SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Anneler Günü nde yaşamına son veren Arzu nun kayınvalidesi eziyet ten tutuklandı

Türkiye de ölen İngiliz turistin kalbi çalındı iddiası! Bakanlıktan açıklama var

VakıfBank teşekkür etti: Ayrılık açıklandı

Arda Güler in Mbappe yi elinden kurtardığı Kike Salas ın WhatsApp mesajları gündeme bomba gibi düştü

EuroBasket 2029 a dört ülke ev sahipliği yapacak Sözcü Gazetesi

Birlikte yaşaması en zor burç hangisi? Sözcü Gazetesi

Bodrum FK Teknik Direktörü Morais: Kazanıp, şansımızı son maça taşımak istiyoruz Fanatik Spor Haberleri Video

Her şey değişti öngörü değişmedi Sözcü Gazetesi

Savcılıktan İBB ye İmamoğlu talimatı Sözcü Gazetesi

Şort giyen öğrencileri edepsizlikle suçlayan öğretmen hakkında suç duyurusu Sözcü Gazetesi

UEFA Avrupa Ligi nde sezonun takımı açıklandı: Şampiyondan 4 isim listede

Kemal Sunal a hayat verecek oyuncu Güldür Güldür den çıktı

Tahvil faizleri fırladı borsalar karıştı

İmamoğlu yasağına karşı CHP li gençlerden yeni kampanya Sözcü Gazetesi

Pirinç esprisi koltuğundan etti, Japon bakan istifa etti

Küresel faizde kırılma anını devletler göğüsleyebilir mi? Mehmet Akif Soysal

Fransa da dehşet! Türk genci baltayla vahşice öldürüldü! Henüz 17 yaşındaydı...

Özgür Özel Fatih Belediyesi ni işaret etmişti! Mehmet Ergün Turan yanıt geldi: Bugün açıklasın

Roman Abramoviç’in lüks yatı hacklendi

İran Dışişleri Bakanı: ABD ile müzakerelerde ilerleme ihtimali var

Özel den Sosyalistlere nazar boncuklu İstanbul Sözleşmesi sözü

Özel den Sosyalistlere nazar boncuklu İstanbul Sözleşmesi sözü

SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.

Küresel ölçekte sol, demokrat, sosyal demokrat ve sosyalist partileri bir araya getiren en büyük uluslararası siyasi organizasyon olan Sosyalist Enternasyonal, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ev sahipliğinde İstanbul’da başladı. Sosyalist Enternasyonal Başkanı İspanya Başbakanı Pedro Sánchez olurken, başkan yardımcılığı görevini CHP Genel Başkanı Özgür Özel üstleniyor.

Toplantıda, tutuklu bulunan İBB ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mektubu okundu. Mektubu CHP’li Selin Sayek Böke sundu.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Özgür Özel, katılımcıları İstanbul’da ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirtti.

Özel, Sosyalist Enternasyonal’i dünyanın en büyük ailesi olarak gördüklerini vurguladı.

Konuşmasında Ekrem İmamoğlu’nun durumu üzerinden demokrasi ve hukuk vurgusu yapan Özel, şunları kaydetti:

“Seçimle göreve gelen ancak seçimle gitmek istemeyen Sayın Erdoğan en büyük rakibine karşı darbe yapmıştır. Türkiye 19 Mart sabahı bir sivil darbeye uyanmıştır. İstanbul'un üç kez seçilmiş belediye başkanı ve partimizin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, yüzlerce polis tarafından evi basılarak gözaltına alınmıştır. Şu anda beş belediye başkanımız daha tutukludur, iki belediyemize kayyum atanmıştır.”“Bu toplantının sloganı ‘Hak ettiğimiz bir dünya için ya hep beraber ya hiçbirimiz’ olarak belirlenmiştir. Bizim bu döneme Alman şair Bertolt Brecht'ten ilhamla Türkiye'de kullandığımız slogan şudur: ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.’”

Gazze’de yaşanan katliama da dikkat çeken Özel, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı:

“Gazze'de öldürülen Filistinlilerin sayısı 50.000'i aşmıştır. Yalnızca son hafta içinde 370 Filistinli öldürülmüştür. Çocuk, kadın, 370 Filistinli. Dünyanın herhangi bir gelişmiş ülkesinde 370 civciv aynı anda ölse yöneticiler alarma geçer. Ama Gazze’de 370 kadın ve bebek öldü. Bunu bütün yoldaşların en yüksek sesle dile getirmesi gerekiyor.”

