Sapanca Belediyesi’nden su fabrikalarına: Halkın hakkı korunacak
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Sapanca Belediye Başkanı Nihat Arda Şahin, ilçedeki su fabrikalarının Sapanca Gölü’nden çektiği suyla ilgili sürece ilişkin açıklama yaptı.
Fabrikaların şişeledikleri su miktarını sayıp harç tahsil etme görevini kanun gereği yapmakla yükümlü olduğuna dikkat çeken Şahin, “Geçmişte ödemeler tahmini rakamlarla yapılmış, gerçek sayımlar yapılmamıştı” dedi.
Bungalov skandalı günlerce konuşulmuştu: Sapanca Belediyesi'nden 'gereken yapıldı' paylaşımı
Şahin, belediyenin sayım yapmak istediğinde ise fabrikaların direnç gösterdiğini ve ekibe saldırılar dahi yaşandığını ifade etti.

Ancak Belediye tarafından cihazlarla yapılan sayımlarda, gerçek ile ödenen harç arasında ciddi farklar olduğu belirlendi.
Belediye konuyu Yargı'ya taşıdı ve Bursa Bölge İdare Mahkemesi, belediyenin yetkisinin tamamen kanuna uygun olduğunu onayladı. Bu kapsamda sayımlar yeniden başladı.
Başkan Şahin, bu kararın sadece Sapanca için değil, benzer durumdaki tüm belediyeler için emsal niteliğinde olduğunu vurguladı.
Sapanca Gölü ve su kaynaklarının korunmasının tüm vatandaşların sorumluluğu olduğunu belirten Şahin, “Bu su, bu göl hepimizin. Halkın hakkını korumak için bu sürecin takipçisi olun” çağrısında bulundu.
Sapanca Belediye Başkanı'na saldırı girişimi
Şahin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Değerli kamuoyuna ve basın mensuplarına
İlçemizin en önemli gündemlerinden birisi olan su fabrikaları konusu hakkında sizleri detaylı bir şekilde bilgilendirmek istiyorum.
Hepimizin malumu, kıymetli gölümüz Sapanca Gölü uzun süredir kuraklıkla mücadele ediyor.
Bu göl, sadece Sapanca’nın değil, tüm bölgenin yaşam kaynağı.
Ekonomimizin, turizmin, doğamızın en değerli varlığı.
Gölü korumak hepimizin boynunun borcu.
İlçemizde şu anda 5 aktif su fabrikası bulunuyor.
Bu fabrikalar kaynak kiralaması yaparak, normal kullanım bedelinin çok daha altında bir ücretle suyu kullanıyorlar.
Suyu şişeleyip tüm ülkeye, hatta yurt dışına gönderiyorlar.
Bu elbette ticari bir süreçtir, buna itirazımız yok.
Kaynak kiralama bedelleri tartışılabilir, ama bizim meselemiz o değil.
Bizim meselemiz, kanunla belediyemize verilmiş olan bir görevdir:
Üretilen su şişelerini saymak, işaretlemek ve bu sayım sonucunda doğan harcı tahsil etmek.
Bu harç, Sapanca halkının hakkıdır.
Ayrıca bu sayımın bir diğer önemli sonucu da şudur:
Kaynaklardan alınan su miktarıyla şişelenen su miktarı kıyaslanır.
Yani, gölden çekilen suyun izin verilen miktarda olup olmadığı ortaya çıkar.
Bu da bizim için, özellikle kuraklık günlerinde, son derece hayati bir denetimdir.
Bu fabrikalar geçmişte belediyeye harç ödemişlerdir, evet.
Ama bu ödemeler hiçbir zaman gerçek sayımlara dayanmadı.
Masa başında tahminlerle, kâğıt üzerinde belirlenmiş rakamlarla yürütüldü.
Göreve geldiğimizde biz dedik ki:
“Kanun ne diyorsa onu yapacağız. Gerçek sayımı yapacağız.”
Çünkü adaletin temeli ölçmektir, denetlemektir.
Ama bu talebimiz ne yazık ki fabrikalar tarafından kabul görmedi.
Sayımların yapılmasını istemediler.
