Patrik Maşalyan dan New York ta ziyaretler Agos
Agos sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan ve kendisine bu ziyarette eşlik eden Üstrahip Harutyun Damadyan ABD ziyaretlerinin New York ayağında Met Manastır Müzesi'ni ziyaret etti. Maşalyan bu ziyaret öncesinde bölgedeki kadınlar kolu tarafından ağırlandı ve Ermenilerin Türkiye'deki durumuna dair mesajlar verdi.
26 Haziran’daki Met Manastır Müzesi ziyaretinde Patrik Maşalyan’a Tamar Kayseryan, Rita Dagdelen Keskinyan, Shakay Chahinian, Herman ve Sushik Hintiryan ile Berc Manoukian’ın bulunduğu bir heyet eşlik etti. Gezi, bir tur görevlisinin rehberliğinde başladı.
Maşalyan, yüksek tavanlı odalarda sergilenen yüzyıllık heykeller, tablolar, mezar taşları, el dokuma halıları, ahşap objeler ve kitaplar hakkında bilgi aldı. Üç farklı bahçede yetiştirilen Ortaçağ döneminden bitki, meyve ağaçları da görme imkanı buldu.
New York’ta yer alan Met Manastır müzesi, Ortaçağ Avrupa sanat ve mimarisinin yaşatıldığı bir müze. Roma mimarisini görebildiğiniz, Gotik dönemi sanat eserlerinin, sergilendiği müze, üç bahçe, ibadet odaları ve galerilerden oluşuyor. Yorucu bir tur olmasına rağmen Patrik Maşalyan müzeyi büyük bir ilgi ile gezdi ve tur görevlisine sık sık sorular sordu.
Tur boyunca bilgi alırken neşeli anlar da yaşandı. Müzenin üç bahçesinden birinde, altı kollu bir şamdana benzeyen armut ağacı, geniş bir duvarın tüm yüzeyini kaplamış, adeta bir tablo gibi asılı duruyordu. Yapraklar arasından sarkan armutlar ayrı bir güzellik katıyorlardı bahçeye. Ağaçtan bir tane armut koparma isteği reddedilince Patrik Maşalyan şu hikayeyi anlattı. “Adamın biri, bir gün, bir restorana gidiyor. Bir süre sonra garsonu çağırıp, sigara içmek için izin istiyor. Garson ‘içemezsiniz’ diyor. Bunun üzerine ‘neden içemeyeyim ki? Bak karşıda bir müşteriniz sigara içiyor zaten’ deyince, garson ‘ o benden izin istemedi ki’ diyor.”
Patrik bizi güldürürken düşündürdü de.
İzin istesek de istemesek de, koparamayacağımız ve alamayacağımız şeyler vardır. O armudun yeri orası idi ve orada güzeldi. Kişisel zevkimiz için, yüzlerce ziyaretçinin hakkını yiyemezdik.
Başka bir bahçeye geçerken, tur görevlimiz bizlere birer parça, biberiyeye benzeyen, sivri yapraklar ikram etti. Ortaçağ’da salata olarak yenen, aromatik kokulu, insanı rahatlatan bir bitki. Ardından daha geniş yapraklı bir bitkiyi, her birimizin avuçlarına bırakarak, yememizi istedi. Bunlar, ekşi, biraz kekik gibi kokan, sulu, salata olarak yenen yapraklardı. Herkes tadına bakarken, Patrik Maşalyan’ın “Tur görevlisi bizim aç olduğumuzu düşünüyor galiba. Sürekli salata ikram ediyor” demesi, hepimizi güldürdü.
Müzenin mimari yapısı, Ortaçağ ruhanilerinin, dünyevi işlerden elini eteğini çekip, içe dönmeleri için inşa edilmiş, sütunlarla süslü kare şeklinde yürüme koridorlarını canlandırıyor. O dönemde böylece dini liderler, hem bahçeyi tavaf etme, hem de huzur, sükunet ve sakinliği yaşama imkanı buluyorlarmış. Bu bilgiyle dolaşırken, günümüz din adamlarını düşünmeden edemiyorsunuz. Müzede, Ortaçağ’dan günümüze bir yolculuk yaparken, her alanda yaşadığımız değişimleri de görebiliyorsunuz.
Kuş sesleri, bitkilerin etrafa cömertçe yaydığı muazzam kokular, hafif esinti ve nefes kesen yemyeşil New Jersey manzarası içinde, Patrik Sahak Maşalyan ve Üstrahip Harutyun Damadyan ile beraberindeki heyet, sanat merkezinden ayrıldılar.