Filistin için çözümün, 1967 sınırları içinde ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olacağını ifade eden Özel, “Sevgili başkanımız Pedro Sánchez, Filistin halkının haklı mücadelesine samimi ve örnek olan bir destek vermektedir. Sosyalist Enternasyonal'i bu katliama karşı çok daha etkin tavır almaya davet ediyorum.” dedi.

Özel, dünyanın dört bir yanında yükselen otoriter yönetimlere karşı dayanışma çağrısı yaptı:

“Örgütlü kötülükle ancak örgütlü iyilik baş edebilir. Örgütlü otoriterliğin panzehri bizim dayanışmamızdır. Dünyanın dört bir yanında iyi örgütlenmiş demokratik güçler dayanışma içinde hareket etmelidir.”

Özel, İstanbul Sözleşmesi'ne de vurgu yaptı. Özel şunları ifade etti:

Türkiye'de bir şeyi çok kıymetlendiriyorsan ona bir nazar boncuğu hediye edebilirsin, aman bunun başına bir şey gelmesin diye. Ana muhalefet lideri olarak söylüyorum, bir nazar boncuğum olsaydı ve onu bir bunu İstanbul Sözleşmesi için yapardım. İstanbul'da İstanbul'un adıyla anılan kadına karşı şiddeti yasaklayan ve bu konuda en sert tedbirlerin alınmasını taahhüt eden, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve bu eşitsizliklerle mücadeleyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan çok güçlü bir metnin İstanbul'da kararlaştırılmış, bizim de desteğimizle birlikte parlamentomuzda hızla gündeme alınmış, parlamentoda bulunan bütün milletvekillerinin oy birliğiyle yürürlüğe girmiş, o gün Cumhuriyet Halk Partililer iki ellerini kaldırarak İstanbul Sözleşmesi'nin onayına destek vermişti. Bu sözleşmeden Erdoğan geçen seçimlerden önce kadınlara nafaka vermek istemeyen, kadınları dövdüğü için evden uzaklaştırıldıklarına tepki gösteren ve kadına karşı şiddeti belli sınırlar içinde meşru gören bir tuhaf seçmen kitlesinin desteğini almak için bir gece yarısı tek başına attığı bir imzaylayla İstanbul Sözleşmesi'nden çıktı. O yüzden Erdoğan'ın yakasına iliştirilecek bir nazar boncuğu kalmadı. Ama Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinin ilk bir ayı içinde İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden Türkiye'de yürürlüğe koyacak, dünyada da İstanbul Sözleşmesi'nin en iyi şekilde uygulanmasının takipçisi olacak. Bunu buradan geçtiğimiz günlerde çok başarılı bir toplantı da yapan Sosyalist Enternasyonal Kadın, Kadın Sosyalist Enternasyonal'in değerli üyelerinin varlığında tekrar etmek de isterim. Sözlerimi tamamlarken şunu herkese hatırlatmamız gerekir ki, demokratlar otoriterliğin ya hedefi ya da potansiyel hedefidir.

Özgür Özel'in konuşması da tam olarak şöyle:

Dayanışma duygunuzun Ekrem İmamoğlu'na ve arkadaşlarımıza en sıcak bir şekilde geçtiğini buradan hissediyorum.

Biraz önce okunan metinde de sizlere hitaben bu salonun dayanışmasının kendine ne kadar güç verdiğini ifade etmişti.

Değerli konuklar, değerli yoldaşlar, sizleri üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan, ortasından bir nehir değil deniz geçen şehirden selamlıyoruz. Hepiniz hoş geldiniz.

Dünyanın en kadim şehirlerinden İstanbul'da sizleri ağırlamaktan derin bir memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim. Biz 81 ülkeden 89 partinin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal'i dünyanın en büyük ailesi olarak görüyoruz.

Biz aynı dünya görüşüne sahip ve birbirine sıkı sıkıya bağlı yoldaşlarız. Ve bugün bu büyük ailenin ortak değerleri etrafında dayanışma içinde olmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Tarih çok önemli bir kırılma sürecinden geçmektedir. Dünyada neoliberal ekonomik anlayışı savunan iktidarlar, milletler ve sınıflar arasındaki ekonomik eşitsizlikleri devasa boyutlara taşıdı. Dünyanın bir kısmı doymak bilmez bir tüketim toplumuna dönüşürken diğer kısmını yoksulluğa hatta açlığa mahkum ettiler. İklim krizinin, göç sorununun ve bunlara bağlı birçok sorunun derinleşmesine ağır katkılarda bulundular.

