Orta Çağ a hoşgeldiniz!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
İçinde yaşadığımız dünyanın nasıl evrelerden geçip bugüne geldiğini genellikle düşünmeyiz. Alışkanlıklar, meslekler ve hatta “şeyler”..
Mesela, 1818 yılına kadar ayakkabılarda sol - sağ farklı değildi. Her iki ayağa da sol kalıptan ayakkabı üretilirdi. Bilinen ilk sol - sağ farklı kalıpla üretim, işte o yıl Philadelphia’da gerçekleştirildi.
İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan tutuklanınca, aklıma, üniversite bitirme tezimin bir parçası olan, Beccaria’nın “Dei delitti e delle pene” eseri geldi. Beccaria, suçlar ve cezalarını incelediği eserinde modern hukukun temellerini atmıştı. İdam cezasına karşı çıkan ilk düşünürlerden biri olmasıyla da adını tarihin doğru yerine yazdırmıştı.
1700’lerin ikinci yarısından söz ediyorum. Dünyanın Orta Çağ karanlığından daha yeni çıkmaya başladığı yıllardan yani.
İşte geldik, asıl anlatmak istediğim yere! Hukukun geçirdiği değişime!
*. *. *
Avukatlık tarihi antik Yunan ve Roma’ya uzanır. Zaten eski Yunanca’da üstün, ayrıcalıklı, güzel konuşan anlamındaki “advo-catus” sözcüklerinden türetilmiştir. Orta Çağ’a kadar hür erkeklerin üstlendiği, saygın bir iş olmuştur.
Ya sonra?
Orta, ya da “KARANLIK ÇAĞ” avukatlığı lüzumsuz bir iş haline getirdi. Zira o çağda davalar “işkence ve itiraf” ile yürütülüp sonuçlandırılıyordu. Bedenler ateşle, suyla imtihan edilirken sözler ve savunma ne işe yarardı ki!
Düşünün, sorguda bir sandalyeye bağlanıp suya atılıyorsunuz. Eğer suyun üzerine çıkabilirseniz şeytanla işbirliği yaptığınız.. Yani suçlu olduğunuz anlaşılıyor!
Yok, 100 vakanın 100’ünde görüldüğü üzere boğulursanız masumiyetiniz kanıtlanıyor. Bu arada ölmüş olabilirsiniz. Dert etmeyin, cennette hakkınız teslim edilecektir!!
Bizim Reis’in siyasi ömrüyle kıyaslanamayacak kadar uzun, yüzyıllar sürdü bu “hukuk sistemi”.
Öylesine vahşi bir dönemin ardından da, toplumların isyan etmesi ve Beccaria gibi olağanüstü insanların katkılarıyla insan onuruna yakışır biçimde inşa edilmeye başlandı.
Artık sadece yasalardan, cezalardan değil adaletten söz ediliyordu.
Adaletin de, savunma ile iddia makamının eşitlenmesiyle mümkün olduğu görülüyordu.
Bu eşitliğe 21. Yüzyılda bile tanık olamadık. Onun yerine Orta Çağ’a dönüşe geçtik. Savunmayı sanık sandalyesine oturttuk.
Mehmet Pehlivan’ın tutuklanma gerekçesini okuyunca hak vereceksiniz diye düşünüyorum.
Tutuklamaya sevk yazısı -uzunluğu gözünüzü korkutmasın- inanın hukuk tarihine geçecek. Zira, özetle şunu diyor: Mehmet Pehlivan görevini o kadar titizlikle yaptı ki bu ancak örgüt üyesi olmasıyla izah edilebilir!!!
* “Şüphelinin, hakkında soruşturma yürütülen şüphelilerin gözaltı ve sonraki süreçlerinde soruşturma sürecini takip edecek avukatların kim olacağı hususunda planlama yaptığı, bu şekilde dosyada ifadesi alınan kişilerin ifadelerine ulaşmayı amaçladığı, halihazırda dosya kapsamında tutuklu bulunan şüphelilerin avukatlarını örgüt faaliyetleri kapsamında organize ettiği..”
