Sanatçı Fahir Atakoğlu: Tarihsel olaylara ışık tutmak istiyorum Kültür Sanat Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
"Sultan", "Akıncının Aşkı", "Mahi Devran" ve "Gözyaşı" adlı eserlerin de aralarında bulunduğu birçok esere imza atan sanatçı Fahir Atakoğlu, "15 Temmuz ve Cumhuriyet'in 100. yılı gibi belirli müzikleri, belirli başlıklar altında yaptığım zaman bunlarla tarihsel olaylara ışık tutmak, unutturmamak ve eğer kötü bir hadise olmuşsa bir daha olmamasını sağlamak istiyorum" dedi. Atakoğlu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin 9. yılında değerlendirmelerde bulundu.
Vicdanımızı yitirmemeliyiz
Eserlerinde özellikle insanın önemli olduğunun altını çizen sanatçı, "İnsanın nasıl hissettiği, o olay içerisinde nasıl yaşadığı, bunları bir şekilde müzikle ifade edebilmeye çalıştım. Benim için her zaman insan faktörü önemliydi ve onu yapmaya çalıştım. Yani 15 Temmuz Destanı'nda da birinci eserden, son esere kadar kronolojik bir anlatım vardı ve o anlatım içerisinde de insanı, insan duygularını anlatmaya çalıştım. O yolla dinleyicileri etkilemeye çalıştım" ifadelerini kullandı. 15 Temmuz Destanı eserini yazarken insanların durumundan etkilendiğini dile getiren sanatçı, "İnsanların ölmesi, birbiriyle savaşması, birbirlerine acı çektirmek istemesi, birbirlerini öldürmek istemesi... Önemli olan insan çünkü her şey biter, biz hep insan kalacağız. Bunu unutmamak lazım, insanlığımızı, vicdanımızı yitirmememiz lazım" dedi.
Hatırlarsak yanlışları tekrarlamayız
Atakoğlu, 15 Temmuz gibi dünyada yaşanan toplumsal olaylardan etkilendiğinin de altını çizerek, şunları kaydetti: "Gerçek sanatçı zaten olanlardan etkileniyor bir şekilde. Bu etkileşimi de bence kendisi hissettiği şekilde açığa vurmalı, vurmak istiyorsa tabii. Bazısı kendi içinde yaşar. Müzisyense müzik yaparak, ressamsa resim yaparak, şairse şiir yazarak ya da kitap yazarak ama bir şekilde dışa vurur. Yaratıcı olan bir insan herhalde etkilenir, etkilendikçe de onu dışa vurur. Yaşadığımız dünyadaki bütün bu olaylarda sanatçı, hissettiklerinin dışa vurumu sonunda, yarattığı eserle o tarihin bir şekilde hatırlanmasını sağlayacak. Hatırladığımız zaman ne olacak? Belki yanlışlarımızı tekrarlamayacağız. Canlarını kaybeden onca insanı ve o insanların neler yaptığını birbirimize hatırlatacağız ve belki de bir daha yapmamak isteyeceğiz."
Olan hep insana oluyor
Eserlerinin kalıcı olmasını istediğini vurgulayan usta sanatçı, "Bu kalıcı olma yolunda da basit ve insanın kalbine direkt etki eden melodileri ve çalışmaları yapmaya çalıştım. Mesela 12 Eylül'de yazdığım eser ya da Türkiye'nin yakın tarihine ilişkin bir sürü olayın müziklerini yazmak bana nasip oldu. İnsanlar da benimsedi. O da güzel bir şey. Benim amacım her zaman kendi açımdan söylüyorum, insanlara hatırlatmak, hissettirmek ve insan olduğumuzu hatırlatıp, bir hata varsa yapılmamasını sağlamak, sahip olduğumuz cumhuriyet gibi bir değerin 100. yılı için yazdığım eserle de her zaman cumhuriyete sahip çıkılmasını sağlamak. Ben kendi açımdan her zaman insanı ve geleceğimizi düşündüm ve geçmişe bakarak geleceğimizi daha nasıl düzeltir, iyi yaparız diye düşündüm, öyle şeyler yapmaya çalıştım ama her zaman söylüyorum benim için önemli olan insan. Çünkü başka bir şey yok. Gerisi, 'Her şey teferruat.' derler ya gerçekten öyle. Çünkü olan hep insana oluyor, yaşayan hep insan oluyor sonunda."
