Öğretmen dostu okullar projesi nedir? Mutlu öğretmen, mutlu öğrenci demektir!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Bugünkü söyleşimizde Eğitimci-Yazar Osman Koç ile, eğitim sistemimizin bel kemiğini oluşturan öğretmenlerimizin çalışma koşullarına dair şimdiye dek gündeme gelmemiş, somut ve uygulanabilir bir projeyi masaya yatıracağız.
“Geleceğimizi emanet ettiğimiz kuşakları yetiştirdiğimiz yer eğitim alanıdır; bu alan aynı zamanda ülkemizi küresel rekabete, çağın ihtiyaçlarına ve insani gelişmişliğe hazırlayan temel zemindir.
“Ne yazık ki eğitim sistemimiz, yarım asırdır hatta yüz yıldır çözülmesi gereken yapısal sorunları hâlâ çözememiştir. Bugün hâlâ, eğitim fakültelerinin sahada etkili öğretmenler yetiştiremediğini, öğretmenlik mesleğinin yeterince itibar görmediğini, bazı vakıf ve yapıların eğitime doğrudan müdahil olduğunu, müfredatın bilinçli biçimde çağın gerisinde bırakıldığını, okul ortamlarının hijyen ve pedagojik açıdan yetersiz olduğunu ve tüm bunların arkasında çeşitli hesapların, niyetlerin yattığını konuşmaya devam ediyoruz.”

Bugün neden hâlâ eğitimde istenen başarıyı yakalayamıyoruz?
Çünkü sistemin merkezinde yer alması gereken öğretmen, yıllardır göz ardı edilen bir konumda tutuluyor. Onun mutlu, huzurlu ve üretken olması, eğitimin tüm paydaşları için temel bir şartken; öğretmenlerimiz çoğu zaman yalnız, yıpranmış ve değersiz hissediyor.
Peki bu durum yalnızca öğretmeni mi etkiler?
Hayır, elbette ki hayır. Eğitim bir bütündür. Mutlu öğretmen demek, mutlu öğrenci demektir. Öğretmenin kendini güvende hissetmediği, gelişimine alan bulamadığı, değer görmediği bir okul ortamında öğrencinin gelişmesi, merak etmesi, potansiyelini keşfetmesi beklenemez. Eğitim ortamı; sadece bilgi değil, duygu ve insan ilişkileriyle de şekillenir.
İnsani ve profesyonel gelişmişlik en çok da öğretmenlerin ihtiyacı olan bir gerçektir.
Çözüm nerede? Neyi farklı yapmalıyız?
Geldiğimiz bu noktada; bir öğretmen, bir canlı olarak temek ihtiyaçlarını karşılamakta son derece büyük problemler yaşarken kurgulamak istediğimiz “Öğretmen Dostu Okul Projesi” fantastik bir planlama olarak düşünülebilir. Öğretmenlerimiz mesleki ve sosyal bakımdan zor dönemlerden geçmektedir.
Çağdaş bir planlamadan çok uzak olarak açılan sayısız eğitim fakültesi hem niteliği hem de mezun ettiği öğretmen sayısıyla temel bir problemi karşımıza koymaktadır. Atanmayan yüzbinlerce öğretmen bugün aç, umutsuz ve mutsuz bir şekilde geleceklerinin karartıldığı üzüntüsünü yaşamaktadırlar.
Oysaki istenen sadece “İnsanca Yaşamak Arzusu”dur!
Bin bir zorlukla eğitim hayatını sürdüren, üniversiteyi bitiren yüzbinlerce gencimiz lisans eğitiminin sonunda aldığı “Öğretmen” ünvanı ile başvurup maalesef öğretmenlik yapamamaktadır. Önüne türlü türlü engeller çıkartılmak sureti ile yıllarını öğrencilerine kavuşmak için verdiği amansız mücadele ile geçirmektedir.
Sen henüz öğretmen olamadın! Al sana KPSS! Al sana Mülakat?
Şimdi de “Öğretmen Akademisi!”
4 yıllık lisans eğitimi öğretmenlik yapmak için yetersiz midir?
Lisans eğitimini kim vermektedir ki yetersizdir? Koskoca 4 yıl. Bunca yılda, eğitim fakültelerinde verilen öğretmen yetiştirme eğitimi hangi yönüyle yetersizdir ki bunu KPSS, Mülakat ve Öğretmen Akademisi ile tamamlamayı planlamaktasınız.