Zaten yaralı olan dünyanın ruhunu daha da kanattılar. Bugün bu yaralı ruhun iyileşmesi için derin bir şefkate ihtiyaç var. Bu şefkatin kaynağı ise her daim yoksulların, mağdurların yanında durmuş olan sosyal demokrasi ve sosyalizmden başkası değildir.

Bu sebeple dünya bugün her zamankinden daha fazla biz sosyal demokratlara ve sosyalistlere gereksinim duymaktadır. Dünyada dengeleri yeniden kurmak, bölgesel savaşlara son vermek için sağ popülist akımların akıl dışı söylemlerine değil sosyal demokrasinin toparlayıcı eline ihtiyaç var.

Bu toparlanmayı sağlayacak olan bu salonda temsil edilen iradenin ta kendisidir. İhtiyacımız olan gerçek dışı, ihtiyacımız olan gerçek dışı söylemlerle kabartılan yoğun duygular değil, gerçek bir dayanışma ve en az otoriterliğin, neoliberal düzenin mağdur ettiği yurttaşlarımız kadar cesur olmaktır.

Bilinmelidir ki bu salonun dayanışma ve cesaretten bir adım geri adım atması, ülkelerimizde adaletsizliğe uğrayan milyarlarca insanın mağduriyetinin katlanmasına neden olacaktır. Saygıdeğer yoldaşlar, içinde bulunduğumuz coğrafya ne yazık ki çoklu kriz ve çatışmaların neredeyse her türlüsünün yaşandığı bir bölgedir.

Bu şehrin kuzeyinde yaklaşık üç yıldır süren Ukrayna'daki savaş, çatışma ve işgal var. Güney sınırımızın hemen ilerisinde Gazze'de ise devam eden bir katliam, bir soykırım var.

Sınırdaş olduğumuz Suriye'de yaşanan belirsizlik ve çatışmalar, daha güneyde Yemen'de, doğumuzda Libya'da artan istikrarsızlık. Bölgemiz gelir dağılımının en bozuk olduğu, ayrıca iklim ya da çatışma kaynaklı göçün en yoğun yaşandığı coğrafi alanlardan biridir.

Bunun yanında bu geniş bölge terör, vekalet savaşları, hibrit savaşlar gibi çağımızın en yeni ve ağır sorunlarıyla baş etmeye çalışmaktadır.

Otoriterliği besleyen kaynaklardan biri güvenlik kaygılarıdır. Dünyada artan kriz ve çatışmalar, otoriter yönetimler tarafından kendi iktidarlarını güçlendiren bir araca dönüştürülmektedir.

Bu noktada sosyal demokrat ve sosyalist partilerin güvenlik, demokrasi ve gelir dağılımı arasındaki dengeyi koruyabilmeleri, söylemlerini bu yeni koşullara uygun olarak geliştirmeleri daha da önem kazanmıştır.

Şu an devam eden çatışmalardan, Ukrayna'daki kanlı çatışmalardan önce ateşkes, sonra da iki tarafın iradesiyle kabul edecekleri kalıcı bir çözümle sonuçlanmasını umut ediyorum.

Bu yönde gösterilen tüm çabaları son derece değerli buluyorum. Yine Gazze'deki katliamların sonlandırılması çağrısında bulunuyorum. Gazze'de öldürülen Filistinlilerin sayısı 50.000'i aşmıştır.

Yalnızca son hafta içinde 370 Filistinli öldürülmüştür. Çocuk, kadın, 370 Filistinli. Dünyanın herhangi bir gelişmiş ülkesinde 370 civciv aynı anda bilinmedik bir sebepten ölse o ülkede ülkeyi yönetenler alarma geçerler ve herkes kaygılanır.

Hemen yanı başımızda bir hafta içinde 370 tane kadın ve bebek öldü. Bunu bütün yoldaşların en yüksek sesle tüm coğrafyalarda, tüm toplantılarda dile getirmesi gerekiyor.

Bugün Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump, Filistin halkını Gazze'den sürgün etme, o bölgeyi bir eğlence ve kumarhane merkezine çevirme projesini gülerek, alay ederek dile getiriyor. Maalesef dünyada dinliyor. Sizin huzurunuzda bir kez daha şuna dikkat çekmek isterim ki, Trump şaka yapmıyor.

Ama Gazze açıklarında tüm Avrupa'ya 100 yıl yetecek hidrokarbon yataklarının varlığından da habersiz değil. Sizin huzurunuzda bir kez daha bu kötücül plana sonuna kadar karşı duracağımızı ve Filistin davasına tarihsel tutarlılığımız içinde ve aynı ve artan bir cesaretle sahip çıkacağımızı ifade etmek isterim.