100 yıldır sevilecek şeyler yaşamıyoruz
Fahir Atakoğlu, duyguları müziğinde yansıtma biçimine ilişkin şunları söyledi: "Enstrümanların bazı tınıları acıyı, yası hissettiriyor. Bazı tınıları bir araya getirdiğinizde belki bir hareketlilikten bir ders çıkıyor falan. Bir besteci olarak hissettiğim, uygun bulduğum enstrümanlarla duygularımı ifade etmeye çalışıyorum. Benim için tabii en önemli şey melodi. Melodilerimi o şekilde yaratmaya çalışıyorum. Geçen gün bir film seyrettim Maria diye, Maria Callas'ın hayatıyla ilgili. Orada çok güzel bir laf söylemiş, bilmiyorum senaryo mu gerçek mi? 'Gerçekten güzel melodiler hep hüzünlüdür.' diyor. 'Neşeli melodiler o kadar akılda kalmaz yani o kadar derin değildir' diyor. Ben onu anladım, öyle bir şeyler söyledi. Evet hayat hem neşeli hem üzüntülü ama maalesef son 100 yıldır ve yeni yüzyılımızda da pek sevilecek bir şeyler yaşamıyoruz hayatta. O yüzden belki benim yazdığım melodiler biraz üzüntülü gelebilir ama pek de sevinecek bir şey olduğunu zannetmiyorum dünyada şu anda."
Sanat bir şeylerin kalıcı olmasını sağlıyor
15 Temmuz gibi olayların müzikle anlatımının, toplumun bu olayları anlaması açısından etkili olup olmadığına ilişkin soru üzerine sanatçı, "Eminim oluyordur. Sanat bir şeylerin kalıcı olmasını sağlıyor. Bir resme baktığınız, bir müziği dinlediğiniz zaman bir şeyler hatırlıyor, hissediyorsunuz. Mesela benim müziğim 20, 30 ya da 50 sene sonra dinlendiği zaman eğer ki o zamanı anımsatıp, geleceğe dair güzel ve daha yapıcı insanlıklara götürüyorsa amacını gerçekleştirmiş demektir. Ben yaptım ki insanlar baksınlar tarihe ve bir daha bu olmasın. Hangi hatalar yapıldıysa bir daha yapılmasın, insanlar birbirlerini öldürmesin, birbirleriyle savaşmasın yani bunun için yaptım ben bu müziği" görüşlerini dile getirdi.
Tarihsel olaylara ışık tutmak istiyorum
Sanatçı Atakoğlu, müziğiyle insanlarda duyguları hissettirebilmeyi istediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bir şey yazdığım zaman, yaşadığım kadarını anlatabilirim. Aşkı, korkuyu, onu bunu her türlü duyguyu hissettirmek. Bence en doğrusu da o zaten ama bunu yaparken karşıdan da 'Ben böyle hissediyorum. Siz de böyle hissediyor musunuz?' diye bir nevi soruyorum. Dinleyici de benim müziğimi dinlediği ve sevdiği zaman aynı duyguları yaşıyoruz. Sizin vermek istediğiniz ile onların algıladıkları bazen farklı olabiliyor. Üzüntü hissettiği yerde, bir başka insan bir anı hatırlayıp gülümseyebiliyor. Dolayısıyla her insanda etkileşimi ayrı ama 15 Temmuz ve Cumhuriyet'in 100. yılı gibi belirli müzikleri, belirli başlıklar altında yaptığım zaman bunlarla tarihsel olaylara ışık tutmak, unutturmamak ve eğer kötü bir hadise olmuşsa bir daha olmamasını sağlamak istiyorum. Cumhuriyet'in 100. yılı gibi gerçekten bir ülkeye faydalı olabilecek bir olaysa da buna sahip çıkmak."
Yazdıklarımda yaşadıklarımın etkisi var
İsrail'in Gazze'deki saldırıları sonucu ölen binlerce insana da değinen sanatçı, "Aslında yazdığım her şeyin içinde bütün bu yaşadıklarım çıkıyor çünkü etkiliyor. Bugün eğer bir şey yazdıysam, 10 gün evvel yaşadıklarımın inan bana, hepsinin ister istemez etkisi oluyor. Özel olarak bir esere başlamadım şu an ama yazdığım her şeyde bütün yaşadıklarımın etkisi var. Gazze'deki soykırım, savaş çok acıklı, çok kötü. Evet, mutlaka ve mutlaka herhalde bir şekilde bir gün bir eser çıkacaktır ama şu anda her yazdığım şeyde dediğim gibi onların da etkisi var. Bütün yaşadıklarımın etkisi var." diyerek sözlerini tamamladı.