Elbette ki 4 yıllık lisans eğitimi bir öğretmen adayının olgunlaştırılması için yeterlidir. Gerisi oyalamacadan, yapılan yanlış işten, plansız programsızlıktan başka bir şey değildir.
Eğer öğretmenler için meslek içi sürekli gelişim, eğitim planlamak istiyorsanız, onları çalışma hayatları boyunca lisans üstü eğitim programlarına tabi tutarsınız. Ama öncelikle çalışmaya bir başlasın, maaşını alsın, kendi ayakları üzerinde dursun ve umudu yeşersin.
Söyleşimizin başında bahsettiğiniz “Öğretmen Dostu Okul Projesi” nedir?
Öğretmeni yalnızca bir ders anlatıcısı değil; öğrenme ortamının mimarı, okul ikliminin taşıyıcı kolonu olarak görmeliyiz. Bu anlayışla hazırlanacak bir proje var: "Öğretmen Dostu Okul" Projesi. Öğretmenin insani ve mesleki gelişimini destekleyen, onu merkeze alan, yaşanabilir okul ortamları nasıl kurulur probleminin cevabını veren bu proje ile tüm okul paydaşları kaliteyi yakalayacak, sistem kendi kendini onaracak ve yüceltecektir.
Projenin temel çıkış noktası, eğitimi sisteminin taşıyıcı kolonları olan öğretmenlerdir.
“Öğretmen mutlu ise eğitimin iç ve dış paydaşları da mutludur!” önermesi çalışmayı en kısa özetleyen cümledir. Öğretmen mutlu olmalıdır ki eğitim sistemi mutlu olsun!
Projeden biraz bahsedebilir misiniz?
Henüz gerçekleşmiş bir çalışma değildir. Şu aşamada bir teoriden ibarettir ancak, yürütüldüğünde eğitimin temel taşıyıcısı olan öğretmenler dahil tüm paydaşları müspet olarak çıktılarından yararlanabilecektir. Buradan eğitim içerikli meslek örgütlerine bu projeyi gerçekleştirmek üzere iş birliği çağrısında da bulunmak isterim.
Öğretmen Dostu Okul Projesi, öğretmenlerin, bir yaşam alanı olarak okul ortamlarındaki ihtiyaçlarının karşılanması oranında okullara verilen puanlardan oluşmaktadır. Farklı kriterdeki puanlar hem öğretmenler hem veliler hem de eğitim gönüllüleri vasıtası ile verilerek bir toplam puanı oluşturacak. Sistem pilot olarak önce özel okullarda uygulanarak etki üretmesi halinde devlet okullarına uyarlanacak.
Peki bu kriterler nasıl belirlenecek? Neler olacak?
Çok basit. Ülkemizde ve dünyada, çok başarılı girişimler olarak bazı firmalar periyodik aralıklarla “Çalışan memnuniyeti araştırmaları” yaparlar. Bu araştırmalar genellikle yılda 1 kez, bazen de problem alanının önemine bağlı olarak 6 ay, 3 ay gibi dönemlerde tekrarlanır.
Burada temel argüman, kurum çalışanı, kurumun ona sağladığı ya da sağlamadığı hangi olanaklardan memnun ya da memnuniyetsiz.
Öğretmenlere uygulanabilecek memnuniyet araştırmasını bir olması gereken evrensel kriterler vasıtası ile kurumlara uygulayacağız.
Fiziksel Ortamların Yetersizliği
Birçok öğretmen hâlâ havasız öğretmen odalarında, kalabalık sınıflarda, teknolojiden uzak dersliklerde çalışmak zorunda kalıyor. Öğretmenlerin kişisel eşyalarını koyabileceği bir dolap dahi olmayan okullar mevcut. Tuvaletler, kantinler, hatta öğretmenlerin ders aralarında dinlenebileceği alanlar dahi çoğu yerde ihmal edilmiş durumda.
Kişisel ve Mesleki Gelişime Alan Tanınmaması, Destek Olunması
Öğretmenler, yenilikleri takip etmek, yeni beceriler kazanmak, akademik ve kişisel olarak gelişmek istiyor. Yurt içi ve yurt dışı mesleki eğitimler… Okul içi ve dışı öğrenme ortamları… Bilinmelidir ki öğrenme asla bitmiyor, yaşam boyu devam ediyor, kurum bunu sağlayabiliyor mu?
Kütüphane, okuma odası, sessiz çalışma alanları, yaratıcı fikir atölyeleri gibi yapılar neredeyse hiç düşünülmemiş. Ayrıca birçok öğretmen, hizmet içi eğitimlerin niteliksizliğinden ve zorunlu katılımların yarattığı motivasyon kaybından şikâyetçi.
