Para birimi o kadar değersiz ki bu ülkede 100 Euro n varsa bir milyonersin Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Yüksek kur farkı sayesinde Endonezya, Vietnam veya İran gibi ülkelere seyahat eden turistler, sadece birkaç yüz avro bozdurarak anında yerel para birimiyle milyoner olabiliyor.
Turistler için eğlenceli bir anı ve şaşırtıcı bir deneyim olan bu durum, aslında o ülkelerdeki zayıf para birimini, yüksek enflasyonu ve halkın sınırlı alım gücünü yansıtan ciddi bir ekonomik gerçeği gözler önüne seriyor.
Milyoner olma hayali, bazı ülkelerde bir döviz bürosuna uğramak kadar kısa sürebiliyor. Örneğin, 1 avronun yaklaşık 17.000 Rupi olduğu Endonezya'da 100 avro bozduran bir turist, kendini bir anda 1,7 milyon Rupi'nin sahibi olarak buluyor. Benzer bir tablo, 1 avronun on binlerce Dong'a tekabül ettiği Vietnam'da da yaşanıyor. Menüde 30.000 Dong olarak görülen bir kahvenin aslında 1 avrodan biraz daha pahalı olması, zenginlik hissinin ne kadar göreceli olduğunu gösteriyor.
Sıfırların ardındaki ekonomik gerçeklikTuristlerin cüzdanlarını kabartan bu bol sıfırlı banknotlar, aslında avro veya dolar gibi güçlü para birimleri karşısında yaşanan değer kaybının en net göstergesi. Bu durum, genellikle ülkelerdeki kronik enflasyon veya hükümetlerin ihracatı teşvik etmek amacıyla para birimlerini rekabetçi seviyede tutma politikalarından kaynaklanıyor. En çarpıcı örneklerden biri olan İran'da riyaldeki sıfırların fazlalığı, hükümetin ticari işlemleri basitleştirmek adına paradan sıfır atma planlarını yıllardır gündemde tutmasına neden oluyor.
Bu durum, turist ve yerel halk arasında çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Nakit tomarıyla fotoğraf çektiren bir gezgin için bu anlık zenginlik hissi egzotik bir deneyimken, aynı parayla geçinmek zorunda olan yerel halk için günlük hayatın zorluklarını ve paralarının eriyen değerini ifade ediyor.
Sonuç olarak, birkaç günlüğüne "milyoner" olarak seyahat etmek, paranın nominal değeri ile gerçek alım gücü arasındaki farkı anlamak için pratik bir ekonomi dersi niteliği taşıyor. Bu deneyim, zenginlik algısının bir ülkenin ekonomik bağlamıyla ne kadar yakından ilişkili olduğunu ve milyonlarca liralık bir servetin bazen sadece birkaç öğün yemeğe yetebileceğini somut bir şekilde ortaya koyuyor.


