Saray da finale doğru
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Trump ve Putin Alaska’da buluşmaya karar vermiş. Aylardır iki isme “buyurun, İstanbul’a bekleriz” diye mesaj üstüne mesaj yolladığımız liderler.. Özellikle de Trump, Erdoğan’ın şu sıralarda fena halde ihtiyaç duyduğu bu davete dönüp bakmamış.
Dostluk da bir yere kadar herhalde!! Hele hızla inişe geçen birine dostluk ABD’nin tarihinde yazmaz.
Oysa gelselerdi, manşetler nasıl çiçek açardı bir düşünün. Anketlere de en az üç beş puan eklerdi. Gerçi o kadarı da kurtarmazdı ama mesela CHP’den birkaç belediye başkanı kopartacak bir hamle daha.. İcabına bakılırdı!
Saray bugünlerde belli ki elde kâğıt kalem bunların hesabında. Ekonomik bunalımın yaralarını sarması beklenen SÜREÇ bırakın işe yaramayı, tam aksine puan götürmüşe benziyor. Ertuğrul Özkök’ün yazısı Erdoğanlar için alarm veriyor:
* Panorama şirketi, “Türkiye’nin ekonomiden sonra ikinci büyük sorunu nedir” diye sormuş. “En önemli ikinci sorun Adalet” diyenlerin oranı, Haziran ayında yüzde 17.9 iken; Temmuz'da 6 .2 puan birden yükselerek yüzde 24.1’e çıkmış.”
* 19 Mart’tan bu yana, ülkenin iktidar kontrolündeki yüzde 90 medyanın olabilecek en ağır propagandasına, belediyelere yönelik gözaltı ve tutuklamaların her gün devam etmesine, itirafçı denilen kişilerin sayısının her gün artmasına rağmen…
Tam aksine halkın adalete, yargıya ve adalet bakanına karşı güveni hızla düşmeye devam ediyor.
* Bunun anlamı şu: Kamuoyu gözünde bu davalar daha bugünden kaybedilmiş durumda.
*. *. *
Son zamanlarda hemen her araştırmada AKP’nin CHP’nin gerisinde kalması.. Üstelik aradaki farkın da giderek açılması iktidar cephesine bir şeyler söylüyor olsa gerek.
Ancak… Başta avukat Rezan Epözdemir soruşturması olmak üzere, yargıya dair, Panorama anketine de yansıyan kuşkuları artırmış.. Dahası Saray’ın paniğini sergilemiş.
Zira, sosyal medya üzerinden, yani açıktan süren ağır eleştirilere bakarsanız şu anda Saray’da iki kanadın birbirine cephe aldığını görürsünüz.
Fahrettin Altun’un İletişim Başkanlığı’ndan gönderilmesi ve sonrasında peş peşe patlayan skandallar Erdoğan ailesinin final sezonu fragmanı gibiydi.
MİT’ten beslenip yönlendirilen gazetecimsiler de son repliklerini söylüyordu.
Arada bir, susturmadıkları için “tatile” gönderdikleri Mehmet Metiner gibi isimler bir yana.. Erdoğan yönetimini açıktan eleştirir olmuşlardı.
Tebrikler ise artık Erdoğan sonrası için adı geçen Hakan Fidan’a gidiyordu.
Erdoğan’ın birine tutunmadan yürüyemez hale gelmesi, tabloyu tamamlıyordu.
Amaaa… İşin içinde kocaman bir AMA duruyordu.
*. *. *
Stefan Zweig’ın “Marie Antoinette: Vasat bir karakterin portresi” kitabını okudunuz mu?
Baştan sona bir şaheser. Özellikle kral ve kraliçenin, kaçamayışları!
Tarihe azıcık ilgi duyanlar bilir. Fransız devrimi Pazar başlayıp Salı noktalanmadı. Epey uzun bir süreçti. İşte o sırada, kral gidişatı görüp kaçmaları gerektiğine karar verdi. İyi de Avrupa’nın en büyük monarşilerinden birinin sahipleri nasıl kaçardı ki!
Elbette hizmetçiler, uşaklar eşliğinde ve sayısız sandıklara konmuş kürkler, mücevherler, şapkalar, peruklar, ayakkabılar, aile portreleri, porselen yemek takımları, gümüş çatal bıçaklar.. Ve kim bilir daha nelerle.
Tabii bunları ve kendilerini taşıyacak büyüklükte bir atlı arabayla.
Tahmin edebilirsiniz, hazırlık öyle üç beş günde bitecek, dahası devrim komitelerinden saklanacak gibi değildi. Nitekim nihayet yola koyulduktan birkaç gün sonra, sınırı geçemeden yakalandılar.
Diyeceğim o ki, bazen gitmek istersin ama gidemezsin. Gidemeyecek kadar büyümüşsündür çünkü. Bu kimi zaman maddi bir yüktür.. Kimi zaman da kişisel tarihine yazılmış hatalar, günahlarla hesap vermeyi gerektiren bir sicil..
*. *. *
Sahte diploma faciasını susarak unutturacağını sanmak..
Emine Erdoğan’ın “sıfır atık” projesiyle halkı heyecanlandırmasını beklemek..
Etiketlerin HÖT-ZÖT ile düşürüleceğini hayal etmek..
Diyanet’in hutbeleriyle gençleri AKP saflarına çekeceğine inanmak..
Eşittir:
Halüsinasyon!
Önümüzdeki aylar, final bölümüyle çok heyecanlı günler yaşayacağız.