Çözümün 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olacağını savunuyoruz. Bu Birleşmiş Milletler kararını sahiplenmeye devam etmeliyiz. Sevgili başkanımız Pedro Sanchez, Filistin halkının haklı mücadelesine samimi ve örnek olan bir destek vermektedir.

Bunun için kendisini buradan bir kez daha kutluyorum. Sosyalist Enternasyonal'i bu katliama karşı çok daha etkin tavır almaya davet ediyorum. Ortadoğu Komitesi'nin bu konuda bölgeyi ziyaret ederek bir rapor hazırlamasının ve gündeme acilen alınmasının önemli olduğunu değerlendiriyorum.

Değerli yoldaşlarım, öyle bir döneme girdik ki, Amerikan başkanı hiç çekinmeden bazı liderler için "O benim gözde diktatörüm" diyebiliyor veya onları ağırladığı sırada canlı yayınlarda "Diktatör olmanız benim için problem değil" ifadesini kullanabiliyor.

Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan en güçlü rakibini seçime sokmamak için hapse atabiliyor. Ve bunu yapmadan önce diktatörlük kavramını dert etmeyen Trump'tan onay alıyor, onu haberdar edebiliyor.

Trump yönetimi de Türkiye'deki bu hukuksuzluklara alaycı alaycı gülüyor. Trump'ın en önemli ekibinden en önemli isimlerden bir tanesi, Gazze açıklarında ki petrollerle en çok ilgilenen kişi, Türkiye'de petrol aramalarına birkaç ay içinde başlaması beklenen kişi, daha dün Türkiye'de yaşanan olaylar sorulduğunda "Üçüncü dünya ülkelerinde böyle şeyler olur. Muhalifleri içeri tıkarsın, ondan kurtulursun, sorun hallolur. Türkiye'de aktif protestolar var ama hükümet hala istikrarlı görünüyor." diyebilmiştir.

Almanya'da radikal sağcı, ırkçı bir parti seçimlerde daha evvel görülmemiş bir başarıyla çıktı maalesef. Geçtiğimiz hafta Portekiz'de aşırı sağcı parti hükümet kuramasa da tarihi denilebilecek düzeyde yüksek bir oy aldı. Yani dünyadaki sağ popülist ve otoriter dalga adım adım daha çok tehlikeli hale geliyor. 21. yüzyılın ikinci çeyreğine yapay zekanın etkisi altında birbiriyle konuşan, birbirinden öğrenen makinelerle, robotlarla gireceğimiz ve bu riskleri tartıştığımız bir sürede birbiriyle konuşan, dayanışan ve öğrenen otoriter, popülist liderlerle girdik. Bence önümüzdeki çeyreğin en büyük sorunu, en büyük mücadele alanımız bu bütünün ta kendisi olmalıdır. Şunu hiç unutmamalıyız, örgütlü kötülükle ancak örgütlü iyilik baş edebilir.

Örgütlü otoriterliğin panzehri bizim dayanışmamızdır. Dünyanın dört bir yanında iyi örgütlenmiş demokratik güçler dayanışma içinde hareket etmelidirler. Bu seneki Sosyalist Enternasyonal toplantımızın dayanışma temasını esas almasının nedeni de yapmış olduğumuz bu ortak tespittir. Dayanışma bu saatten sonra demokratlar için bir tercih değil, kaçamayacağımız bir sorumluluğumuzdur.

Tam da bu nedenle toplantının sloganı "Hak ettiğimiz bir dünya için ya hep beraber ya hiçbirimiz" olarak belirlenmiştir. Bizim bu döneme Alman şair Bertolt Brecht'ten ilhamla Türkiye'de kullandığımız slogan şudur: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Değerli yoldaşlar, günümüzde otoriterler halktan daha önce aldıkları onayı suiistimal ederek demokrasinin temel ilkelerini çiğniyorlar.

Demokrasinin sağladığı imkanları aşındırıyorlar. Geleneksel medya organlarını ele geçiriyor, tekelleştiriyorlar. Sosyal medyaya baskı ve sansür araçlarını kullanıyorlar. Hukuk sistemini kontrol ediyorlar. Kaygıyı körüklemek için içeride ve dışarıda düşmanlar yaratıyorlar. Halkın kaygı duvarını aştığı noktada korku duvarını inşa etmeyi bir fırsat biliyorlar.

