Prof. Dr. Kadıoğlu: Kenelerin neden olduğu Lyme hastalığı konusunda uzman az Trabzon Haberleri
Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
TRABZON Kent Konseyi tarafından düzenlenen 'İklim Değişikliği ve Su Sempozyumu' ikinci gününde de sürdü. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'de Lyme hastalığı konusunda uzmanın çok az olduğunu belirterek, "Keneler, Lyme hastalığı ya da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'ne neden oluyor" dedi.
Trabzon Kent Konseyi tarafından Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde ve paydaşların destekleriyle 24-25 Haziran tarihlerinde düzenlenen 'İklim Değişikliği ve Su Sempozyumu' ikinci günde de sürdürüldü. Çok sayıda davetlinin katıldığı sempozyumda, alanında uzman bilim insanları, küresel iklim değişikliği, orman yangınları, buzullar, ekosistem, mikroplastik üzerine deneyimlerini paylaşarak, geniş yelpazede çeşitli paneller gerçekleştirdi.
'SICAKLIK ARTIKÇA SALGIN HASTALIKLAR ARTIYOR'
İTÜ Afet Yönetim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, artan sıcaklıklara bağlı olarak salgın hastalıkların artığını ifade ederek, "Ozon gazı için en iyi ağaç, Türk fındığıymış, literatürde böyle geçiyor. Burada ağaç dikerken süslü püslü ağaçlar yerine faydalı ağaçlar dikin. Sıcaklık artıkça salgın hastalıklar artıyor. Burnumuzun vazifesi, dışarıdaki havanın sıcaklığını ve nemi akciğere göre ayarlamak. Hava sıcaklığı, bu sıcaklığa yaklaştığı zaman buruna gerek kalmıyor. Afrika'ya gidin, burunlar küçüktür. Çünkü uzun bir burna ihtiyaç yok. Yeni tropikal hastalıklar türüyor. Kene bile evrim geçirdi. Kene müthiş bir hayvandır. İnceleseniz, hayran kalırsınız. Akşam toprağın altına iniyor, gündüz güneşle birlikte en tepeye çıkıyor ve karbondioksit ölçüyor. Belli bir mesafeye atlayarak, bir canlının üzerine atlıyor ve hayatına devam ediyor. Keneler, Lyme hastalığı ya da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'ne neden oluyor. Lyme hastalığına yakalanırsanız, doktor bulamıyorsunuz. Türkiye'de bu konuda uzman çok az" diye konuştu.
'HER BİR MİKROPLASTİK FARKLI BİR KİRLETİCİ GİBİ DAVRANIYOR'
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülgen Aytan, plastik kullanımının arttığına vurgu yaparak, "Plastik bir yaşam içerisindeyiz. Bu bizim için çok normalleşti. Aslında hayatınızı dikkatlice incelerseniz, bir kapanın içerisinde yer aldığımızı hissedersiniz. Plastiğin, istilacı ve patojen türleri taşıma potansiyeli, üretim esnasında eklenen kalıcı toksik kimyasallar ki bunların çoğu kanserojen ve hormon bozucu kimyasallar. Bunların canlı bünyesine ve suya geçmesi ve deniz suyunda bulunan her türlü kirleticiyi üzerinde absorbe edebilme kapasitesi ile gerçekten tahmin edilemez bir kirletici. Suyu girdiği andan itibaren fiziksel ve kimyasal özellikler aşınmaya bağlı olarak sürekli değişiyor. Her an başka bir kirletici gibi davranıyor. Biz bilim insanları, bunları deneysel çalışmalarla anlamaya çalışsak da şu an ki kabiliyetimizle bunu başaramıyoruz. Karadeniz yüzey suyundan kilometre karede milyonlarca plastik topladığımda her bir mikroplastik farklı bir kirletici gibi davranıyor. Plastik adı altında çok komplike, sınır tanımaz, baş etmesi zor, tahmin edilemez bir kirleticiden bahsediyoruz" dedi. Konuşmaların ardından konuklara hediye takdimi yapılarak, fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.


