Orkuncan İzan: ‘Hayat standardımı biraz yukarı çıkardım ama aynı hayatı yaşıyorum’ Hakan Yılmaz: ‘İyi bir insan olursan para seni değiştiremez’
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
İkisiyle de ilk kez bir araya geliyorum. Hakan Yılmaz ekranda canlandırdığı komik adamlardan uzak değil, gerçekten gülmeyi ve güldürmeyi seviyor. Son dönemde ‘İnci Taneleri’nin Zerre’si olarak tanıdığımız Orkuncan İzan’sa ekranda canlandırdığı karakterden daha yakışıklı. İkisinin kimyası çok tutmuş. Sette ilk karşılaştıklarında “Tamam bu iş” demişler. Set bitmiş olsa da hâlâ bakışarak anlaşacak kadar araları iyi.
◊ ‘Sıcak Büfe’ ne anlatıyor?
Hakan Yılmaz: ‘Sıcak Büfe’de ekonomik zorluklar çeken büfeci abi-kardeşin olmayacak bir şekilde ellerine para geçiyor. O paranın onların hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
Orkuncan İzan: Paraya çok ihtiyaçları var. Haklı bir gerekçe bulup, kendilerini vicdanen rahatlatıp o paraya çökmeye çalışıyorlar. Sonra olaylar karışmaya başlıyor...
‘ANİMATÖRLÜK YAPTIM’
◊ Para filmdeki gibi sizi değiştirir mi ya da değiştirdi mi?
Hakan Yılmaz: Biz orta sınıf bir aileydik, rahmetli babam memurdu. Ev hanımı bir annem var.
Üç kardeşiz. Fatih, Balat’ta büyüdük. Hayatımız çok şaşaalı değildi ama hiçbir eksiğimiz de yoktu. Zaman içinde bir sürü iş yaptım. Oyunculuktan önce grafikerlik yapıyordum. Animatörlük zamanlarım var, Antalya’da iki yıl kaldım. Siyah fonda fosforlu objeler giyinip oyun yapıyorduk. Bunu televizyona taşıyabilir miyiz dedik? Star TV yeni kurulmuştu, ‘Salı Pazarı’ diye bir program vardı. TV maceram orada başladı. Sonra da hep çalıştım. Kazandığım para beni değiştirmedi. En fazla arabayı değiştirdik. Başka bir şey yok. Babam hep “Ne olursa olsun tevazudan ayrılma” derdi. Ben de çocuklarımı öyle yetiştirmeye çalışıyorum. Önceliğimiz iyi insan olmak. İyi bir insan olursan para seni değiştiremez.
‘HEP EL ELE VERİRİZ’
◊ Orkuncan sen de 32 yaşındasın. Uzun yıllardır çalışıyorsun. Para seni nasıl etkiledi?
Orkuncan İzan: Ben de Ankara’da memur bir ailenin çocuğu olarak büyüdüm. Bir eksiğim yoktu ama ayağımızı yorganımıza göre uzatırdık. Ben de bir sürü iş yaptım; animatörlük, garsonluk, satış danışmanlığı. Tiyatroya Ankara Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda başladım. Başlarda oyunculuğu hobi olarak yapıyordum. Sonra oynadığım bir oyunla beni Sadri Alışık Ödülleri’ne aday gösterdiler. O an ‘Ben sanırım ciddi bir şey yapıyorum’ diye hissettim. Okulunu okumaya karar verdim. Bilkent Tiyatro Bölümü’nü kazandım. Mezun oldum. İstanbul’a yerleştim. Ama hayatımı değiştirecek kadar büyük paralar kazanmadım. Çok şükür şu anda hayat standardımı biraz yukarı çıkardım ama aynı hayatı yaşıyorum.
◊ ‘Sıcak Büfe’ iki kardeşin ve bir ailenin hikâyesi. Aile size ne ifade ediyor?
Hakan Yılmaz: Aile her şey. Biz üç kardeşiz ve o kadar birbirimize bağlıyız ki... Tabii arada tartışmalarımız olur ama asla birbirimize sırtımızı dönmez, hep el ele veririz. Benim biri ilk eşimden, diğeri ikinci eşimden iki çocuğum var. İkisi o kadar birbirine bağlı ki... Onlara hep “Aile çok önemli. Yarın biz gideceğiz, siz kalacaksınız” diyorum. Ayrılıklar da olabilir, mesela ilk eşim de hâlâ ailem gibi, bir şey olsa koşarım. Her gün kardeşlerimle, annemle telefonda konuşurum.
Orkuncan İzan: Benim için de aile birinci sırada. Ankara’da yaşıyorlar ama her gün telefonlaşırız.
‘ISLAK HAMBURGERİ 27 YAŞIMDA GÖRDÜM’
◊ Filmde büfeciyi oynuyorsunuz. Büfe kültürü ve lezzetleriyle aranız nasıldı?
Orkuncan İzan: Bu kültür Ankara’da çok yok, İstanbul’a gittiğimde öğrendim, çok da adapte olamadım. Büfe kültürüm yok. Bizde esnaf lokantası ve restoran dönerciler çok.
Hakan Yılmaz: Ben ‘Avrupa Yakası’nda oynarken Taksim’de etraf büfe doluydu, çok takılıyordum. “Set bitsin, hemen ıslak hamburger yiyeyim” derdim. Ankaralılar pek sevmez ıslak hamburgeri.
Orkuncan İzan: Ben ıslak hamburgeri ilk kez 27 yaşımda gördüm, çok şaşırmıştım “Nasıl ıslak” diye! Kocaman bir tereyağı gibi.
Hakan Yılmaz: Soğanı bir basıyor, ıslaklığını anlamıyorsun bile (gülüyor).
