Sanal dünyayı kasıp kavuran çökme, sorunu bir kez teyit etti: GOOGLE BAĞIMLILIĞI! Yerli ve milli sistemler ve Dijital Telif Yasası çağrısı…
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Dünyanın en büyük arama motoru Google’da yaşanan erişim sorunu, küresel çapta milyonlarca kullanıcıyı etkiledi. Kısa sürede sosyal medyada gündem olan çökme, teknoloji devlerine olan bağımlılığı ve dijital altyapıların kırılganlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Google servislerine erişimin durmasıyla birlikte birçok kişi e-posta, haritalar, bulut depolama ve arama motoru gibi temel dijital ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Uzmanlar, bu tür kesintilerin yalnızca teknik bir sorun olmanın ötesinde, ülkeler için dijital bağımsızlık ve veri güvenliği konularında ciddi bir uyarı niteliği taşıdığına dikkat çekiyor.
‘YEREL SOSYAL MEDYA VE ARAMA MOTORLARINA YÖNELMELİYİZ’
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berk Çaycı, dijital platformlarda yaşanan erişim kesintilerine karşı yerli ve milli çözümlerin önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Çaycı, özellikle sosyal medya ve haberleşme araçlarında tekele bağımlı hale gelindiğini belirterek, “Bir noktaya bağlı şekilde yaşamaya çalışıyoruz. Ancak bu erişim akışı kesildiğinde, sosyal dünya ile bağımız kopuyor” dedi.
Bu duruma karşı, kullanıcıların yerli sosyal medya uygulamalarına ve arama motorlarına yönlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Berk Çaycı, şöyle devam etti:
“Böylece ulusal bir haberleşme sistemi kurulabilir. Bu tür kesintilerden kullanıcılar daha az etkilenir. Aynı zamanda sürdürülebilir, kontrol edilebilir ve daha özgür bir dijital iletişim ortamı sağlanabilir.”
GOOGLE BİR TEKEL OLUŞTURMUŞ DURUMDA
İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyler Yetkiner de bugün yaşanan Google’a erişim sorunu konusunda alternatif arama motorları üretmek gerektiğinin altını çizdi.
Yetkiner, “Google öyle bir tekel oluşturmuş ki sanki Google dışında başka arama motoru yokmuş gibi davranılıyor. Oyun indirmek ya da herhangi bir uygulama indirmek için yine YouTube’un uygulamasına gidiyoruz maalesef” dedi ve ekledi:
“Tüm bunların sebebi Google’ın ciddi tekel oluşturmuş olması. Bunun kırılması da insanların bilinçlenmesi ile olur. Farklı arama motorlarının var olduğunu da bilmek gerekiyor. Bugün yaşadığımız gibi durumlar da aslında buna vesile oluyor."
SADECE ARAMA MOTORU DEĞİL MAİLLER BİLE DURDU
"Böylesine güçlü bir tekel oluşturan Google’ın nasıl oluyor da iki saat boyunca kullanılamıyor?" diyen Yetkiner şunları söyledi:
"Spotify’dan maillere kadar hiçbir şey açılmadı. Sadece arama motoru değil aslında Google’a bağlı olan bütün uygulamalar durdu. İşini mailler üzerinden halleden insanlar bu süre zarfında çalışamadı."
GOOGLE GİBİ BÜYÜK PLATFORMLARDAN ELDE EDİLEN GELİRLER NE OLACAK?
Bu noktada akıllara önemli bir soru geliyor: Google gibi küresel platformların sunduğu ciddi reklam gelirleri ve trafik avantajları varken, yerli alternatiflerle bu ekonomik denge sağlanabilir mi?
Bu sorumuza Doç. Dr. Berk Çaycı, bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Evet, bugün herkes Google’a bağlı ve buradan ciddi gelir elde ediliyor. Ancak yerli sistemlerin gelişmesiyle birlikte telif hakları konusu da daha fazla gündeme gelecek. Bu da içerik üreticilerinin haklarının korunmasına ve gelir elde etmesine imkân tanıyacak. Zamanla bu platformlar hem içerik üreticileri hem de kullanıcılar için daha özgür ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilir."
'TEKEL TAM DA BURADA KENDİNİ GÖSTERİYOR'
Doç. Dr. Beyler Yetkiner ise Google üzerinden elde edilen gelirlerin de oluşturulan tekel kaynaklı 'vazgeçilmez' olduğunu söyledi, "İşte tekel dediğim şey tam da bu noktada kendini gösteriyor. Bu durumda hukuksal alt yapılar oluşturulmalı ve çözümler sunulmalı. Yasalar bu tekele izin veriyor ancak izin verilmemesi gerekiyor. Bireysel olarak bu konuda hiçbir şey yapamayız, sadece şu an yaptığımız gibi gündeme getirebiliriz. Ancak karar vericiler bu konuda aksiyon alarak çözüm bulabilir" dedi.
