Rıdvan Dilmen HT Spor da haftayı analiz etti: Fenerbahçe ye Appiah lazım! Galatasaray Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
SORU: Fenerbahçe, ilk puan kaybını henüz sezonun ilk maçında yaşadı. Belki 1 puan çok kötü sayılmayabilir Göztepe gibi zorlu bir deplasmanda fakat oyun hiç tatmin etmedi. Sarı-lacivertliler, Göztepe kalesine oyun içinde isabetli şut dahi çekemedi. Feyenoord'a 5 atan Fenerbahçe'den, Göztepe'ye isabetli şut dahi çekemeyen Fenerbahçe'ye... 3 günde ne değişmiş olabilir?
"1 PUAN KAĞIT ÜZERİNDE ÇOK KÖTÜ DEĞİL"
Fenerbahçe’nin çok net şekilde analiz etmesi gereken iki karşılaşma var: Salı günü oynanan Feyenoord maçı ve cumartesi günkü Göztepe maçı. Göztepe’yi 1 hafta önce Rizespor karşısında izlemiştim. Geçen yılki performanslarını da düşünürsek, deplasmandan 1 puanla dönmek kağıt üzerinde çok kötü görünmüyor. Her ne kadar teknik yorumlarına katılmasam da Mourinho da maç sonu bunu söyledi. Göztepe'nin zor bir deplasman olduğu gerçeği var.
Nerede problem oldu? Feyenoord maçında sadece futbolcular değil, taraftar da oyuna tamamen hazırdı. Uzun bir aradan sonra ilk kez organize olmuş bir taraftar grubu vardı. 1-0 geriye düşmelerine rağmen bu atmosfer oyuncuların motivasyonunu yükseltti. Futbolcular da tepki korkusu taşımadan olağanüstü bir fiziksel performans sergiledi.
Zaten ilk gol duran toptan geldi, son gol de rakibin bireysel hatasından geldi.
Fenerbahçe ile ilgili konuşulacak çok şey var.
"MOURINHO'DAN EN AZ 4 ROTASYON BEKLİYORDUM"
İzmir'de Göztepe gibi fiziksel olarak dirençli ve organizasyonlu bir takıma karşı zorlanacakları belliydi. Göztepe hem fiziksel hem de organizasyon anlamında güçlü bir takım. Ben sezon başında futbolcular henüz ritmini bulamadığı için Mourinho’dan en az 4 rotasyon bekliyordum, yapmalıydı da. Feyenoord maçında son düdükle birlikte birçok oyuncu yere oturdu, adeta farkında olmadan "Cumartesi beni dinlendir" mesajı veriyordu. Ama Mourinho yalnızca zorunlu olarak Mert'in yerine Yusuf’u oynattı.
"İRFAN CAN EĞRİBAYAT 20. DAKİKADA ZAMAN GEÇİRİYOR"
Göztepe karşısında fiziksel anlamda üstünlük sağlayamayan Fenerbahçe, ne önde baskı yapabildi ne de oyunun kontrolünü eline alabildi. Mourinho’nun maç sonu yaptığı açıklamalar da doğru bir savunma değil. Kaleci uzun oynuyorsa, dönen topları neden Göztepe alıyor? Uzun oynuyor da dönen topu niye Göztepe alıyor? Geçen sene eleştirdiğimiz Fenerbahçe'nin de altında kalan bir oyun gördüm. Maçta 20. dakika geçmiş, top auta çıkmış, kaleci İrfan Can zaman geçiriyor. Bu, oyuncuların fiziksel ve mental olarak oyunda olmadığını gösteriyor. Bu çok tehlikeli.
"MOURINHO GÖZTEPE'NİN İSTEDİĞİNİ YAPTI"
11’e 10 kaldıktan sonra, Mourinho strateji değiştirmek yerine üçlü savunmaya devam etti. Üçlü savunma ve önlerinde iki orta saha ile merkezi kalabalık turan Göztepe'ye karşı Fenerbahçe çift santrforun içine bir de Talisca'yı soktu. Yorgun Brown ile yorgun Semedo kaldı, daha sonra oraya Oğuz'u aldı. Böylece Mourinho, Göztepe'nin istediğini yaptı. Teknik direktör, maç içinde çözüm üretmeli. Maça başlaken strateji uygularsın, tutmazsa skora göre değişiklik yaparsın ama formatta bir değişiklik yapmayarak oyuna devam edildi. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra kolayı var; bir stoperi çıkarır, dörtlü savunmaya geçersin, orta sahada iki oyuncuyu korur, kanatlara oyuncu yerleştirerek oyunu açarsın. Bu yapılmadı. Çok basit bir önlemdi aslında. Bunun için Mourinho olmana gerek yok.