Keşif yapmak istediğimizde karşımıza duvar örüldü.
Hatta bu süreçte ekibimize bıçak çekildi, saldırılar yaşandı.
Ama biz görevimizi yaptık, cihazlarımızı taktık ve sayımlara başladık.
Ve gördük ki;
Ödenen harçlarla gerçek sayım sonucu arasında uçurum var.
Buradan sonra hukuk mücadelesi başladı.
İlk olarak yerel mahkeme, çok hızlı bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Sayımı durdurmak zorunda kaldık.
Biz bu kararı temyiz ettik ve dosya Bursa Bölge İdare Mahkemesi’ne taşındı.
Bölge İdare Mahkemesi, belediyemizin yaptığı sayımların tamamen kanuna uygun olduğunu tespit etti.
Ve dedi ki:
“Bu sayımlar yapılabilir, belediye görevini yerine getiriyor.”
Böylece sayımlar yeniden başladı.
Ancak kısa süre sonra, yerel davanın esasına ilişkin kararı su fabrikaları lehine verdi.
Biz yine aynı kararlılıkla süreci bölge idare mahkemesine taşıdık.
Şu anda tam olarak bu aşamadayız. Tüm vatandaşlarımız ile bu güzel haberi paylaşmak istiyorum. Bursa Bölge İdare Mahkemesi davanın esasına ilişkin kararını lehimize verdi. Sapanca Belediye’si bu sayımları yapmakla ve bu harcı almakla yetkilidir, görevlidir dedi. Bu karardan çok mutluyuz. Haklılığımız hukuki olarak da karşılık bulmuş oldu. Ve yeniden sayımlara başladık. Sapanca’nın hakkını almak için çalışmalarımız tüm hızı ile devam ediyor.
Bu karar, yalnızca bizim için değil, Türkiye’de benzer durumda olan bütün belediyeler için emsal nitelikte bir karardır.
Ancak burada ilginç bir durum yaşandı:
Bölge İdare Mahkemesi kararında Danıştay yolu açık bırakıldı.
Oysa geçtiğimiz aylarda, birebir aynı konuda başka bir ilçe belediyesi için verilen emsal kararda Danıştay yolu kapalı tutulmuştu.
Bu fark, bizim için hukuki anlamda ciddi bir soru işareti oluşturdu.
Daha mahkeme kararı çıkmadan bazı çevrelerden “İşi Danıştay’da çözeceğiz” şeklinde söylentiler duymaya başladık.
Bu da sürecin objektifliği açısından endişe verici bir durumdur.
Bu saatten sonra konu artık sadece Sapanca Belediyesi’nin meselesi değildir.
Bu konu, ülkemizde kaynak suyu bulunan tüm belediyeleri ilgilendiren bir mesele haline gelmiştir.
Artık mesele Sapanca’nın suyu değil, memleketin suyu meselesidir.
Yaklaşık bir buçuk yıldır bu mücadeleyi veriyoruz.
Sapancalının, Sakaryalının hakkını korumak için uğraşıyoruz. Geleceğe bir miras bırakmak için, yıllardır yapılan yanlışı düzeltmek için elimizi taşın altına koyuyoruz.
İnanılmaz siyasi baskılara maruz kalıyoruz, ama yolumuzdan dönmüyoruz.
Buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum: Hiçbir fark gözetmeksiniz.
Sapanca ve Sakarya’mızın tüm mülki ve idari amirlerine, tüm siyasi partilerimize, il ve ilçe başkanlarına, sivil toplum kuruluşlarına tüm Sakarya medyasına ve ulusal medyaya ve bu gölün gerçek sahibi olan Sapancalılara, Sakaryalılara, Kocaelililere sesleniyorum:
Bu sürecin bizimle birlikte takipçisi olun.
Bu suya, bu göle, bu memlekete birlikte sahip çıkalım.
Bir avuç büyük şirketin çıkarı için halkın hakkı feda edilmesin.
Ve Danıştay’da bu kararı verecek tüm yargı mensuplarına da sesleniyorum:
Elinizi vicdanınıza koyun.
Bu su, bu memleketin suyu.
Buna sahip çıkmak hepimizin boynunun borcu."