Rızayı üretmek için kaygılanıyorlar. İtirazı bastırmak içinse korkutmaya çalışarak zorbalığa başvuruyorlar. Adeta baskısı yapılmamış ama hepsinin elinde, başucunda otoriterlerin el kitabı bulunuyor.

Biraz önce söylediğim gibi birbirlerinden öğreniyor, birbirlerine öğretiyor, birbirlerine destek veriyorlar. Ve böyle bir süreçte bir ülkede yaşanan baskıları, yapılan yanlışları dünyaya anlatmaya çalıştığında o ülkenin demokratları "Ülkeni dışarıya şikayet edemezsin" deyip bir psikolojik baskı ve bariyer oluşturmaya çalışıyorlar.

Türkiye'de durum farklı değil. Bu iktidara 15 Temmuz'da darbe yapıldığında ertesi sabah Erdoğan kapımızı çaldı. "Dünya ile ilişkileriniz çok iyi. Bunun bir demokrasiye darbe olduğunu dünyaya anlatmamıza yardım edin" dedi.

O yardımı esirgemedik. Partisi kapatılırken kurduğu heyetlerle her birinizin kapısını çaldı ve partisine kapatma davası açılmasının ne kadar antidemokratik olduğunu anlattı. Destek gördü. Biz de parti kapatmalara her zaman karşı olduk.

Erdoğan'ın partisinin ilk yola çıktığı zamanlar yaşadıkları zorluklar karşısında gidip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptıkları başvurularda sonuç aldılar. AİHM kararlarının uygulanmasını hep birlikte savunduk. Bugün Türkiye'de AİHM kararlarını uygulamayan, seçilmiş milletvekillerini Anayasa Mahkemesi kararına rağmen içeride tutan, kendisine darbe yapıldığında ona sahip çıkan, kapalı meclisi açtırıp tankların önünde direnen Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçilmiş belediye başkanına darbe, gelecek cumhurbaşkanı adayımıza darbe, ülkenin gelecek iktidarına darbe yapıp sonra "Bunu hiçbir yerde anlatamazsın" diyecek kadar pişkinler. Japonya'nın Trend'de basılan yüksek tirajlı gazetesine de, İngiliz İşçi Partisi'nin yaptıklarına karşı The Guardian'a da, dünyadaki 40'ın üzerinde basın yayın organına olanları hiç çekinmeden büyük bir cesaretle anlattım, anlatmaya da devam edeceğim.

Bunlara karşı, bunların yarattığı vasata teslim olmak, bunların yarattığı iklimin içinde kalmak, bunların ördüğü duvarın arkasında kalmak onları güçlendiriyor. Duvarlar yıkılmalı, iklim terk edilmeli, diktatörlerin dayattığı vasata teslim olunmamalıdır. Reçetenin ilk ilacı budur. Seçimle göreve gelen, seçimle göreve gelen ancak seçimle gitmek istemeyen Sayın Erdoğan en büyük rakibine karşı darbe yapmıştır.

İşte Türkiye 19 Mart'ta sabahleyin bir sivil darbeye uyanmıştır. Sayın İmamoğlu cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladıktan sonra siyasi talimatlı yargı eliyle hedefe alınmıştır. Bulunduğunuz şehrin, İstanbul'un üç kez seçilmiş belediye başkanı ve partimizin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 19 Mart'ta yüzlerce polis tarafından evi basılarak gözaltına alınmıştır. Bunun yanında İstanbul'daki 5 belediye başkanımız daha tutukludur.

2 belediyemize kayyım atanmıştır. Bu toplantıya bizimle birlikte bu salonda bulunan ve mecliste birlikte temsil edildiğimiz DEM Partisi'nin Sayın Eş Genel Başkanı da var. Birazdan kendisini de dinleyeceğiz.

Onların geçen dönem çok yüksek oylarla seçtirdikleri 49 belediye başkanına terör gerekçesiyle kayyım atanmıştı. Bu dönemde de halen daha onun üzerinde belediye başkanlarına kayyum atandı.

O süreçte de hep dayanışma içinde olduk, bu süreçte de olacağız. Türkiye'de de şu anda "Terörsüz Türkiye" sloganı altında ancak bizim "Terörsüz ve Demokratik Türkiye" diye destek vereceğini açıkladığımız bir süreç var.

Bu sürecin Türkiye'de terörü bitirmesi, çatışmaların olmaması, bundan sonra Kürt, Türk hiçbir annenin gözünün yaşının akmaması umudu var. Yaşadığımız bütün zorluklara, gördüğümüz bütün baskılara rağmen bu sürece sosyal demokratlara yakışır en olumlu katkıyı veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz, bunu da kayda geçirmek isterim.