"OKAN BURUK'UN YAPTIĞINI 1 GÜN SONRA MOURINHO DA YAPMALIYDI"
Çarpıcı bir örnek: Galatasaray bir gün önce Karagümrük karşısında 1-0 öndeyken bile 4-2-4'e döndü. Okan Buruk tüm ofansif opsiyonlarını sahaya sürdü. Çünkü tehdit hissetmiyordu. Önce Osimhen'i Barış'ın yanına soktu, yetmedi bir de Icardi'yi soktu. Mourinho ise skor üretemediği bir maçta bile dizilişi değiştirmedi. Osimhen gibi bir oyuncu 3 tane net gol pozisyonu kaçırdı. Yani bir gün önce Okan Buruk'un yaptığını Mourinho 1 gün sonra yapacaktı.
SORU: Göztepe maçında Fenerbahçe'de bazı eksiklikler görüldü mü? Fenerbahçe'de transfer yapılanması nasıl devam etmeli?
"TRANSFERLER GERÇEKLEŞİRSE ÜÇLÜ SAVUNMA DÖNEMİ KAPANIR"
Bu konu tüm camianın dikkatle okuması gereken bir konu. Günlerdir de düşünüyorum. Görünen o ki Fenerbahçe iki kanat oyuncusu transfer edecek: Biri Nene, diğeri de Kerem diyelim... Bu transferler gerçekleşirse üçlü savunma dönemi kapanır. Nene geldi, Kerem veya herhangi bir isim de gelirse üçlü diye bir formatı kalmadı demektir Fenerbahçe'nin. Artık Fenerbahçe dörtlü savunma ile oynayacak. Çünkü sağ bek, sol bek ve iki kanat oyuncusu ile başka bir diziliş oynayamaz diye yorumluyorum. Örneğin, orta sahanın solunda Brown ve sağında Semedo oynuyor. Gelen kanat oyuncuları nerede oynayacak? 3-4-1-2 çöpe gitmiş olur. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum, belki de daha doğru olduğunu düşünüyorum.
"FENERBAHÇE YENİDEN DÖRTLÜ SİSTEME DÖNECEK"
99 puanlık sezonda sağ bek Osayi, önünde İrfan Can; sol bek Ferdi, önünde Tadic vardı. Fenerbahçe yeniden bu sisteme dönüyor. Bundan sonra nadiren üçlü sistem göreceğiz. Fenerbahçe, 4-2-3-1 veya 4-4-2'ye dönüyor. 3-4-3 oynanırsa bile En-Nesyri veya Duran kenarda kalacak.
"NE YAPIP EDİP APPIAH BULACAK!"
İrfan Can Kahveci Mourinho'nun hiç düşünmediği bir oyuncu gibi görünüyor. Aklının ucunda dahi yok İrfan Can. İrfan Can Eğribayat ise beğendiğim bir kaleci ama Mourinho'nun en acil ihtiyacı sağ ayaklı bir 8 numara. Hiç şansı yok, alması lazım. Ne yapıp edip APPIAH bulacak! Büyük takımlar sadece 6 numara ile oynamaz. Türkiye liginde orta sahada iki 8 numaraya ihtiyaç vardır. Fenerbahçe bütün parasını bu pozisyona harcamalı. Amrabat - Fred ikilisi olmaz. Amrabat stoperlerin arasına girdiği için Fred yalnız kalıyor ve sahada kayboluyor. Fred’i sadece el hareketleri yaparken görebiliyoruz. Ciğer gitmiyor artık. Bütün izleyiciler Fred'i dikkatli takip etsin. Birinci dakikadan itibaren iki eli de havada. Mental olarak oyundan kopmuş durumda.
"BİZ OYUN OYNAYARAK 103 GOL ATTIK, UZUN TOP OYNAYARAK 103 GOL ATMADIK!"