Özlük Haklarının ve İtibarın Zedelenmesi
Ek derslerin adaletsiz dağılımı, sınav görevlerinin düşük ücretlendirilmesi, kariyer basamaklarındaki belirsizlikler ve sürekli değişen uygulamalar öğretmeni ekonomik ve psikolojik olarak yıpratıyor. Aynı zamanda toplumda öğretmene yönelik değerin azalması, mesleğin saygınlığına da ciddi zarar veriyor.
Okulun Sosyal Bir Topluluk Olarak Kurulamaması
Okullar yalnızca bilgi aktarım yerleri değildir; aynı zamanda birer yaşam alanıdır. Ancak öğretmenlerin çoğu, okulda sosyal destekten yoksun, yalnız ve izole hissediyor. Kurumsal aidiyetin zayıf olduğu ortamlarda öğretmenler sadece görevlerini yerine getiren bireyler hâline geliyor. Oysa okul, bir eğitim ailesi gibi yapılandırılmalı; öğretmenin okulda kendini "ait" hissedeceği bir iklim oluşturulmalıdır.
Müdahale Kültürü: Bürokrasi ve Müdahaleci Yapılar
Bazı vakıf, dernek ya da yerel yapıların eğitim içeriğine müdahale etmesi; öğretmenlerin özgürce mesleğini icra etmesini zorlaştırıyor. Bu durum pedagojik değil, politik önceliklerin öne çıkarıldığı bir eğitim ortamı yaratıyor
"Öğretmen Dostu Okul" Modeli: Çözüm ve Yol Haritası
Eğitimde gerçek ve kalıcı bir dönüşüm istiyorsak, bunun yolu öğretmenin mutluluğundan geçer. "Öğretmen Dostu Okul" Projesi tam da bu anlayışla şekillendirilmelidir.
Sonuç: Öğretmeni Güçlendirmek, Geleceği İnşa Etmektir
Unutmayalım ki eğitimin kalitesi, sınıfa giren öğretmenin iç dünyasıyla başlar. Umutsuz bir öğretmenin umudu aşılaması, yorgun bir öğretmenin ilham vermesi, değersiz hisseden bir öğretmenin değer üretmesi beklenemez. Bu nedenle, öğretmeni yalnızca görevli değil, özne yapan bir eğitim anlayışı inşa etmek zorundayız.
"Öğretmen Dostu Okul" Projesi; öğretmenin mutlu, üretken, gelişen ve değer gören bir birey olduğu bir eğitim ekosisteminin mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Fiziksel ortamdan mesleki haklara, kişisel gelişimden sosyal dayanışmaya kadar uzanan bu yaklaşım, yalnızca öğretmeni değil tüm okulu dönüştürecektir.
Çünkü biliyoruz ki: Mutlu öğretmen, mutlu öğrenci demektir.
Uzman mesleki gönüllülerin, öğretmenlerin, öğrencilerin bu oluşturulan kriterlerde ilgili okulu puanlaması, öğrenci ve öğretmen tercihleri yönünden eğitim yöneticilerini baskı altına alacaktır.
Oluşturulacak dijital bir portal vasıtası ile öğrenciler, öğrenci velileri ve öğretmenler okul puanını görerek okul tercihi yapabilecektir.
Sistemin pedagojik çıktıları henüz değerlendirilmemiş olup fayda çıktıları teorik olarak ciddi ses getirecek seviyededir.
Umalım ki eğitimi sistemimiz 21. Yüzyılda hak ettiği ivmeyi yakalayabilir ve sistemin asli unsuru olan öğretmenlerimiz her gün oradan buraya savrulmasınlar.
Her şey çocuklarımızın mutluluğu buna bağlı olarak da geleceğimizin daha güvenilir ve müreffeh olması içindir.
Unutmayalım ki bir ülkeyi yıkmak istiyorsanız o ülkenin eğitim sistemini bozmanız yeterlidir. Bugün, eğitimi sistemimiz bozulmuş, yerle bir edilmiştir.
Eğitim sistemini biz sağ duyulu eğitimciler olarak tekrar ayağa kaldırılacağı günler yakındır. Umudumuzu ve mücadelemizi asla bırakmadan o günlere odaklanmamız ciddi önem arz etmektedir.
Sözlerime Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır” sözü ile son vermek istiyorum.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...