Seçimle göreve gelen ancak seçimle gitmek istemeyen Erdoğan, bu şehirde yaptığı darbe girişiminden sonra bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olması için Türkiye'de gerekli şart olan üniversite diplomasını verildikten 31 yıl sonra, İstanbul Üniversitesi'nden verildikten 31 yıl sonra, diplomayı veren fakültenin itirazına rağmen akademik değil idari görevleri olan, üniversitenin içindeki ring katlarını, duvarların boyanmasının görevini üstlenmiş olan bir yönetim kurulu tarafından diplomasını iptal ettirdi sevgili Ekrem İmamoğlu'nun.

Ve şu anda hiçbir ceza almasa bile idare mahkemesi bu işlemi iptal etmezse Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olamıyor.

Yani ne kadar çok korktuğunu ve 31 yıldır aldığı diplomayla görev yapan Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını iptal ettiği sırada 28 sınıf arkadaşının daha diplomasının iptal edildiğini, bu kişilerden bir tanesinin de Sorbonne'dan doktoralı, Türkiye'nin Galatasaray Üniversitesi gibi en önemli vakıf üniversitesinde işletme bölümünün dekanı olduğunu, sırf Ekrem İmamoğlu ile sınıf arkadaşı oldukları ve Ekrem İmamoğlu'ndan korktukları için o dekanın diplomasını iptal edip Türkiye'nin en güçlü İşletme Fakültesi'nin dekanının şu anda lise mezunu olduğunu da kayıtlara geçirmek isterim.

Erdoğan her şeyi hesap etse de halkımızı hesaba katamadı. Çünkü Türkiye'de tüm demokratlar bu darbeye karşı ayağa kalktık. 81 ilimizde bu hukuksuzluğa karşı kitlesel gösteriler düzenlenmeye başladı.

Ancak iktidar bu gösterileri şiddetle bastırmak istedi. Binlerce insanımızı gözaltına aldı, yüzlercesini tutukladı. Sadece ilk günlerde 302 üniversite öğrencisi tutuklandı ve 10 günlük bayram tatilini ailelerinden uzakta Silivri zindanlarında geçirdiler.

Demokrasiye inanan milyonlar mücadeleden vazgeçmedi. O günden bugüne kadar her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde bir gece mitingi ve her hafta sonu bir ilde büyük bir il mitingi yaparak tepkileri ayakta tutmaya devam ediyoruz.

Türkiye'de siyasal muhalefet ile toplumsal muhalefet bir arada. Çünkü saraylar otoriter liderlere aitse meydanlarda halkındır. Sayın Ekrem İmamoğlu 67 gündür tutuklu. Hala iddianamesi yazılmadı. Savcılık hiçbir iddiasını ispat edemedi. Türkiye'de vatandaşların %70'inden fazlası bu soruşturmanın hukuki değil siyasi olduğunu düşünüyor.

Anketlerde bu oranlarla karşılaşıyoruz. Bu süreçte zaten zorda olan ekonomimiz büyük bir yıkıma uğradı. Merkez Bankamız 60 milyar dolarlık rezervi dövizin yükselişine engel olmak için satmak zorunda kaldı. İktidarın bu siyasi itirazının faturasını 86 milyon vatandaşımız daha da yoksullaşarak ödüyor.

