Orman yangınında yardım için koşan gençler ölümle burun buruna geldi: Kaçmayı değil yardım etmeyi seçtik
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Orhaneli-Harmancık yolu Meyran mevkisinde 26 Temmuz günü saat 16.00’da başlayan orman yangını, rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyerek geniş bir alana yayıldı. Aynı gün 17.30 sularında Kestel’in Ağlaşan Mahallesi’nde çıkan başka bir yangın da Gürsu’ya ulaştı. Alevlere 35 hava aracı, 1136 kara aracı ve 2 bin 600 personel ile havadan ve karadan müdahale edildi. Gürsu, Kestel, Harmancık, Orhaneli, Büyükorhan ve Osmangazi ilçesine bağlı toplam 12 mahallede 1315 hane ve 3 bin 763 kişi güvenli bölgelere tahliye edildi. Kestel-Gürsu ilçelerindeki orman yangını 4'üncü gününde, Orhaneli-Harmancık ilçelerindeki orman yangını 5'inci gününde söndürüldü.

Gürsu'da 1370 hektar, Harmancık'ta 4 bin 700 hektar alan kaybedilirken, Harmancık'ta 2 milyon 300 bin, Gürsu’da ise 680 bin ağaç yandı. Her iki yangında 10 bin futbol sahası kadar alan zarar görürken, yangın bölgelerinde hayatın normale dönmesi ve eksikliklerin belirlenip giderilmesi için çalışmalar sürüyor. Vatandaşlarla tek tek görüşülüp, ihtiyaçları yerinde tespit edilirken, yanan alanların ağaçlandırılması için de projelendirmeler yapılıyor.
YARDIM GÖTÜRÜRKEN KENDİLERİNİ ALEVLERİN ORTASINDA BULDULARÖte yandan yangına ilişkin yeni görüntüler de ortaya çıkmaya devam ediyor. Her iki bölgeye de gönüllü olarak desteğe giden Erhan Aksakal, Özkan Akkoyun ve Oğuzhan Akgül, yiyecek, içecek, maske, yanık kremi ve göz damlası gibi yardım malzemelerini götürdükleri Harmancık ilçesinde kendilerini alevlerin arasında buldu. 3 arkadaş yaşadıkları panik anlarını, cep telefonuyla kaydetti. Görüntülerde, 3 arkadaşın içinde bulunduğu aracın, yardım malzemelerini bıraktıkları Çakmak Mahallesi’nden çıktıktan sonra yolun her iki tarafını kaplayan alevlerin arasında kaldığı görüldü.

Çalıştıkları fabrikalardaki mesaileri bittikten sonra buluşup, yangın bölgesine yardım götürmek için harekete geçtiklerini söyleyen Erhan Aksakal, o anları şu sözlerle anlattı:
"Yiyecek, içecek, maske, göz damlası, yanık kremleri götürdük. İlk başta Harmancık’ta giriş kısmındaydık. Jandarma ileriye gitmemize izin vermiyordu. Biz bir şekilde içeriye girdik. Aşağıdaki bölgeye yardım ettik. Sonrasında yangının yola doğru yaklaştığı haberini aldık. Diğer arkadaşımız gidip, aracı getirdi. Geri dönerken, bir anda alevlerin yolu sardığını gördük. 50-100 metre sonra arabayı kenara çekip, yardım ettik. Çünkü alevler çok büyüdü ve itfaiye orada yoktu. Sadece su tankeri ve traktör vardı. Alevlerin arasından, itfaiye ve köy halkı sayesinde yangının azalmasıyla beraber, oradan çıktık. O an hiçbirimizde korku yoktu. Korku olsa kaçardık oradan. Ama biz kaçmayı değil yardım etmeyi seçtik."

Önce Kestel-Gürsu ardından da Orhaneli-Harmancık ilçelerine yardım götürdüklerini söyleyen Özkan Akkoyun da söndürme çalışmalarında ekiplere ve bölge halkına destek verdiklerini belirterek, "Sosyal medyadan bize haber geldi. Öncesinde arkadaşlarımla Gürsu’daki orman yangınına gittik. Zaten bizim araç grubumuz var. Daha önce de bu şekilde yangınlara gittik. Yardım yapmanın, insanın içinde olması gerekiyor. Kendimizi orada olmaya mecbur hissettik. Alevlerin arasında kaldığımızda korkmadık ama oradan mecbur geçmemiz gerekiyordu. Arkamızdan da alevler geliyordu. İki alev arasında kalacaktık ya da geçecektik. Biz de geçtik. Mecbur oradan geçmek zorundaydım. Yoksa alevlerin arasında kalacaktım. Bu sefer yangına da müdahale edemeyecektik. Mecburen gaza basıp, geçmek zorunda kaldık. Aracımızı ileri park ettik. Sonrasında zaten hemen vidanjörler geldi. 10-15 dakika sonra bulunduğumuz bölgeyi söndürdük" dedi.

Yardım götürdükleri Harmancık Mahallesi’ne ulaşıp, malzemeleri bıraktıktan sonra, alevlerin yola ulaştığını anonsla öğrendiklerini söyleyen Oğuzhan Akgül ise "Su, erzak, göz damlası, ilk yardım ve gerekli malzemeleri aldıktan sonra, Harmancık bölgesine yol aldık. Harmancık bölgesine gittiğimizde, zaten Çakmak köyüne girdiğimizde yardımları bıraktıktan ve diğer araçlara yardım ettikten sonra, bize anons geldi. Gelen anonsta, ‘Yangın yola indi, acilen köyü boşaltın’ diyordu. Bunun üzerine köyden çıktık. Bu sırada zaten yangın yola inmişti. Önümüz, arkamız kapanmıştı. Aracı güvenli bir yere çektikten sonra, araçtan ayrılıp, yangın alanına söndürme çalışmalarına gittik. Orada ekiplerle yangına müdahale ettik. Yaklaşık 3 gün oradaydık. 74 saat uykusuz kaldık, ama uykuyu hiç hissetmedik. Açlık aklımıza gelmedi, tek derdimiz susuzluktu" diye konuştu

İlk başta panik yaşadıklarını ancak sonrasında görev bilinciyle hareket ettiklerini söyleyen Akgül, "Yangın alanının içinde zaten çektiğimiz videolarda da belli oluyor. Ama panik bir süre sonra yerini vicdana bıraktı. Çünkü yanan yeşilimiz, yeşil vatan. Bir ana vatanımız, bir yeşil vatanımız var. Yeşil vatanımızı da korumak zorundayız, ana vatanımızı da. Türk gençliği olarak bunu kendimize hak görüyoruz. O an alevlerin arasında kaldığımda korku yoktu, sadece panik vardı. Alevlerle etrafımız sarılmıştı. Allah bize böyle felaketler yaşatmasın." dedi.


