OKAN MÜDERRİSOĞLU ‘NATO Savaş Makinesi…’
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Sizler, bu satırları okurken bizler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın katılacağı Lahey'deki tarihi NATO Devlet Başkanları zirvesini izliyor olacağız. Tarihi diyorum… Zira bu zirve, NATO güvenlik vizyonunun güncellenmesinin yanında Rusya- Ukrayna, İsrail-İran savaşı bakımından hatta kurallı uluslararası sistemin son nefesini vermesinden önceki pek çok gelişmeyi etkileyecek kadar kritik. Yakın siyasi tarih gösteriyor ki… Batı blokunda savaş bütçeleri patladı mı sonu hayırlı olmuyor, er ya da geç sıcak çatışmaya eviriliyor. Bugün NATO, üye ülkelerin milli gelirinin yüzde 5'ini (yıllık 2.7 trilyon doları) savunmaya ayırmasını tartışıyor. Şu anda yüzde 2 seviyesini bile tutturamayan NATO üyeleri çoğunlukta iken yüzde 5'lik hedefe, 5 yılda ulaşılması imkânsız duruyor.
Özetle NATO, savunma sanayisine ek yatırım yapılmasını, siber güvenliğe kaynak ayrılmasını, hava ve füze savunma sistemlerinin geliştirilmesini üyelerinden istiyor.
***
İran-İsrail arasındaki savaş da teyit etti ki…
Hava harekâtları, uzun menzilli füze kabiliyeti, akıllı mühimmatlar, düşük radar izi, İHA ve SİHA'lar, elektronik harp teknikleri, siber saldırı araçları ülkelerin güvenliği bakımından hayati değer taşıyor. Elbette, çok güçlü saha istihbaratı ile teknolojik istihbaratın askeri ve stratejik hedeflerle bütünleştirilmesi ise vazgeçilmez gereklilik olarak ön plâna çıkıyor.
Bu açıdan bakıldığında, hava savunmasında Türkiye'nin mesafe kat ettiği bir gerçek. Ama hasım devlette caydırıcı etki yaratacak füze teknolojisine daha fazla yoğunlaşması da mecburiyet. Şu an Türkiye, çok katmanlı ve entegre hava savunma şemsiyesine sahip. Ayrıca, NATO radar sistemleri, erken uyarı uçakları, askeri istihbarat uyduları ve iyi yetişmiş pilotları ile ciddiye alınması gereken konumda. Peki ya, "Türkiye Çelik Kubbesi?.." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat liderlik ettiği o proje, ülke çapında yaygın ve kapsamlı hava koruması sağlayacak. Elbette öncelik milli savunma tesisleri, askeri birlikler, enerji, iletişim ve ulaştırma altyapılarında olacak. Kısa vadede… Türkiye'nin hava savunma yeteneğiyle beraber hipersonik füze geliştirmesi bu çetin coğrafyada mutlak güvenliğini teminat altına alacak. Nitekim haritaya baktığımızda… Rusya-Ukrayna savaşı, İran-İsrail çatışması, Irak'taki güvenlik boşluğu, Suriye'nin iç savaş yorgunu halsizliği, Yunanistan'ın her an fırsat kollayan politikası, ateş çemberi ve kurt kapanı içinde Türkiye'yi daima teyakkuz halini korumaya zorluyor!
***
ELİT BÖLÜNMESİ RİSKİ!
İsrail'in soykırımcı Başbakanı Netanyahu'nun Ortadoğu'yu getirdiği duruma bir bakar mısınız? Üstelik gerekçesi 30 yıldır aynı. Bu utanç figürü, 1996 yılında da başbakandı ve ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmada şu hikâyeyi anlatmıştı:
"İran, nükleer silah üretmeye çok yakın. Bu, sadece İsrail için değil, dünya için büyük tehdit!"
Benzeri senaryonun 2003 yılında, "kitle imha silahları var" yalanıyla Irak için uygulandığını hesaba kattığımızda, meselenin artık "bölgesel dizayn" olduğu çok açık!
Küresel sistemdeki stratejik boşluğu kullanan İsrail… Gazze-Batı Şeria, Lübnan, Yemen, Suriye derken… Şimdi de İran'a saldırdı. Üstelik bu kez ABD'yi de –maalesef- peşine taktı!
Bu kısa hatırlatmadan sonra asıl değineceğim konu "Elit Bölünmesi!"
Bir ülkenin yönetim kadrosunun uyumu, içeriden sızıntı olmaması, "güvensizlik kurdunun" devletin bünyesini kemirmemesi çok mühim. Türkiye'nin FETÖ'yü devletten temizlemesinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile idari açıklarını kapatmasının ne derece gerekli olduğu şimdilerde daha iyi anlaşılıyor.
İran'a karşı askerî açıdan, "Stratejik Felç Operasyonu" düzenleyen ve komuta kademesini öldüren İsrail, istihbari açıdan da "Elit Bölünmesi" hedefledi. Komuta kademesi ortadan kaldırdığı andan itibaren İsrail, İran ordusunun ve istihbarat aygıtının içine güvensizlik, korku ve hizip bombaları da bıraktı. Komutanlar, kendi çevrelerinde casus olabileceği ihtimalini düşünmeye başladı.
Yeni kararların düşmana sızabileceği kaygısıyla temkinli davranıldıkça, İsrail üzerindeki sarsıcı baskının zamanlaması gecikti, etkisi azaldı!