Temsili demokrasi eksik bir demokrasidir. Ancak eksik demokrasinin alternatifi asla otokrosi değildir. Eksik demokrasinin alternatifi katılımcı demokrasidir. Kriz içindeki siyasetin alternatifi siyasetsizlik ya da biat değildir. Alternatif daha fazla siyaset, daha fazla katılım, daha fazla mücadele, daha fazla dayanışmadır. Biz otoriterliğe karşı hayatta kalmayı değil, otoriterliği halkın desteğiyle yenmeyi ve iktidara gelmeyi hedefliyoruz. Tüm bu süreçlerin sonunda görüyoruz ki, partimiz nasıl 31 Mart seçimlerinde 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olduysa, bugün de anketlerde açık ara Türkiye'nin birinci partisidir. Konuşmamın başında bir ortak değerde buluşan bir aileyiz demiştim ve aile olmanın sorumlulukları var. Bu nedenle yaşadığımız bu süreçte bizlerle dayanışma içinde olan tüm yoldaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Pedro'nun şahsında Sosyalist Enternasyonal ve kardeş partilerimizin resmi açıklamalarına, Avrupa Sosyalist Partisi'nin açıklamasına, destek ziyaretlerine, ayrıca ismini almak zorundayım, Alman sosyal demokratlarının Türkiye'ye gelen tüm heyetlere yoğun katılımlarına, ayrı ziyaretlerine, Türkiye'den sonra meselenin en çok gündemde tutulduğu ülkenin Almanya oluşuna şükran borçluyum. Bu vesileyle kardeş partimiz SPD'yi son seçimler dolayısıyla ve yüklendikleri yeni sorumluluk dolayısıyla tebrik ediyorum. Yoldaşım Lars'ı yeni görevinden dolayı kutluyorum. SPD'yi bir kez daha İstanbul'dan Sosyalist Enternasyonal ailesine, büyük ailesine geri dönmeye, bu ayrılığı bir an önce bitirmeye davet ediyorum. Dün akşam PES'in değerli Genel Sekreteri ile birlikteydik. Bugün de salonumuzu onurlandırdılar. Dün yaptığı konuşma çok değerliydi. Dayanışmaya ve kardeş partilerin her ortamda birlikte olmalarına, dayanışmayı büyütmeye, yapıları ortaklaştırmaya yönelik değerlendirmeleri çok kıymetli buluyorum. Bunun için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Yaşadığımız bu kötü süreçte sessiz kalmayı tercih eden kardeşlerimizin olmasını üzüntüyle karşıladığımızı belirtmek isterim. Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın yüksek ve kötü sözlerinden çok dostlarımızın sessizliği olacak. Bunu da dostlarımıza, o dostlarımıza, dost bildiklerimize bir kez daha ifade etmek isterim. Suriye'de denklemler var, dünyada denklemler var. Koca koca ülkelerin koca koca menfaatleri var. Ama bu denklemlere bakıp da İngiltere'nin menfaatini Erdoğan'da görmek doğru bir şey değil. İngiltere'nin bir menfaati varsa evet istikrarlı bir Türkiye'dedir, istikrarlı bir Suriye'dedir, istikrarlı bir Ortadoğu'dadır. Ama Türkiye'deki istikrarın yolu demokratların iktidarındadır. Otokratların iktidarının istikrarı en temel istikrarsızlıktır. O yüzden "istikrara destek vereceğiz" diyerek demokratlara yapılan bir darbeye sessiz kalmayı hiç içimize sindirmedik, bundan sonra da sindirmeyeceğiz. Değerli yoldaşlar, Türkiye büyük bir ülkedir ve bu ülke Erdoğan iktidarından ibaret değildir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hedefimiz ülkemizde gelir adaletini, mahkeme adaletini ve sosyal adaleti sağlamaktır. Hedefimiz tam demokratik rekabeti hakim kılmaktır. Hedefimiz Kürt meselesinin tamamen çözüldüğü, terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa etmektir. Hedefimiz Türkiye'yi bir sığınmacı deposu olmaktan çıkarmak, göç meselesini Avrupa ile ortaklaşarak çözmektir. Ve hedefimiz ülkemizi Avrupa Birliği'nin tam üyesi yapmaktır. Bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Hep kötü şeyler yapılmadı şüphesiz 23 yıllık AK Parti iktidarında. İyi şeyler de oldu, azdı ama iyi şeyler de oldu. Türkiye'de bir şeyi çok kıymetlendiriyorsan ona bir nazar boncuğu hediye edebilirsin, aman bunun başına bir şey gelmesin diye. Ana muhalefet lideri olarak söylüyorum, bir nazar boncuğum olsaydı ve onu bir sebeple Erdoğan'a takmak zorunda olsaydım bunu İstanbul Sözleşmesi için yapardım. İstanbul'da, İstanbul'da İstanbul'un adıyla anılan kadına karşı şiddeti yasaklayan ve bu konuda en sert tedbirlerin alınmasını taahhüt eden, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve bu eşitsizliklerle mücadeleyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan çok güçlü bir metnin İstanbul'da kararlaştırılmış, bizim de desteğimizle birlikte parlamentomuzda hızla gündeme alınmış, parlamentoda bulunan bütün milletvekillerinin oy birliğiyle yürürlüğe girmiş, o gün Cumhuriyet Halk Partililer iki ellerini kaldırarak İstanbul Sözleşmesi'nin onayına destek vermişti. Bu sözleşmeden Erdoğan geçen seçimlerden önce kadınlara nafaka vermek istemeyen, kadınları dövdüğü için evden uzaklaştırıldıklarına tepki gösteren ve kadına karşı şiddeti belli sınırlar içinde meşru gören bir tuhaf seçmen kitlesinin desteğini almak için bir gece yarısı tek başına attığı bir imzaylayla İstanbul Sözleşmesi'nden çıktı. O yüzden Erdoğan'ın yakasına iliştirilecek bir nazar boncuğu kalmadı. Ama Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinin ilk bir ayı içinde İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden Türkiye'de yürürlüğe koyacak, dünyada da İstanbul Sözleşmesi'nin en iyi şekilde uygulanmasının takipçisi olacak. Bunu buradan geçtiğimiz günlerde çok başarılı bir toplantı da yapan Sosyalist Enternasyonal Kadın, Kadın Sosyalist Enternasyonal'in değerli üyelerinin varlığında tekrar etmek de isterim. Sözlerimi tamamlarken şunu herkese hatırlatmamız gerekir ki, demokratlar otoriterliğin ya hedefi ya da potansiyel hedefidir. Onunla mücadele konusunda dayanışma için içinde olmak da kaçınılmaz bir sorumluluktur. Biz Sosyalist Enternasyonal ailesi olarak özgürlük, adalet ve dayanışma değerlerine hep bağlı kalacağız. Her sorun karşısında dayanışma sorumluluğuyla hareket etmesi gereken yoldaşlarımızın kararlı iradeleriyle aşılacaktır. Siz değerli üyelerimizin desteğiyle demokrasiyi, barışı ve sosyal adaleti daha güçlü savunacağımıza olan inancım tamdır. Buradan, İstanbul'dan bütün dünyaya hep birlikte sesleniyoruz. Otoriterlerin karşısında teslim olmayacağız. Demokratlar kazanacak, biz kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:25
embedKaynak:https://halktv.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 24 Mayıs 2025 11:24 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Anneler Günü nde yaşamına son veren Arzu nun kayınvalidesi eziyet ten tutuklandı

