Şaka olsun diye söylediğiniz bu 4 söz çocuğunuzda kalıcı hasar bırakıyor Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Birleşik Krallık'ta 20.000'den fazla yetişkini kapsayan kapsamlı bir çalışma, çocuklukta maruz kalınan hakaret ve aşağılamanın, yetişkinlikte ciddi ruh sağlığı sorunları geliştirme riskini %64 artırdığını kanıtladı.
Uzmanlar, sözlerin en az fiziksel şiddet kadar derin ve kalıcı yaralar bırakabileceği konusunda uyarıyor.
Çocuklara yönelik sözlü istismar, genellikle fiziksel şiddetin gölgesinde kalsa da, ruh sağlığı üzerinde en az onun kadar, hatta daha büyük uzun vadeli etkilere sahip olabileceği bilimsel olarak kanıtlandı.
Saygın tıp dergisi BMJ Open'da yayınlanan yeni bir araştırma, bu görünmez şiddet türünün endişe verici boyutlarını ve kalıcı sonuçlarını gözler önüne seriyor.
İngiltere ve Galler'de 2012-2024 yılları arasında yürütülen yedi farklı araştırmanın verilerini analiz eden çalışma, toplumsal bir değişime de işaret ediyor. 1950-1979 yılları arasında doğan nesillerde %20 olan çocuklukta fiziksel istismara uğrama oranı, 2000'den sonra doğan nesillerde %10'a geriledi. Ancak aynı dönemde, sözlü istismara maruz kalma oranı %12'den %20'ye yükseldi. Bu durum, bedensel ceza azalırken incitici dil kullanımının yaygınlaştığını gösteriyor.
Araştırmacılar, sözlü şiddetin ruh sağlığı üzerindeki etkisinin küçümsenemeyecek kadar büyük olduğunu belirtiyor. Çalışmanın bulgularına göre:
Sadece fiziksel şiddet mağdurlarının yetişkinlikte bir ruhsal bozukluk geliştirme olasılığı %22,5.
Sadece sözlü şiddet mağdurlarında bu oran %24'e yükseliyor.
Her iki şiddet türünü de yaşayanlarda ise risk %29'a ulaşıyor.
Çalışma, alay etme, aşağılama ve tehdit gibi sözlü taciz biçimlerinin, çocukların beyin gelişimini olumsuz etkileyen "toksik strese" neden olduğunu gösteriyor. Bu durum, uzun vadede kaygı, depresyon, riskli davranışlar (alkol veya madde kullanımı) ve hatta kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik sağlık sorunlarına zemin hazırlayabiliyor.
Çalışmanın başyazarı, Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Profesör Mark Bellis, durumu şöyle özetliyor: "Çocuklara yönelik aşağılayıcı ve taciz edici dil, en az fiziksel şiddetle ilişkili olanlar kadar ciddi, uzun vadeli ruh sağlığı sonuçlarına yol açabilir."
Birçok ebeveyn, farkında olmadan çocuğunun gelişimi üzerinde olumsuz etkiler bırakabilecek ifadeler kullanabiliyor. Uzman derneklerin "özgüveni zedeleyen" olarak tanımladığı bazı yıkıcı cümle örnekleri şunlardır:
"Senin gibi bir oğlum olması için ne yaptım?"
"Kardeşinden hep daha yavaştın."
"Ah, bilseydim çocuk sahibi olmazdım."
"Sen beş para etmezin tekisin."
Bu çarpıcı bulgulara rağmen, sözlü istismar, çocuk koruma politikalarında genellikle ikincil bir sorun olarak görülüyor. Çalışmanın yazarları, bu algının değişmesi gerektiğini vurgulayarak ebeveynlere yönelik pozitif ebeveynlik eğitimlerinin ve destek programlarının artırılması için çağrıda bulunuyor.
Profesör Bellis'in de belirttiği gibi, amaç sadece yasakların ötesine geçmek değil, aynı zamanda "ebeveynleri çocuklarıyla sağlıklı ve şefkatli ilişkiler kurmaları için güçlendirmektir."


