetli bir davranış da olmaz. Zaman ne gösterecek, hep birlikte görürüz.

Hadise, benim beğendiğim bir şarkıcı. Çok çalışkan olduğunu, işini severek ve ciddiyetle yaptığını düşündüğüm birisi. Çok emek harcadığını düşünüyorum ve bunu görüyorum. Onun dışında yorum yapmak istemem. İnsanlar dekolteyi ne kadar istiyorlarsa o kadar kullanırlar. Bu konuda ben kimseyi yargılamak istemem. Yakışan vardır ya da yoktur ama bu, o sahne insanının kendi karar verebileceği bir şey. O sınırı belirlemek de kendisine düşer. Dolayısıyla bu konuda daha fazla söyleyecek bir şey yok.