Fenerbahçe için en büyük problem büyük takımda oynayan futbolcular oyun oynamak ister. Oyunu da savunarak yapmak istemez, hiç sevmez. Fenerbahçe savunma çalışmalarına ağırlık veriyor ama savunmadan orta sahaya, oradan hücuma pasla geçiş konusunda zayıf. 15-20 paslık sekanslar görmüyoruz. Bunun için pas oyunu çalışılmalı. Bu gelişim de doğru 8 numara transferiyle mümkün olur. Biz zamanında oyun oynayarak 103 gol attık, uzun oynayarak 103 gol atmadık. Galatasaray kaos futboluyla üst üste 3 sene şampiyon olmadı, oyun oynayarak şampiyon oldu. İsmail Kartal oyun oynayarak 99 puan topladı. Mourinho ile biz akan oyun görmüyoruz.
SORU: Galatasaray, Fatih Karagümrük karşısında da 3-0 kazanarak ikide iki yaptı. Sezona müthiş başlayan Barış Alper Yılmaz bu maça da damgasını vurdu. Galatasaray, rakip 10 kişi kalmasına rağmen kalesinde tehlikeler gördü, maçı da ancak son bölümde koparabildi. Sizce bunun nedeni neydi ve Galatasaray'da hangi bölgelere transfer gerekli?
"OKAN HOCA'NIN ANALİZİ ÖNEMLİ"
Okan Hoca, skora rağmen oyunu beğenmediğini söyledi. Bu çok önemli bir analiz. 3-0’lık bir galibiyete rağmen “İyi oynamadık” diyebilmek değerlidir. Maç 3-0 bitmiş olabilir ama size yaşanan 8 net pozisyon sayabilirim. Örneğin Lemina 4 gol atabilirdi, Osimhen de 2-3 net pozisyondan faydalanamadı. Bu, Galatasaray’ın kötü başladığı nadir maçlardan biriydi. Karagümrük’ün de hakkını vermek gerekiyor. Oyuncuların iştahı, heyecanı yerindeydi ve beklemediğim kadar yüksek bir konsantrasyon gösterdiler. Bu noktada Galatasaray taraftarının da etkisini unutmamak gerekir.
"BİLİNÇALTINDA ŞAMPİYONLAR LİGİ HEDEFİ VAR"
Avrupa maçlarının olmayışı nedeniyle Galatasaray maçlarını 7 gün aralıklarla oynuyor. Hatta bir sonraki Kayseri maçını 9 gün aradan sonra oynayacaklar. Bu durumun kısa vadede bir avantaj yarattığını düşünmeyin. Öyle zannedilir ama aslında yok. Takım vücut diliyle ilk iki maçta rakipleri “nasıl olsa yeneriz” havasındaydı. Ama iyi olan şu: Bu yaklaşımı 3-0'lık galibiyetlerle kapatabildiler. Oyuncuların bilinçaltında Şampiyonlar Ligi hedefi var. Antrenman ve özel hayat konsantrasyonu da önemli.
"KAYSERİSPOR 4-3 NET POZİSYONA GİRER"
Tüm bu psikolojik dezavantajlara rağmen 2’de 2 yapmış olmaları önemli bir başarı. Ben Kayserispor'u izledim. Galatasaray karşısında 4-5 net pozisyona girebileceklerini düşünüyorum. Özellikle 3 tane hızlı forvetleri var. Galatasaray savunması çizgi hâlinde oynadığı için bu yapı, Kayserispor gibi hızlı hücum yapan bir takım karşısında sorun yaratabilir. Bu uyarıyı, Gaziantep ve Karagümrük maçlarındaki performansa bakarak yapıyorum.
SORU: Beşiktaş- Eyüpspor maçı haftanın en keyifli maçlarından biriydi. Özellikle son bölümde oyun iki takıma gitti geldi. Beşiktaş maçta birçok fırsattan yararlanamadı ama son dakikada kazanmayı başardı. Siyah-beyazlıların performansını nasıl buldunuz? Gelecek adına ışık verdi mi?
"SELÇUK ŞAHİN SİSTEMİN DIŞINA ÇIKTI"
Eyüpspor - Beşiktaş mücadelesi, bu haftanın en dikkat çekici maçlarından biriydi. Maç öncesinde Selçuk Şahin çok iddialı açıklamalarda bulundu. Planlamasını Beşiktaş - St. Patrick's maçı üzerinden yaptığını söyledi. "Acaba nasıl bir strateji uygulayacak?" diye merak ettim. Maç başladığında gerçekten de bu plana sadık kaldığını gördük.
