SALİH TUNA İsrail kapıya dayandı
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Arap Baharı sürecine eleştirel yaklaştığımız için kimi dostlarımızın sitemlerine maruz kalmıştık.
Tek suçumuz, bizi hiçbir zaman yanıltmayan şu basit soruyu aklımızdan çıkarmamaktı: "İsrail bu işin neresinde?"
Arap Baharı döneminde İsrail sessizliğe gömülmüştü. Ki ne zaman kendileri adına "İşler tıkırındadır" ağızlarını açmazlar. Tıpkı ABD öncülüğündeki işgal koalisyonunun Irak'ı işgal günlerinde olduğu gibi.
Zaten sessizliklerini bozduklarında Gazze soykırımından Katar'a düzenledikleri saldırıya kadar sınır tanımazlar.
Arap Baharı'na maruz kalan ülkelerin akıbetini aklınıza düşürürseniz neden eleştirel yaklaştığımızı da anlarsınız. İsterseniz şu kadarcığını hatırlatayım: Mısır'da İhvan-ı Müslimin terörize edilerek devreden çıkartıldı. Sürecin finalinde Suriye'de korkunç bir iç savaş vuku buldu. En nihayetinde İsrail, Suriye'nin güneyine çöktü ve dolayısıyla "direniş cephesinin" tüm ikmal yollarını kesti.
Sonuç itibarıyla, Suriye üzerinden İsrail ile karşı karşıya geldik. O kadar ki İsrail'de gündüz gözüyle Türkiye'yle savaştan söz edilmeye başlandı.
***
Doha saldırısı İsrail'in sınır tanımayacağının da göstergesi oldu. Bölge ülkelerinin bundan kelli BAE'nin uzun siyah saçlı kadınları gibi matine-suare Trump'a saçlarını savurup Al-Ayala dansı yapsalar da, Trump'ın gözüne girmek için Suudi Arabistan gibi milyarlarca dolar akıtsalar da İsrail'in saldırılarından muaf tutulmayacakları ortaya çıktı.Trump'ın hem pastayı yedi hem de tabağı boş gösterdi misali, "Katar saldırısını onaylamıyorum" dedikten hemen sonra "Ama İsrail'in güvenliği de önemli" diye eklemesine bakacak olursak, mevzubahis İsrail olduğunda NATO üyesi olmak da işe yaramaz.
Doha saldırısı, diplomasiyi saldırı öncesi "ön hazırlık" mesabesinde araçsallaştıran ABD/İsrail ittifakını da tastamam deşifre etti.
***
İsrailliler bir yıl boyunca sözde "esir takası" anlaşması için gittikleri Katar'da meğer (ABD ile koordineli) saldırı planlamışlar. (Mahut saldırının işgal altındaki Kudüs'te 6 İsrailli işgalcinin öldürülmesine karşılık gerçekleştirildiğinin tastamam yalan olduğu, Katar saldırısının aylar önce planlandığı İsrail medyasında bile dillendirilmeye başlandı.)Uzun lafın kısası; Ortadoğu halkları şunu net olarak gördü: Ne uluslararası hukuk ne diplomasi ne de güvenlik anlaşmaları kendilerini koruyor.
Kendi göbeklerini kendileri kesecekler.
Fakire soracak olursanız, İsrail/ABD ittifakının bölgeyi işgal planına karşı "asimetrik direnişten" başka kısa vadede çözüm yoktur.
Uzun vadedeki çözüm ise Sezai Karakoç'un tee 1991'de söylediğidir: "İslam ülkelerinin başında bulunan cumhurbaşkanları, başkanlar, krallar, size sesleniyorum... Tarihin en kritik göreviyle, en ağır sorumluluğu ve ödeviyle karşı karşıyasınız... Bu görev, derhal bir araya gelip bir SAVUNMA ANLAŞMASI yapmanız ve bunu harfi harfine uygulamanızdır..."
Merhum Üstadımızın bu köşede her fırsatta hatırlattığım 2011'deki uyarısını da yineleyerek bugünkü yazı yolculuğumuzu nihayete erdirelim:
"Batı nihai işgali, son işgali yapmak peşindedir. Öyle bir işgal ki, bir daha İslam'ın dirilişi vaki olmasın, İslam haritadan silinsin. Hadise budur. Tehdit hatta tehditten de öte içinde yaşadığımız gerçek budur..."