* Kontrolündeki avukatları şüphelilerin bulundukları cezaevlerine yönlendirdiği, şüphelilerle görüşen bu avukatların şahısların konuşmamaları yönünde telkin ve baskılarda bulundukları, örgütün çözülmemesine yönelik eylemlerde bulunduğu dikkate alındığında;
*”Şüphelinin suç örgütü içerisinde önemli bir konumda bulunduğu, örgütün dağılmaması ve çözülmemesi maksadıyla hareket ettiği, bu nedenle suç örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğu hususunda somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, şüphelinin delilleri karartma, dışarıda bulunan şüphelilere ve tanıklara baskı yapacağı hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunduğunun dikkate alınmasıyla..”
* “TUTUKLANMASINA…”*. *. *
İmamoğlu’nun suç örgütü kurduğu ispat edilememiş.. Tutuklular hakları çiğnenerek, yani günümüz adalet anlayışına göre işkence ve zulüm görerek.. Kısacası Orta Çağ hukuku uygulanarak cezaevlerine doldurulmuş..
Ve hukuk fakültelerinin prof prof ünvanlı hocaları susakalmış..
Tek bir örnek bile, görmek isteyene gerçeği gösterecek aslında.
Kimi kaynaklara göre işadamı.. Kimilerine göre “milyarder sıvacı” Adem Soytekin, önce İBB dosyasına eklendi.. Ardından itirafçı oldu. İddialarından biri, Pehlivan’ın kendisine belirli bir hukuk bürosu ile çalışması için baskı yaptığı yolundaydı.
İddia Mehmet Pehlivan’a soruldu.
Cevap:
“Hukuk Bürosu bildiğim kadarıyla zaten Adem Soytekin'in 10 yılı aşkın süredir avukatlığını yapmaktadır. Var olan bir hukuki ilişkiyi benim kurmuş olmam fiilen ve mantıken imkansızıdır. Soytekin, 19 Mart'tan önce gerçekleştirdiğini iddia ettiği hayal ürünü toplantıda, onunla konuştuktan sonra (müteahhit) Ali Nuhoğlu hakkında tedbir kararı verildiğini söylediğimi ileri sürmüştür. Oysa, Nuhoğlu hakkında tedbir kararı 19 Mart'tan sonra verildiği basına yansımıştır.”
*. *. *
Dünyanın en etkili felsefecilerinden Spinoza, Haham olmak üzere yetiştirilmiş.. Musevi inancının derinlerinde yıllarca eğitim ve araştırma faaliyetinde bulunmuştu. Fazla derine (!) inmiş olmalı ki, şunu keşfetti. Tevrat’ta yer alan kimi dağ, şehir vs isimleri çok çok daha sonra kullanılmaya başlanmıştı. Dolayısıyla kutsal kitapta olmamalıydı.
Bu kuşkuculuk onu önce afaroz edilmeye.. Sonra da kendi iradesiyle dinini terk etmeye götürmüştü.
“İnsanı dinden imandan çıkarır” dedikleri buydu herhalde.
Değilse bile, İmamoğlu dosyasındakiler akla getiriyor.
Hatırlayın;
* Yıllardır yurt dışına çıkmamış birine ‘yurt dışına para kaçırma’ suçlaması.
* İBB binasında odası İmamoğlu’nun odası ile yan yana birine ‘neden telefonlarınız aynı baz istasyonundan sinyal veriyordu’ sorusu.
* Hafta sonu tatili nedeniyle kapalı olan döviz bürolarından, kurultay rüşveti için milyonlarca dolarlık döviz alındığı iddiası.
Şunu da eklemeliyim: Yasalarımıza göre avukatlar hakkında Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmadan soruşturma, kovuşturma yapılamaz.
Mehmet Pehlivan için alınmış mıydı dersiniz?
“HAYIR!”
Soru şimdi şu: En açık kural ihlal edildiğine göre ileride dosyanın istinaftan, üst mahkemelerden döneceği kesin. O halde neden bile bile lades!!!???
Acaba, “BOŞVERİN İLERİYİ”.. Biz şimdi İmamoğlu’nu daha ne kadar içerde tutup iradesini nasıl kırabiliriz, ona bakalım mı deniyor?
Başka sorum yok sayın mahkeme.
Şimdi usulca çekileceğim..
Cumhuriyet tarihinin en yüksek akaryakıt zammına hazırlanacağım.
Müsaadenizle!


