Sağa çek inecek var! Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Elon Musk’ı beğenin ya da nefret edin, ama şu konuda anlaşalım: Bir otomobil markasını “faşist sembole” dönüştürmeyi başarmış ilk adam olarak tarihe geçti.
Fransa’da 10 Tesla kullanıcısı Paris Ticaret mahkemesinin kapısını çaldı. Gerekçeleri net:
“Bu arabayı çevreci diye almıştık, şimdi insanlar Nazi selamı veriyor.”
Dava dilekçesinde tokat gibi bir cümle var:
“Musk yüzünden Tesla araçları aşırı sağın totemine dönüştü.”
★★★
Bazıları leasing ile kiralamış. Araçlara Nazi sembolleri kazınıyor, sigorta primleri artıyor, ikinci el değeri çakılıyor.
Zaten sosyal medyada adı da konmuş: Swasti-car.
Yani elektrikli araçla dünyayı kurtarayım derken demokrasiyi de yakıyorsunuz.
Hem yeşil, hem kahverengi gömlek.
★★★
Tarih tuhaf tekrarlarla dolu.
Henry Ford da zamanında Yahudi karşıtı kitaplar bastırmıştı.
Volkswagen Beetle, Hitler’in halk arabasıydı.
Ama hiçbiri Elon Musk kadar otoriterlik kurmadı.
Musk’ın Alman ırkçı partisi AfD’ye, İtalyan aşırı sağcı Başbakanı Meloni’ye sempati göstermesi, Trump’a açık destek vermesi, X’te radikal sağ hesaplara alan açması...
Tüm bunlar, Tesla’nın hızla liberal rüyadan dijital Führer’e dönüşmesine yetti.
★★★
Fransız Tesla sahipleri de haklı.
Arabalarının camına “Ben Elon delirmeden önce aldım” etiketi yapıştırıyorlar.
Kimisinin kapısına gamalı haç çizilmiş, “Nazi arabanla buradan defol” yazılmış.
Şu andan itibaren Tesla sürmek, çevreci tercih değil politik pozisyon anlamına geliyor.
Yani “Ben karbon salmam ama demokrasiye mesafeliyim” mesajı.
★★★
Tesla bir ürünken harikaydı: Sessizdi, hızlıydı, bataryası devrimdi.
Ama Musk’ın egosu, markanın ruhunu ele geçirdi.
Ve artık insanlar Tesla’ya binince geleceğe yolculuk değil, “kültürel çatışmaya müdahil olma” hissi yaşıyor.
Paris mahkemesinin kararı bekleniyor.
Ama sokak çoktan kararını vermiş:
“Gelecek elektrikli olabilir, ama sağa dönüyorsa bizi indirin.”
Demir Kubbe’nin maliyeti!Napolyon sorar: ‘Neden kaybettik?’
Komutanlar: ‘Beş nedeni var... Bir, barut bitti...’
Napolyon derhal müdahale eder: ‘Ötekileri saymanıza gerek yok!’
★★★
İsrail ile İran arasındaki füze savaşında da bunu açıkça göreceğiz. Washington Post’a göre İsrail, İran’ın balistik saldırılarına 10-12 gün daha tam kapasite yanıt verebilir; sonra mühimmatını “sınırlamaya” başlayacak. Yani “hangi füzeyi durduralım, hangisi vurursa vursun” kararları alınacak.
★★★
İsrail’in yüksek irtifada balistik füze önleme sisteminde tek bir füze en az 12 milyon dolara mal oluyor. İran’ın attığı 3-5 balistik füze dalgası için İsrail 10-15 önleyici füze fırlatıyor. Yani İran’dan gelen her hipersonik dalgayı durdurmak için gecede tahminen 285 milyon dolarlık “havai fişek” gösterisi yapıyor. Üstelik başarı garantisi yok. Bu hızla devam edilirse, iki hafta içinde İsrail hava sahası, İran’ın çok daha büyük ve yıkıcı füzelerine açık hale gelecek. Bir aylık savaş İsrail’e 12 milyar dolara patlayacak.
★★★
İran’ın bu savaşa 2 bin balistik füze stoğuyla girdiği sanılıyor. İsrail ilk günkü hava operasyonlarında bu stoğun önemli bir kısmını vurdu. Açıklamaya göre 120 rampa imha edildi. Bugüne kadar İran 400’ün üzerinde füze fırlattı. Tahran artık, elindeki füze sayısını dikkatle hesaplayarak saldırı planı yapıyor.
★★★
Peki ya biz?
Türkiye S-400 sistemine 2.5 milyar dolar ödedi. Elimizdeki batarya sayısı sadece 2. Her bataryada 4 fırlatıcı var. Her bir sistemde 72 olmak üzere iki sistemde toplam 144 füzemiz var. Bu sayı, İran ve İsrail’in bir gecede attığı füze kadar bile değil. Bir savaş çıkarsa, S-400’lerimizle Ankara’yı bile tam koruyamayız.