‘PARTNERLİK İŞİ KOMEDİDE ÇOK ÖNEMLİ’
◊ Nasıl bir ikili oldunuz?
Orkuncan İzan: İlk gün sette ilk sahnemizi çekiyoruz. Döndüm, Hakan Abi’yle aynı anda birbirimize baktık, dedim ki tamam. Partnerlik işi komedide çok önemli. Onu izlerken bakıyorum, öyle bir şey yapıyor ki, ‘Bunu ben de yapsam tam olarak böyle oynardım’ diyorum. Sahne içinde de çok aynı dilden bir şeyler yapıyoruz. Ben ‘Ayrılsak da Beraberiz’i izleyerek büyüdüm, demek ki çok etkilenmişim. Kendime komedi tohumları ekerken ondan da bir şeyler ekmişim oraya.
Hakan Yılmaz: Ben de çok keyif aldım. Orkun çok yetenekli. Gerçekten yumuşacık bir oyunculuğu var, hiç abartıya kaçmıyor. Çok yetenekli, geleceği parlak, ileride de çok daha güzel projelerde izleyeceğimiz bir kardeşim, yolu açık olsun, bayılıyorum kendisine.
‘AŞK ÜÇ-BEŞ AY SONRA ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİYOR’
◊ Hakan sen yıllardır ekranda âşık adamları canlandırıyorsun…
Hakan Yılmaz: Evet, genelde salaklıktan iki kadın arasında kalmış oluyor benim oynadığım karakterler.
◊ Aşkı çözdün mü?
Hakan Yılmaz: Aşk dediğin şey bence üç-beş ay sonra şeklini değiştiriyor. Hepimiz âşık olduk, ilişkilerimiz oldu, aşk bir yerden sonra şekil değiştiren, sevgiye, alışkanlığa ve saygıya dönen bir şey.
Orkuncan İzan: Merak bitince aşk bitiyor, aşk dediğin şey merak aslında. Karşındakini çözüp tanıdıkça yerini sevgiye bırakıyor.
◊ Çapkın mısınız?
Hakan Yılmaz: Belki gençliğimizde, bekârlığımızda çapkınlıklarımız olmuş olabilir.
Orkuncan İzan: Ben biraz çapkınım.
◊ Sosyal medyada ‘fake’ hesaplarınız var mı?
Hakan Yılmaz: Yok. Zaten takip ettiğim insanlara bakıyorum, başkalarına bakmıyorum.
Orkuncan İzan: Benim var, o da birinin hikâyesine bakmam gerekirse görmesin diye.
◊ En son kimi stalk’ladınız?
Orkuncan İzan: Seni!
Hakan Yılmaz: Ben önüme ne düşerse...
◊ Sosyal medyadan ahlaksız teklif alıyor musunuz?
Orkuncan İzan: Fotoğraf yolluyorlar.
Hakan Yılmaz: Ben kapattım mesajları, sadece takip ettiğim kişilerden geliyor.
◊ Yeni projeleriniz var mı?
Hakan Yılmaz: Ebru Cündübeyoğlu ile ‘Ölüm Bizi Ayırana Dek’ oyunu devam ediyor. Yeni bir oyun hazırlığımız var.
Orkuncan İzan: Dördüncü sezonuna giren tiyatro oyunum var, ‘Misket’. ‘Afife’ devam ediyor. ‘Ayşe’ isminde bir festival filmi çektik. Bir de Kanal D’de ‘İnci Taneleri’ devam ediyor.
‘BİR SÜRÜ YETENEKSİZ POPÜLER İNSAN VAR’
◊ Film bir kara mizah. Sizce ağlatmak mı daha zor, güldürmek mi?
Hakan Yılmaz: İnsanlar ortak şeylere üzülebiliyor ama herkes aynı şeylere gülmüyor. Espri anlayışı diye bir şey var, üzülme anlayışı diye bir şey yok. Bu kadar farklı kafadaki insanları sahnede, perdede, televizyonda güldürmek daha zor.
Orkuncan İzan: Güldürmek bence de daha zor, üzüntü dediğimiz şey uzun süren bir duygu, haftalarca üzülebilir insan ama haftalarca gülemez. Bir oyuncu olarak seyirciyi daha kolay ağlatabilirim gibi geliyor ama güldürmek… Herkes başka şeye gülüyor. Ben çok uzun süredir gülmüyorum mesela. Sosyal medyada geziyorsun, acı bir haber görüyorsun, kaydırıyorsun, komik video, normal zamanda gülebileceğim bir şeye de gülemiyorum.
◊ Sosyal medyadaki takipçi sayısı önemli. Sizce bir insanın popüler olması yetenekli olduğunu gösterir mi?
Orkuncan İzan: Alakası yok.
Hakan Yılmaz: Bir sürü yeteneksiz popüler insan var, popüler olmak için yetenek gerekmiyor.
◊ Çok takipçisi olduğu için birinin başrol olmasına bozulur musunuz?
Hakan Yılmaz: Bozulmuyorum. Eğer internette popülersen internetin çektiği kadar popülersin, çekmediği yerde yoksun. Instagram kapansa bitti.
Orkuncan İzan: Bir haftada unutulur gider hepsi.
◊ Yakışıklılık da ekranın aradığı şeylerden. Buna nasıl bakıyorsunuz?
Orkuncan İzan: Benim baklavalarım, kaslı bir vücudum yok.
Hakan Yılmaz: Baklava alır gideriz.
Orkuncan İzan: ‘Dizidekinden yakışıklısın’ gibi tepkiler geliyor. Dizide bilinçli olarak kendimi çirkinleştiriyorum. Ama başrolde yakışıklı ve güzel olması kaygısını anlayabiliyorum. Seyirci kendini onların yerine koyuyor. Yapımcılar da buraya yöneliyor.


