Rodriguez’in eylemine iki farklı yorum

İsrail’in Washington Büyükelçiliği’nde görevli iki diplomat önceki gün Washington DC’deki Başkent Yahudi Müzesi yakınlarında öldürüldü.

Silahlı saldırıyı gerçekleştiren Elias Rodriguez’in olay yerinden kaçma girişiminde bulunmadığı, “Bunu ben yaptım. Gazze için yaptım. Filistin’e özgürlük!” diye bağırmaya başladığı, çantasından Filistin kafiyesi çıktığı ve polis çağrılmasını istediği bildirildi.

Bu arada, Rodriguez’in geçmişte eylemlerine katıldığı Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) üyesi olduğu öne sürüldü.

Ancak parti bu iddiayı yalanlayarak Rodriguez ile 7 yıldır hiçbir temaslarının olmadığını ve saldırıyı desteklemediklerini açıkladı.

PSL üyesi olup olmadığı bir yana, 30 yaşındaki Amerikalı eylemcinin en azından geçmişinde sosyalistlik olduğu anlaşılıyor.

Rodriguez’in eylemden önce kaleme aldığı iddia edilen manifestoda da İsrail’in Gazze Şeridi’nde soykırım yaptığından bahsediliyor ve silahlı saldırı “siyasi protesto eylemi” olarak nitelendiriliyor.

Washington’da İsrailli iki diplomatın öldürülmesi Arap sokağında farklı şekillerde yorumlandı.

Birinci görüşe göre eylem gerçekten de Gazze Şeridi’nde yaşanan soykırıma gösterilen bir tepki ve İsrail’e duyulan öfkenin yansıması.

Filistin’de yaşananların etkisinin Filistin topraklarıyla sınırlı kalmayacağının göstergesi.

Bu görüşü savunanlarda benzer eylemlerin tüm dünyaya yayılacağına ve İsraillilerin gittikleri her ülkede korku içinde yaşayacaklarına dair bir beklenti var.

Diğer bir görüşe göre ise ABD’de ve Avrupa’da Netanyahu’nun politikalarına yönelik eleştirilerin arttığı bir dönemde gerçekleştirilen saldırıyla ilgili cevap bekleyen birçok soru var.

Saldırı zamanlaması itibariyle de adeta İsrail Başbakanı’na atılan bir can simidi.

Birinci görüşü savunanlar doğal olarak bu yorumu “asılsız ve saçma bir komplo teorisi” olarak görüyorlar.

İsrailli iki diplomatın öldürülmesi Gazze Şeridi’nden gelen korkunç görüntülere daha fazla dayanamayan vicdan sahibi bir insanın bireysel tepkisi olabilir.

Fakat İsrail’in bu tür olayları kendi lehine kullanma arzusu ve gerçekleştirdiği onca zulme rağmen mazlum rolü oynama becerisi göz ardı edilmemeli.

Nitekim ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı hemen antisemitizme bağladı.

Netanyahu da İngilizce yaptığı konuşmada “Free Palestine” sloganının bugün Nazi selamı “Heil Hitler” ile aynı anlama geldiğini öne sürdü.

Avrupa ülkeleri birbiri ardına kınama mesajları yayınladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, işgal güçlerinin Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği katliamları eleştiren Avrupa ülkelerini ve uluslararası kuruluşları suçladı.

İsrail aleyhinde yapılan açıklamaların “zehirli bir propaganda” haline geldiğini, Yahudilere yönelik saldırıları meşrulaştırdığını ve şiddeti teşvik ettiğini öne sürdü.

Gazze Şeridi’nde çocuklar açlıktan ölürken, her gün onlarca masum insan vahşice katledilirken ve tespit edilebilen şehit sayısı 53 bini aşmışken şimdi İsrailli iki diplomat için tonla ağıt yakılacak.

İsraillilerin kendilerini güvende hissetmeleri ve eylemlerin yayılarak “küresel intifada” haline gelmemesi için bir dizi ek önlem alınacak.

Neyse ki Washington’da İsrailli diplomatları öldüren Müslüman değil.

Yoksa “İslamcı terör” yaygarasıyla ortalık çoktan yıkılmıştı.

İsmail Yaşa / Diriliş Postası