Kadınlar kolu ağırladı
Bu ziyaret öncesinde 24 Haziran 2025, Salı günü, New York ve New Jersey’de kilise bünyesinde kurulmuş olan kadınlar kolu üyeleri, New York- Surp Vartan Ermeni Katedralinde, Patrik Maşalyan’ı ağırlamak için bir araya geldi.
Amerika Doğu Bölgesi Başpiskoposu Mesrop Barsamyan’ın ev sahipliğini yaptığı öğle yemeğine Holy Cross ( Union City, N.J.), St. Thomas (Tenafly, N.J.), St. Leon (Fair Lawn, N.J.), St. Mary (Livingston, N.J.), Holy Martyrs (Bayside, N.Y.), St. Sahag and Mesrob (Wynnewood-P.A.), Holy Trinity (Chaltenham, P.A.) kiliselerine bağlı kadınlar kolu üyeleri katıldı. Büyük bir ilgiyle karşılanan Patrik Maşalyan konuşmasında, kadınların toplumdaki önemine vurgu yaptı. “Dünyanın neresine gidersek gidelim, tüm Ermenilerin, kilise inşa ettiklerini ve her ziyarette evimizin rahatlığını hissettiğimizi “ söyledi, kadınların çabalarının çok değerli olduğunu ifade etti.
Ermeni nüfusunun giderek azaldığını vurgulayan Patrik Maşalyan, biyolojik olarak çoğalmanın önemini dile getirdi. Modern yaşamın, birden fazla çocuk getirmeye engel olduğunu ve ailelerin tek çocuğa her türlü imkanı vermeyi amaçladıklarını hatırlattı. Günümüzde karışık evliliklerin sayısında da artış olduğunu söyleyen Patrik Maşalyan, 25-35 yaş arası gençlerin bir araya gelme problemi olduğunu söyledi, “Dans ve müzik grubumuz, spor kulübümüz var. Ancak buralara gelmeyen çok fazla gençlerimiz de mevcut” dedi. Gençlerin birbirleriyle daha uzun zaman geçirip, birbirlerini tanıma imkanı sağlanması gerektiğini kaydetti.
"Türkiye'de rahatız"
Türkiye’den Amerika’ya göç eden Ermenilerin çoğunlukta olduğu bir kalabalığa seslenen Patrik Maşalyan şöyle devam etti:
“Türkiye, İstanbul çok güzel. Aranızda birçok kişi, birkaç hafta zaman geçirmek için severek Türkiye’ye geliyor. Türk televizyon kanallarını seyredip, Türk müziği dinliyor ve Türk dizi ve filmlerini izliyorsunuz. Geçmişten gelen bir refleksle, her Ermeni’nin içinde bir korkunun olduğunu da biliyoruz. Ancak bu korku devam etmemeli. Türkiye’de, Ermenilerin zor şartlarda olduklarını söyleyenler olsa da, bu doğru değildir. Türkiye’de elbette dengeler vardır. Nüfusun %80’i İslam dinine mensup olmasına rağmen, kimse kimsenin kılığına ve kıyafetine karışmıyor. Bizim iç işlerimize karışmıyorlar. Bir problem olduğu zaman, polisimiz kapımıza gelip görevlerini yapıyor. Türkiye’de biz rahatız. Herkes alış verişini yapıp, evinde güvenle yaşıyor.”
Patrik Maşalyan “Devlet büyükleri, bizi ziyaret edip ihtiyaçlarımızı soruyorlar. Okullarımızı onarıyorlar. Seküler kesimin karşı çıkmasına rağmen, 2008 yılında, bir yasa ile, vakıflara ait olan tüm mallar, bize iade edildi. Bundan dolayı da zenginleştik. Şu an, bizim paraya ihtiyacımız yoktur.” diye Patrik Maşalyan konuşmasını söyle sonlandırdı:
“Kısacası, bugün benden, Türkiye için herhangi bir şikayet duymayacaksınız. Çünkü biz, seksen bir milyon nüfus ile aynı gemide yaşıyoruz. Türkiye yükseldikçe biz de yükseliyoruz. Türkiye düştükçe biz de düşüyoruz. Bugüne kadar hep böyle düşündük, gelecekte de böyle düşünmeye devam edeceğiz. Patriklik makamı hep köprü olmaya devam edecektir. Varlığımızın devamı için, bizim için dua edin.”