22 Mayıs 2025 19:18see194

Türkiye de ölen İngiliz turistin kalbi çalındı iddiası! Bakanlıktan açıklama var

23 Mayıs 2025 00:08see170

VakıfBank teşekkür etti: Ayrılık açıklandı

22 Mayıs 2025 19:12see166

Arda Güler in Mbappe yi elinden kurtardığı Kike Salas ın WhatsApp mesajları gündeme bomba gibi düştü

22 Mayıs 2025 14:45see163

EuroBasket 2029 a dört ülke ev sahipliği yapacak Sözcü Gazetesi

22 Mayıs 2025 19:05see155

Birlikte yaşaması en zor burç hangisi? Sözcü Gazetesi

23 Mayıs 2025 08:38see146

Bodrum FK Teknik Direktörü Morais: Kazanıp, şansımızı son maça taşımak istiyoruz Fanatik Spor Haberleri Video

23 Mayıs 2025 16:12see146

Her şey değişti öngörü değişmedi Sözcü Gazetesi

23 Mayıs 2025 04:13see140

Savcılıktan İBB ye İmamoğlu talimatı Sözcü Gazetesi

23 Mayıs 2025 02:35see132

Şort giyen öğrencileri edepsizlikle suçlayan öğretmen hakkında suç duyurusu Sözcü Gazetesi

22 Mayıs 2025 23:30see126

UEFA Avrupa Ligi nde sezonun takımı açıklandı: Şampiyondan 4 isim listede

22 Mayıs 2025 20:15see125

Kemal Sunal a hayat verecek oyuncu Güldür Güldür den çıktı

23 Mayıs 2025 12:22see122

Tahvil faizleri fırladı borsalar karıştı

22 Mayıs 2025 18:27see122

İmamoğlu yasağına karşı CHP li gençlerden yeni kampanya Sözcü Gazetesi

23 Mayıs 2025 23:44see120

Pirinç esprisi koltuğundan etti, Japon bakan istifa etti

22 Mayıs 2025 14:42see120

Küresel faizde kırılma anını devletler göğüsleyebilir mi? Mehmet Akif Soysal

23 Mayıs 2025 04:40see120

Fransa da dehşet! Türk genci baltayla vahşice öldürüldü! Henüz 17 yaşındaydı...

22 Mayıs 2025 16:50see117

Özgür Özel Fatih Belediyesi ni işaret etmişti! Mehmet Ergün Turan yanıt geldi: Bugün açıklasın

23 Mayıs 2025 20:19see117

Roman Abramoviç’in lüks yatı hacklendi

23 Mayıs 2025 22:58see116

İran Dışişleri Bakanı: ABD ile müzakerelerde ilerleme ihtimali var

23 Mayıs 2025 22:21see113
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları