Sanatçı Sedat Anar: Annem sokak müzisyenliği yapmamdan utanırdı VİDEO İZLE
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Santur erbabı ve sanatçı Sedat Anar, 1988 yılında Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı olan ve “Dünyadan habersiz bir köyde dünyaya geldim” dediği
Arğıl köyünde doğdu.
Anar, Tarih bölümünü okumak üzere kazandığı Hacettepe Üniversitesi'ni üçüncü sınıfta bıraktı. Doğu müziğine ve çalgılarına merak saran Sedat Anar, sık sık gittiği İran’da yaklaşık 2 yıl yaşadı. 2007 ve 2014 yılları arasında Ankara’da sokak müzisyenliği yaptı. TRT Müzik kanalında “Sesler Âlemi” ve “Santur’un Sesi” adlı müzik programlarını hazırlayıp sundu.
Müziyenliğinin yanı sıra yazarlık da yapan Anar’ın kendi bestelerinden oluşan 12 albümü ve 8 kitabı var.
- Sedat Anar ile röportajımızı dört bir duvarı, odaları ve hatta koridorları kitaplıklarla dolu olan evinde gerçekleştirdik. Çekimimizin ardından da bir hatıra fotoğrafı çekildik.
‘Hayallerimin ötesini yaşıyorum’
Benim Hikayem röportaj serisinde hayat hikayesine dair sorularımızı cevaplayan Sedat Anar, ailesinin ve köy eşrafının hayvancılık ve fıstık üretimiyle meşgul olduğunu söylerken, kendisinin de ailesine yardım amacıyla hayvanları otlatarak çobanlık yaptığı dönemlerden bahsetti.
Anar o yıllarda bir gün dünyanın farklı ülkelerinde konserler vereceğinin aklına hiç gelmediğini ifade ederek,
“Her şey hayallerimin çok daha ötesinde gelişti”
dedi.
- Sedat Anar'ın çocukluğu ve büyüdüğü ev
‘Ninemin ağıtları beni derinden etkilerdi’
Ninesinin ağıtlarıyla büyüdüğünü anlatan Sedat Anar,
“Dedem görmüyordu, amaydı… Kendisi masal anlatıcısıydı, günlerce anlatırdı. O anlatıları dinleyen son nesildenim. Bir hafta elektrikler kesilirdi, her akşam dedemlerde toplanıp hikayeler dinlerdik. Ama beni asıl etkileyen ninemdi, rahmetli ninem. Ninem, cenazelerde ağıt yakmasıyla meşhurdu. Halfetili Şahide Bacı diye internette de aratıp dinleyebilirsiniz. Tüm ağıtları kendisi bestelerdi daha çok Ehli Beyt sevgisi üzerineydi”
diye konuştu.
Eğlenceli müzik yapamayışının sebebini ninesinin ağıtlarıyla büyümesi olarak gören ve ruhuna hüznün işlendiğini söyleyen Anar,
“Çocukluktan beri ninemin yanındaydım ve onun ağıtlarıyla büyüdüm. Hüzün ve üzüntüyü herkes ayırt edemiyor. Hüzün güzel bir şeydir. Ninem bana o hüznü hep yansıttı. Onun ağıtları beni çok etkiledi”
ifadelerini kullandı.
- Sedat Anar'ın babası, kardeşleri ve çok sevdiği ninesi 'Halfetili Şahide Bacı'
‘Her şey Sare’ye duyduğum üzüntü ile başladı’
Çocukluk yıllarında işitme engelli kuzeni Sare’yle anlaşabilmek için çaba gösterdiği dönemlerde seslere dair düşünmeye başladığını anlatan Anar,
“Onun oynamasına izin vermez hep dışlarlardı, ben de hep anneme sorardım “Duymadan nasıl yaşayabiliyor?” derdim. Onunla teneke çalıp ritim tutmaya çalışırdım. Düğünlerde ortada oynarken, onun elinden tutup ritme uymasını sağlardım. Sare beni çok farklı etkilemiştir. Asıl müzik yolculuğumun başlangıç sebeplerinden biri de Sare’dir. Onun hiçbir şey duymamasına çok üzülürdüm”
dedi.
Müziğe heves ettiği ilk dönemlerde ise babasından destek görmediğini fakat sonradan bu durumun değiştiğinden bahseden Sedat Anar,
“Antep’in yerel bir kanal vardı, Aşık Mahzuni Şerif böyle divan sazıyla Çeşmi Siyahım türküsünü söylemişti. Evimizde televizyon yoktu amcamların evinde vardı. Ben onu dinlediğim anda kilitlendim. “Ben bu amca gibi saz çalacağım ve türkü söyleyeceğim” dedim. Babam başlarda inat etti almadı ama sonrasında annemin zoruyla bana bir cura aldı. Sazın en küçüğü hali”
diye konuştu.
- Sedat Anar'ın röportajımızın ardından çektiğimiz kapak fotoğrafları
‘Kim milyoner’de yıllar sonra soru olarak soruldum’
Anar, albüm yapmak için ATV’nin meşhur yarışmasına katıldığını anlatarak,
“Sokak müzisyenliği yaptığım dönemde para kazanayım da albüm yapayım diyerek, Kim 500 milyar almak ister’e katılmıştım Kenan Işık sunuyordu. Orada
“Sokak müzisyeniyim” dediğimde annem benimle bir süre konuşmamıştı.
“Beni rezil ettin, insanlara dilenci olduğunu söyledin” demişti. Fakat 10 yıl sonra işler değişti ve aynı yarışmada bir soru olarak çıktım. “Sedat Anar’dan dinlemekte olduğunuz enstrümanın adı nedir?” diye”
ifadelerini kullandı.
‘Cahil olan benmişim köylüler değil’
Şimdilerde özlem ve hürmetle bahsettiği memleketinden bir dönem uzaklaştığını anlatan Anar,
“Lise döneminde roman okumaya başladıktan sonra kendimi beğenmeye, köydekileri cahil görmeye ve köyü kötülemeye başladım. Bir süre sonra anladım ki cahil olan benmişim, köydekiler değil. Hayvancılık yapan babama Dostoyevski okutamam. Onların dünyası öyle, onların en çok konuştuğu şey “Senin ineğin kaç kilo süt veriyor, fıstıktan kaç ton geldi, benim hindim seninkinden daha büyük” Kardeşim Selahattin’in bir lafı var, “Keşke köyden hiç çıkmasaydık sanata bulaşmasaydık daha mutlu olabilirdik” diyor. Çünkü köye gidince görüyoruz gündemleri hep saf ve temiz”
dedi.
Santur’u nasıl keşfettiğinden bahseden Sedat Anar,
“Santuru ilk olarak üniversite arkadaşım Cihan’da gördüm ve çok sevdim. Cihan çok sevdiğimi görünce Santur’u bana hediye etti. Oradan merak saldım ve İran’a gittim, bir buçuk yıla yakın bir süre Tebriz’de kaldım ve ders aldım. Sadece santuru değil birçok İran çalgısını öğrendim. İran’dan sonra Ankara’da sokak sanatçılığı yaptım ve 8 yıl aşkın bir sokak deneyiminden sonra sahnelere başladık”
sözlerini kullandı.
- Sedat Anar'ın Ankara'da sokak müzisyenliği yaptığı dönemlerden birkaç hatıra fotoğrafı
‘Karanfil sokak benim için okul oldu’
Sedat Anar, Ankara’da sokakta çaldığı yıllardan da bahsederek,
“Sokak sanatçılığı yaptığım yılları da bir okul dönemi olarak görüyorum. Olgunlaştığım bir dönemdi, her çeşit olayı yaşıyorsun orada. Karanfil Sokak benim için çok güzel bir okul oldu. O sokakta Dost Kitapevi diye bir kitapçı vardı, yıllar sonra kitabım çıktığında o kitapevinin vitrinine afişim asıldığında ve kitaplarım dizildiğinde inanılmaz mutlu olmuştum
” diye konuştu.
'Benim felsefem her insana hitap etmek üzerine'
Müziğiyle toplumun her kesimine hitap eden ve bunu nasıl sağladığını sorduğumuz Sedat Anar,
“Sanatçı her insana hitap etmeli, benim bütün felsefem bütün amacım bu. Bazen görüyorum, ‘Başörtülüler konserime gelmesin’ ya da tam tersi de oluyor ‘Başı açık olanlar konserime sergime gelmesin.’ Ben bunlara gülüyorum ve bunları çok aptalca buluyorum"
sözleri ile cevap verdi. 'Linç yemekten duyarsızlaştık'
Boğaziçili sanat tarihçisi Damla Anar ile evli olan Sedat Anar, eşinin de müziğe ilgisi olduğunu ve kimi zamanlar birlikte konser verdiklerini anlattı.
Hatta kardeşi Selahattin Anar'ın da müzik kulağının çok güçlü olduğundan ve kendi eserlerini bestelediğinden bahseden Anar, kardeşi ile birlikte de müzik yaptığını bazı konserlere üçünün çıktığını söyledi.
- Sedat Anar, eşi Damla Anar ve kardeşi Selahattin Anar
'Eşimin başarılarını bilmeden yargılıyorlar'
Sedat Anar, eşinin başörtüsünden dolayı 'her iki mahalle' tarafından da linçlendiklerini ve kimilerinin 'başörtülü sanattan ne anlar', kimilerinin de 'cehennemde cayır cayır yanacaksınız' dediğini anlatarak, lince karşı artık duyarsızlaştıklarını ve bir zamanlar üzüldükleri bu sözleri umursamadıklarını aktardı.
Ayrıca Anar, ön yargılarla yaklaşılan eşi Damla Anar'ın başarılarından bahsederek Türkiye'de ilk 50'ye girerek Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandığını, aynı üniversitede yüksek lisans ve doktora yaptığını belirterek, dört uluslararası ödülünün olduğunu söyledi.