Ussal Danışmanlık Kurucu Ortağı Ussal Şahbaz, hurriyet.com.tr’den Sevin Turan’a yaptığı açıklamada, “Bütün dünyada olan bağımlılık Türkiye’de de geçerli. Yayıncılar son 10-15 yıldır içeriklerini Google’da öne çıkmak için üretiyor. Bu bir yayıncılık stratejisi haline geldi. Google’da öne çıkınca daha çok trafik alıyorsunuz ama algoritma değiştiğinde ya da yapay zeka özeti gibi diğer yapısal değişikliklerde trafik alamaz hale geliyorsunuz. Ben bunu şuna benzetiyorum. Siz bir tren işletiyorsunuz ama ray size ait değil, ray kapanınca yolda kalıyorsunuz” dedi. Şahbaz, şöyle devam etti:
"Bunun alternatifini yapanlar da var. Örneğin ABD’de New York Times gibi bazı yayıncılar buradan çıktı, “Biz endekslenmek istemiyoruz kendi trafiğimizi kendimiz de alırız” dediler. Ama tabii her ülkenin yayıncılık ekonomisi birbirinden çok farklı. Avustralya, Kanada, Fransa, İspanya gibi ülkeler telif ödemesi için talepte bulundu, çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı ve haber tıpkı edebiyat eserleri gibi telife bağlı bir ürün haline geldi. İspanya gibi bazı ülkelerde Google kabul etmedi bunu, kapattı gitti. Sonuçta her ülkede o ülkenin durumuna koşullarına göre, yapılan pazarlıklara göre sonuçlar çıktı ve heterojen bir ortam oluştu. Bizde de bir sorun olduğu gerçek."
PEKİ, SOMUT ADIMLAR ATILIYOR MU?
Yerli ve milli dijital platformlara geçiş konusunda sadece fikir düzeyinde değil, somut projelerin de hayata geçirilmeye başlandığını belirten Doç. Dr. Berk Çaycı, bu alanda atılan adımlara dikkat çekti.
“Şu anda aktif olarak kullanılan ve proje olarak hayata geçirilen NEXT Sosyal var. Bu, önemli bir başlangıç noktası. Bu projeye bağlı olarak çoklu platformların da geliştirilmesi gerekiyor” diyen Çaycı, bu çerçevede farklı alanlarda da yerli çözümler üretilebileceğini söyledi:
“Aynı proje kapsamında yerli arama motorları, sosyal medya platformları ve e-posta hizmetleri geliştirilebilir. Bu ekosistemin büyümesiyle birlikte dijital bağımsızlık konusunda önemli bir mesafe kat edilebilir.”
GOOGLE’IN KARŞI HAMLESİ NE OLABİLİR?
Peki, ülkeler kendi arama motorlarını geliştirmeye başlarsa, Google gibi tekelleşmiş bir yapının bu duruma karşı adımı ne olur?
Bu sorumuza da yanıt veren Doç. Dr. Berk Çaycı, dijital veri üzerindeki kontrol gücüne dikkat çekti.
“Google’ın bu durumda atabileceği en büyük adım, veriye erişimi engellemek veya sınırlandırmak olacaktır. Belirli içeriklerin öne çıkarılması ya da bastırılması gibi hamlelerle platform gücünü kullanabilir” diyen Çaycı, yapay zeka destekli algoritmaların da bu süreçte devreye girdiğine vurgu yaptı:
“Artık yapay zeka ile birlikte telif hakkı problemleri de daha fazla karşımıza çıkıyor. Google gibi platformlar, içeriklerin hangi koşullarda görünür olacağını belirleme gücüne sahip. Bu da yerli girişimlerin önünü kesebilecek bir etken olabilir.”
Ussal Danışmanlık Kurucu Ortağı Ussal Şahbaz, yerel teknolojilerin bu tekeli kırma konusunda çok etkili olacağını düşünmüyor bunu da “ağ etkisi” dediğimiz bir olguya bağlıyor: “Neden herkes Google’da öne çıkmak istiyor çünkü en güçlüsü o. Şu ana kadar kimse global tekelleri yıkamadı. Bunu başaran tek ülke Çin, ama orada da koşullar çok farklı. Nüfus 1,4 milyar, büyük uygulamalar piyasada yer almıyor vs.”
“O nedenle bence ülkemizde de yapılması gereken şey masaya oturup teknoloji şirketleriyle bir anlaşmaya varmak” diyen Şahbaz, “Burada çok sayıda model içinde bence biz Fransa ve İspanya’ya daha yakınız. Zira birkaç parametre söz konusu. Kanada ya da Avustralya Anglosakson hukukuna sahip ancak bizim hukuk müktesebatımız kıta Avrupa’sı ekolünde. Elbette anlaşmaya varılsa da paylaşımın nasıl olacağı gibi tartışma konularında da netlik sağlanmalı. Bir başka deyişle burada parayı kimin alacağı önemli. Bu paranın gazetecilerin, bu işi bilfiil yapan kişilerin cebine gitmesi gerek. Aksi takdirde gazetecilik ekonomik açıdan yapılabilir bir iş olmaktan çıkıyor. Ama aynı zamanda şirketleri de tatmin edecek bir yapı gerekli” ifadelerini kullandı