Selçuk Şahin, Arda Turan dönemindeki ve kazandıkları ilk lig maçındaki sistemin dışına çıktı. Beşiktaş’a özel bir formatla sahaya çıktı. Üç stoperin yanı sıra sağ ve sol kenarlara oyuncular koyarak 3-4-3 formasyonunu benimsedi. Hücumda hızlı çıkışlar yaparken, top rakibe geçtiğinde 5-4-1'e döndü ve Beşiktaş’a karşı özel bir sistem kurdu. Oyuncu grubu da bu plana uyum sağladı.
Öncelikle, iyi bir kaleci transfer ettiklerini gördüm. Brezilyalı olduğu için hem ayaklarını hem de ellerini iyi kullanıyor. Maçı kaybetmiş olmasına rağmen, Eyüpspor kalecisi Marcos Felipe maçın en iyi oyuncusuydu. Bu durum aynı zamanda Beşiktaş’ın hücum etkinliğini de gösterdi. Çünkü bir maçın en iyi oyuncusu kaleciyse, rakip takımın yeterince pozisyona girdiği söylenebilir.
Beşiktaş hakkında son dönemde oldukça negatif bir algı var; adeta sıradan bir takım gibi görülüyor. Bu algının sorgulanması gerekir. "Beşiktaş 90+6'ya kadar gol atamadı mı?", "Pes etmedi, maçı bırakmadı ve son dakikada golü buldu mu?" Ben ikinci duruşun altını çizmek istiyorum. Beşiktaş maça özgüven problemiyle başladı. Bu durum sahaya, futbolculara, en önemlisi de taraftara yansıyor. Türkiye'nin en etkili taraftar gruplarından biri olan Beşiktaş taraftarı, özellikle Shakhtar maçının etkisinden çıkamamıştı ve geçtiğimiz 2-3 yılı akıllarına getirdi. Bu nedenle ligin ilk maçına ilgi düşük kaldı.
"KONFERANS LİGİ'NDE YARI FİNAL GÖRME İHTİMALİ YÜKSEK"
Elbette futbolda sonuçlar önemlidir. Konferans Ligi’nde rakip zayıf olsa da, iki maçta 7 gol atarak play-off’a kalındı. Şimdi rakip Lausanne. Bu eşleşme kolay olmayacak. Ancak Beşiktaş gruplara kalırsa, 2-3 kaliteli takviye ile yarı final görme ihtimali yüksek.
Jurasek’in taraftarla buluştuğu ilk maçta kötü performans göstermesi bir özgüven problemine yol açtı. Taylan ise hâlâ bir soru işareti. Sol bekte eksik var; Emirhan stoper özellikli bir oyuncu ve hücumcu bir takımda sol bek için uygun değil. Mutlaka kenar forvet oynayabilecek, oyunu sıfırdan kurabilecek bir oyuncu transfer edilmeli. Bu oyuncunun özellikle Amaraham’ı da desteklemesi gerekiyor.
"ORKUN YÜZDE 50 KAPASİTE İLE OYNUYOR"
Orta sahada ise fiziksel kapasite artırılmalı. Orkun'un yüzde 50 kapasite ile oynadığını görebiliyorum. Atılan gol Rafa Silva'ya da moral verdi. Orkun, Rafa, Ndidi fizik olarak oturduğu zaman; ki sonuçlar da geldiği için 2-3 maç çok önemli.
Beşiktaş’ın ligde iki maçı ertelendi. Milli araya 6 puanla girerse ve Avrupa’da play-off'u geçerse, eksikler de tamamlanacaktır. Ben birçok kişi gibi karamsar değilim. Beşiktaş’ın Ekim-Kasım’da havlu atan değil, Nisan-Mayıs’ta hâlâ yarışta olan bir takım olmasını bekliyorum.
"JOAO MARIO'DAN CİDDİ BİR ÇIKIŞ BEKLİYORUM"
Joao Mario’dan bu sezon ciddi bir çıkış bekliyorum. Muçi yetenekli bir oyuncu ama yeterince süre alamıyor. Teknik direktöre tek eleştirim de bu noktada. Beşiktaş’ın özgüvene ihtiyacı var. Alanyaspor ve Lausanne maçları, sezonun yönünü belirleyecek.


